English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Léon

Léon translate Turkish

3,482 parallel translation
So I did some research, and I found Leon Mercy's obituary.
Araştırdım ve Leon Mercy'nin ölüm ilanını buldum.
Leon drowned in the Gulf while he was fishing.
Leon balığa gittiğinde, akıntıda boğulmuş.
Leon Mercy.
- Leon Mercy.
Leon!
Leon!
Leon, are you hurt?
Leon, yaralı mısın?
You've changed, Leon.
Sen değiştin, Leon.
Why is Leon's picture off the wall of dead people?
Neden Leon'un ölü insan duvarında değil?
And for helping me with Leon.
Bana Leon konusunda yardım ettiğin için de. Kaldığın için de.
This is the prisoner, Leon Hamilton.
Bu mahkum, Leon Hamilton.
Leon Hamilton, the prisoner.
Mahkûm Leon Hamilton.
I've been lobbying for months to bring Leon Hamilton to Saint-Marie to finish his sentence.
Leon Hamilton cesasını tamamlaması için Saint-Marie'ye getirilmesi konusunda aylarca lobi faaliyetinde bulundum.
I intend to find the person who murdered Leon Hamilton... who caused me no little embarrassment if it's the last thing I ever do.
Leon Hamilton'u öldüren ve beni mahçup... duruma düşüren kişiyi bulmak niyetindeyim. Bu yapacağım son şey olsa bile.
Fidel, I want Leon Hamilton's file sent over.
Fidel, Leon Hamilton'un dosyasının buraya gönderilmesini istiyorum.
Who wanted Leon Hamilton dead?
Leon Hamilton'un ölmesini kim istiyordu?
Leon Hamilton was charged with embezzlement and false accounting.
Leon Hamilton zimmete para geçirme ve hileli muhasebe ile suçlandı.
So he knew Leon Hamilton?
Leon Hamilton'u tanıyor olabilir mi?
It says here Leon Hamilton was a keen sailor, had his own yacht.
Burada Leon Hamilton'un çok hevesli bir denizci olduğunu ve kendi yatına sahip olduğunu yazıyor.
Leon Hamilton's wife is flying in from Guadeloupe tomorrow morning to formally identify the body.
Leon Hamilton'un eşi, cesedi resmen tanımlamak için, yarın sabah uçakla Guadeloupe'den buraya geliyor. - Tamam, git ve onu karşıla.
Let's find out if there were any bigger investors in Paradise Beach, anyone who lost enough money to want to kill Leon Hamilton.
Bakalım Leon Hamilton'u öldürmek isteyecek kadar çok para kaybeden büyük bir Paradise Beach yatırımcısı varmı.
You weren't aware the prisoner was Leon Hamilton, the man convicted of fraud when it went bust? No, I wasn't. You didn't know?
Yanımdaki mahkumun, kompleks iflas ettiğinde dolandırıcılıktan hüküm giyen Leon Hamilton olduğunu bilmiyormuydunuz?
How well did you know Leon Hamilton?
Leon Hamilton'u ne kadar tanıyorsunuz?
Men like Leon Hamilton tend to keep their heads down.
Leon Hamilton gibi adamlar dikkat çekmemeye çalışırlar.
Leon Hamilton told me he'd never been to Saint-Marie before, yet now his wife says he often sailed here and it was his favourite place.
Leon Hamilton daha önce hiç Saint-Marie adasında bulunmadığını söyledi. Eşi şimdi kocasının buralarda sıkça yelken açtığını ve... burayı çok sevdiğini söylüyor.
When Leon Hamilton put his company into liquidation and his creditors were notified, it was soon clear none of his suppliers had been paid, even though the company accounts showed they had.
Leon Hamilton, şirketinin tasfiyesine başladığında... alacaklılarına tebligat yapılması ile birlikte... hemen anlaşıldı ki, hesaplarda ödenmiş gösterildiği halde, tedarikçilerin hiçbirisinin parası ödenmemişti.
He attended Leon Hamilton's trial.
Leon Hamilton'un mahkemesine katılmıştı.
We'd like to talk to you about Leon Hamilton.
Sizinle Leon Hamilton hakkında konuşmak istiyoruz.
I mean, of course I knew about it, because Leon would talk about it.
Yani, bilgim vardı, çünkü... Leon konu hakkında konuşuyordu.
