English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Meditating

Meditating translate Turkish

318 parallel translation
Meditating on the Ingratitude of humanity.
İnsanlığın nankörlüğünü düşünüyor.
Well, if you're lucky, you might get off with, now, let me see a couple of years, which you will spend in Holloway prison meditating on the folly of transmuting melodrama into real life.
Şansın varsa iki yıl ile paçayı kurtarır Holloway hapishanesinde yatarken tiyatroyu gerçek hayata uygulamanın aptallığını düşünürsün.
Men meditating under holy trees... offering prayers to the sun. And as everywhere and always, children at their play.
Erkekler kutsal ağaçların altında meditasyon yapıyor... güneşe dualarla yakarıyor, ve her yerde olduğu gibi çocuklar da oyunlar oynuyordu.
river people and village people - howjute workers cooled off in the river after a hard day... and men washed their clothes - about old men warming themselves in the sun... children swimming, splashing in the water... and others wondering and meditating... learning the wisdom of India on the banks of the river.
Nehir insanlarını ve köy insanlarını... Zor bir günün ardından nehirde serinleyen kendir işçilerini, elbiselerini yıkayan erkekleri, güneşlenen yaşlı adamları, yüzen, suya dalan çocukları, ve diğer düşünen, meditasyon yapanları, nehirin kıyılarında Hindistan'ın bilgeliğini öğrenen insanları anlatmak istedim...
I've been meditating on just that.
Ben de tam onu düşünmekteydim.
Not dallying with a brace of courtesans... but meditating with two deep divines.
Bir çift yosmayla oynaşmak yerine, bir çift muhterem âlimle ilim irfan paylaşıyor.
He's meditating.
Kurguluyor.
And one sweet morning the legion leader, Bonus Belonus, was meditating.
"Ve tatlı bir sabah Alay komutanı, Bonus Belonus, meditasyon yapmaktaydı."
They're all in chambers, meditating.
Odalarında, meditasyon yapıyorlardır.
- I was meditating.
- Meditasyon yapıyordum.
Back at the creek, were you meditating again?
Sabah meditasyon mu yapıyordun?
Ida, all this time you've been in this cage... you could have been meditating.
Ida, kafeste kaldığın süre boyunca... meditasyon yapabilirdin.
Is she meditating? Did she join a commune?
Meditasyon mu yapıyor ya da gruba mı katıldı?
- They're all in church, meditating.
- Hepsi kilisede, meditasyon yapıyorlar.
Now, he's meditating.
O şimdi meditasyonda.
- He's in the bedroom and he's meditating.
Meditasyon ve egzersiz yapıyor. Gidip Sam'i göreyim.
Started meditating, right away.
Meditasyon yapmaya başladım ve anında kurtuldum.
The art of meditating...
Bu Meditasyon sanatı...
You ever try meditating?
Meditasyonu hiç denedin mi?
- I'm meditating.
- Meditasyon yapıyorum.
Why are you meditating here?
Neden meditasyon yapıyorsunuz?
- She is here. She's just meditating.
- burda meditasyon yapıyor.
Meditating?
meditasyon?
I'm meditating.
Meditasyon yapıyorum.
What are you doing, meditating?
Ne yapıyorsun, meditasyon mu?
Come on. Maybe it's too much meditating.
- Bence fazla meditasyon yaptın.
I was like meditating
Şey gibi... gözden geçiriyordum.
I was meditating feeling real good about myself.
Meditasyondaydım. Kendimi çok iyi hissediyordum. Sonra?
I am meditating. Can't you see?
- Meditasyon yaptığımı göremiyor musun?
He's meditating.
Meditasyon yapıyor!
Well, this is like meditating.
Meditasyon yapıyormuş gibi değil mi?
I was meditating and suddenly lost consciousness.
Tek başıma meditasyon yapıyordum, sonra bir anda kendimi kaybettim.
Meditating.
Meditasyon.
You've been meditating many hours, Master Splinter.
Yeterince meditasyon yapmış olmalısınız Efendi Splinter.
No, I was meditating.
Meditasyon yapıyordum.
What's meditating?
Meditasyon nedir?
I've been meditating on the pleasure, which a pair of fine eyes in the face of a pretty woman can bestow.
Güzel bir kadının yüzündeki bir çift güzel gözün insana ne kadar büyük bir zevk verebileceğini düşünüyordum.
I was meditating.
Meditasyon yapıyordum.
The ritual of the meal was concluded some moments before you began... meditating.
Yemek ayini, sen "meditasyona" başlamadan hemen önce tamamlandı.
- Shh! Please. I'm meditating.
Lütfen, meditasyon yapıyorum.
Perhaps Mr. Adams is meditating on his response.
Belki de Bay Adams yanıtı için meditasyon yapıyordur.
[Sighing] Well, one time I got sent to bed without meditating... but that's just'cause I threw a piece of plastic on a compost heap.
Bir seferinde meditasyon yapmadan yatağa gönderdiler. Çünkü evsel atık çöpüne ambalaj atmıştım.
Now, it's possible to extend that period by meditating to lower heartbeat and respiration.
Kalp atışı ve solunumu yavaşlatan meditasyon teknikleriyle bu süreyi uzatmak mümkün.
Since you seem incapable of meditating in silence going somewhere else might be a good idea.
Sessizlikte bile meditasyon yapamadığınıza göre mekan değiştirmek size fayda sağlayabilir.
Every Friday Maris spends an hour meditating.
Cuma akşamları Maris maneviyat bahçesinde bir saat meditasyon yapar.
Sitting on your hands and meditating while they cut down your friends?
Arkadaşların katledilirken ellerinn üstüne oturup meditasyon yapmak mı?
- I've been meditating.
- Meditasyon yapıyordum.
It's just like meditating.
Meditasyon gibi.
What are you doing? Heavy breathing, meditating.
Ne yapıyorsun?
They were not praying. They were meditating.
Meditasyon yapıyorlardı.
Meditating?
Meditasyon yapıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]