License translate Turkish
8,764 parallel translation
You still don't have a license? What is it with you and cars?
Hâlâ ehliyetin yok mu, arabalarla derdin ne senin?
Though, uh, I would like to see your license.
Ama yine de ehliyetini görmek isterim.
License plate number's 4GF-8891.
Plakası 4GF-8891.
He has his license, the cops took a report, he's insured.
Çocuğun ehliyeti varmış, polis rapor tutmuş, arabanın kaskosu varmış.
Can't find a vehicle registration or driver's license for either one.
İkisi için de araç kaydı ya da ehliyet bulamadım.
There is no driver's license or passport in her name.
Adına kayıtlı ehliyet ya da pasaport yok.
I get faces and as many license plates as I can. Okay.
Elimden geldiğince gelenlerin yüzlerini ve araçların plakalarını çekeceğim.
Three more classes, and I get my boat license.
Üç ders sonra tekne sürmek için ehliyetimi alacağım.
We signed the license.
Biz belgeleri imzaladık.
You get caught, we lose our license.
Yakalanırsan lisansımızı elimizden alırlar.
I mean, any cashier who asked a customer for their driver's license is gonna know that they're an organ donor.
Müşterisinin ehliyetini isteyen her kasiyer organ bağışçısı olduğunu görür.
Temporary driver's license.
Geçici ehliyet.
Meaning he would have to have his driver's license replaced.
Yani ehliyetini yenilemesi gerekiyordu.
And Daniels would have to trade in his New Jersey license for a Florida one.
Daniels da New Jersey ehliyetini Florida ehliyetiyle değiştirmeliydi.
You'll receive your license in 3 to 5 weeks.
Ehliyetiniz 3-5 hafta içerisinde gelecek.
She doesn't even have a realtor's license!
Kadının daha emlakçı lisansı bile yok!
Go ahead... ask to see her license.
Durma, lisansını sor.
S01E09 License to Sell
Fresh Off The Boat, Sezon 1, Bölüm 9 "Satış Lisansı"
Apparently, you need a license to sell houses!
Anlaşılan, ev satmak için lisansa ihtiyacın varmış!
I'm just renewing my license.
Lisansımı yeniliyorum.
Hey, can I see your license?
Lisansını görebilir miyim?
I just want to see the license.
Sadece lisansını görmek istiyorum.
This license is still temporary.
Bu ehliyet hala geçici.
[both laughing] I'm guessing you didn't get your license for a while.
Bir süre ehliyetini alamamışsındır herhalde.
I'm driving her. She has no license.
Ben getirip götürüyorum.Ehliyeti yok.
Of any and all who demand blind allegiance whilst at the same time claiming the name of God as license to destroy.
Tanrı'nın adını yok etme izni olarak kullanmaya çalışıp körü körüne sadakat isteyenlerden.
Her Oklahoma driver's license.
Oklohoma ehliyeti.
And on top of that run of luck, we go through the guy's pockets, find not only a driver's license but a calling card
Bu şans silsilesine ek olarak, adamın ceplerini karıştırdık. Ehliyetine ek olarak, bir de Federal Şerif Teşkilatının kartvizitini bulduk.
Social Security card, driver's license, birth certificate.
Sosyal güvenlik kartı, ehliyet, doğum belgesi.
You don't have a license, you stupid wanker!
Senin ehliyetin yok serseri!
Drivers license and registration, please.
Ehliyet ve ruhsat lütfen.
Now if I recall, your driver's license is still suspended, isn't it, Luther?
Hatırladığıma göre, ehliyetin elinden alınmıştı değil mi, Luther?
How about you get a driver's license first and then a job?
önce bir ehliyet alıp iş bulmaya ne dersin?
No more license. No more Killjoying.
Lisansımız gider Killjoy'luk biter.
But how? Without the license plate. With that.
- Plaka olmadan nasıl bulacaksınız ki?
Paid for by City College, license 264392.
Bu reklamın masraflarını şehir koleji karşıladı, lisans 264392.
Can I see your driver's license, please?
Ehliyetinizi görebilir miyim?
That's my medical college license number.
Tıp lisansı numaram.
He has a livery license and is a professional boxer.
Ehliyeti falan tamam, ayrıca profesyonel boksçudur.
You know, I'm an aviator myself, so when you get that license and you go back to St. Louis, you have to promise me that you won't try flying under the arch, okay?
Aslında ben de havacı sayılırım. O yüzden bana söz vermelisin. Ehliyetini alıp St. Louis'e döndüğünde etek altı uçmaya çalışmak yok, anlaştık mı?
I got the guy's license plate.
Adamın plakasını aldım.
- Can I see your license please?
- Ehliyetinizi görebilir miyim lütfen?
License.
Ehliyet.
Driving license, please.
- Ehliyet lütfen.
And, uh... Would you let me keep my driver's license?
Ve ehliyetim bende kalabilir mi?
I need to fill out a marriage license.
Evlenme izni kağıdını doldurmak istiyorum.
The clerk thinks he may have taken a peek at the marriage-license forms on her desk.
Yazman, masasındaki evlilik cüzdanı formlarına bakmış olabileceğini düşünüyor.
The marriage-license form doesn't ask where the wedding is.
Evlilik cüzdanı formları düğün yeri sormaz.
License plate, maybe.
Plakası falan vardır belki.
I got his license plate number.
Plakasını aldım ve polislere verdim.
I could lose my license.
Lisansımdan olabilirim.