He wanted to know if we'd made any progress in the Leon Hamilton case.
Leon Hamilton davasında herhangi bir ilerleme olup olmadığını bilmek istiyormuş.
Whoever killed Leon Hamilton knew he was going to be on that ferry.
Leon Hamilton'u kim öldürdüyse, onun o feribotta olacağını biliyordu.
And apparently, I asked him how much it would cost to...
Ve görünüşe göre, ona Leon Hamilton sorununu...
"fix" Leon Hamilton.
"çözmek" kaça patlayacağını sormuşum.
Samuel King, I'm arresting you on suspicion of the murder of Leon Hamilton.
Samuel King, sizi Leon Hamilton'u öldürmek... şüphesinden tutukluyorum.
Gordon Foster said that you've been demanding money for carrying out the murder of Leon Hamilton.
Gordon Foster, Leon Hamilton'u öldürmen için... ondan para talep ettiğini söyledi. - Gerçekten mi?
Did you carry out the murder of Leon Hamilton, as you suggested to Mr Foster?
Bay Foster'e önerdiğin gibi, Leon Hamilton'u öldürdün mü, öldürmedin mi?
He came into the bar wasted, started talking about this Leon Hamilton, some big shot from Guadeloupe who'd ruined his life, and what he'd do to him.
Adam perişan halde bara geldi, Guadeloupe'ta bir kodoman olan... şu Leon Hamilton'dan bahsetmeye başladı. Hayatını mahvettiğini ve... ona nelere mal olduğundan bahsetti.
I'd forgotten all about it until I'd heard that Leon Hamilton had been murdered on the very same ferry that I'd been on.
Seyahat yaptığım feribotta Leon Hamilton'un öldürüldüğünü duyana kadar, bu konuyu tamamen... unutmuştum. Bu fırsatı kaçırmak aptallık olurdu!
Did Leon Hamilton talk about Saint-Marie when he was in prison?
Leon Hamilton hapishanede hiç Saint-Marie adasından bahsetti mi?
Leon Hamilton is being cremated at 11 : 30 this morning.
Leon Hamilton bu sabah saat 11.30 da yakılacak.
Unlike Leon Hamilton, who had queues of people wanting him dead, we just need to work out who profited from Mrs Hamilton's death.
Leon Hamilton'un ölmesini isteyen bir sürü insan vardı, oysa bizim bayan Hamilton'un ölümünden en çok kim karlı çıkacağını bulmamız yeterli olacaktır.
"prove nothing", because you didn't kill Leon Hamilton.
"hiçbir şey kanıtlamak" zorunda değiliz, çünkü sen Leon Hamilton'u öldürmedin.
You see, the key to this case was to be found not in the murder of Leon Hamilton but in the killing of his wife, Ann.
Bak, bu davanın anahtarı, Leon Hamilton'un cinayetinde değil, eşi Ann'in öldürülmesinde.
Because this isn't Vincent the prison guard, this is Leon Hamilton.
Çünkü bu hapishane gardiyanı Vincent değil, bu Leon Hamilton.
Mr Foster, as the only man in this room who's actually met him, are you sure this is Leon Hamilton?
Burada bulunananlar arasında daha önce Leon Hamilton ile tanışan tek kişi olarak, size soruyorum bay Foster. Bu adam gerçekten Leon Hamilton mu?
While in prison, the real Leon Hamilton met down-at-heel prison guard Vincent Carter... recently divorced, broke, not much of a future to look forward to.
Gerçek Leon Hamilton hapisteyken... yoksullaşmış hapishane gardiyanı Vincent Carter'e rastlıyor... kısa süre önce boşanmış, yıkılmış, gelece umutsuz bakan birisi.
No use lying about this, Leon.
Bu konuda yalan söylemenin anlamı yok, Leon.
Leon, wasn't that about the time that he ran off in the trailer park today?
Leon, bu onun bugün karavan parkına kaçtığı zaman değil mi?
I'll handle this, Leon.
Bunu ben hallederim, Leon.
Don't say anything, Leon.
Bir şey söyleme, Leon.
Leon killed them both.
İkisini de Leon öldürdü.
I'm sorry, Leon, I can't cover for you.
Üzgünüm, Leon, sana arka çıkamam.
But Leon, Jared did call the cops.
Fakat Leon, Jared polisleri aradı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]