Mit translate Turkish
1,072 parallel translation
It can only be established by showing some internal, inherent logic. Professor Chomsky has not done so. Professor Chomsky?
Girmeye özendirildiğiniz MIT ile karşılaştırıldığında bu grup çok münasebetsiz.
I do not think the state ought to have the right to determine historical truth and to punish people who deviate from it.
MIT'de tanınmış bir profesörsünüz, söhretiniz ve müthiş bir kariyeriniz var.
A beautiful... myth.
Güzel bir mit.
- He's at m.I.T.
MIT'deydi.
- So I went to m.I.T.
Ben de MIT'ye gittim.
Some guys at M.I.T. are sending us reasons why Captain Picard is better than Captain Kirk.
MIT'teki bazı çocuklar Kaptan Picard'ın neden Kaptan Kirk'ten iyi olduğuyla ilgili bilgi gönderiyor.
You know, there are a lot of myths about motorcycles.
Biliyor musun, motosikletler hakkında bir sürü mit var.
But next year... the Massachusetts Institute is lending us... the Data Glove.
Ama önümüzdeki sene MIT'den "Veri Eldiveni" ni ödünç alacağız.
Arliss Wender at MIT was the first to apply this technology to sign language.
MIT'ten Arliss Wender, bu teknolojiyi işaret diline ilk uygulayan kişi oldu.
There goes MIT.
MIT e gidiyor.
Horrible, isn't it?
Korkunç, değil mit?
MIT, Sloan School of Management.
MIT, Sloan Yönetim Okulu'ndan.
MIT, Sloan School of Management.
MIT, Sloan Yönetim Okulu.
This is Dr. Koch from MIT, Sloan...
Bu Dr. Koch, MIT, Sloan...
It's an ancient myth.
Çok eski bir mit.
A past of fantasy and myth.
Fantezi ve mit geçmişi.
So are you so smart? How come you spent eight years in MIT to become a cable repairman? Dad...
Peki söylesene madem bu kadar zekisin, neden M.I.T.'de bir kablo tamircisi olmak için 8 yıI harcadın?
The data from the Hubble was decoded then analyzed by the most powerful computers at MIT.
Hubble'dan gelen veriler deşifre edilerek... MIT'de ki en güçlü bilgisayarlar tarafından incelendi.
- I took safe-cracking at MIT.
- MIT'de kasa açma dersi aldım.
The guy went on about "mit deutschen Soldatenmantel" -
Adam şöyle devam etti : 'Alman askeri ceketliydiler'.
That's a myth that got mixed up with the truth.
Gerçeğin çarpıtıldığı bir mit bu.
A myth that gained currency among them... -.. when Dr Roosevelt disappeared.
Dr. Roosevelt ortadan kaybolduğunda, Seconalar arasında popüler olmuş bir mit bu.
Now, I know it's only a myth, but... There's often a kernel of truth in even the wildest story.
Şimdi... şimdi bunun bir mit olduğunu biliyorum, ama en vahşi hikayede bile sıklıkla bir gerçeklik payı vardır.
Mach schnell mit the art things, huh?
Sanat aceleye gelmez değil mi?
Now the person to do so will not only be in my good graces... but also go on to fame and fortune... by having their accomplishment recorded and their name printed... in the auspicious M.I.T. Tech.
Çözen kişi sadece benim kişisel takdirimi değil şan ve şöhret de yakalayacak. Bu başarısı sayesinde ismi ünlü MIT kayıtlarında yer alacak.
No, that's sort of a myth, I think.
Hayır, bunn bir çeşit mit olduğunu düşünüyorum.
No, it's in Cambridge, actually.
MIT? Bostondakimi?
And the whole siege of Troy began, which is the myth we had, but it's true.
Ve bir mit olan bu Truva Kuşatması başlamıştı, ama doğruydu.
And the greatest myth-legend-type story that we have in England is Robin Hood.
İngiltere'de bizim en büyük ve mit-efsane karışımı hikayemiz Robin Hood.
Not really a miracle but a myth.
Aslında bir mucize değil ama bir mit.
It's a myth and a legend
Bir mit ve efsane
It's our most famous English myth, and it's been stolen by Hollywood.
Bizim en meşhur İngiliz mit'imiz. Ve Hollywood tarafından çalındı.
And also Robin Hood is a myth.
Ayrıca Robin Hood'ta bir mit'ti.
It's a myth, it is not true.
Bir mit, gerçek değil.
I'm trying to be a myth.
Bir mit olmaya çalışıyorum.
We'll have the prototype probe shipped from MIT.
Doğru. MIT'den gelen prototip sondayı göndereceğiz.
I'm sure the folks at MIT would be happy to know their million-dollar probe also makes fine cookware.
MIT bu millet kendi milyon dolarlık soruşturmasını bilmekden mutluluk duyacaktır. Ayrıca yemek Pişirme yapar.
- Lf we win, I'll kill myself.
Eğer davayı kazanırsak, yemin ederim ki kendimi öldürürüm. Büyürken inandığım her şeyin, büyük bir mit olması umurumda bile değil. Üçlü evlilik.
"Ve going to make heap biggen schtinken mit die überbossen!"
"Ve o çok büyük olmak!"
According to Yura, Yaponchik's a myth.
Yura'ya göre Yaponchik bir mit.
There's no photo of him, so he is a myth.
Adamın bir resmi bile yok, tabii mit olur.
- Another myth.
- O da başka bir mit.
Rather than cease to be a myth, he killed her like the others.
Bir mit olarak kalmak için, onu da diğerleri gibi öldürdü.
Wow! He's dyn-o-mite!
Bu adam din-o-mit gibi!
You'll continue to live in ignorance... progress held back by ancient myth.
Cahil olmaya devam edeceksiniz... atalara ait bir mit olarak.
A myth.
Bir mit.
It became a myth.
Bir mit haline gelmiştir.
I'll give you another example of this.
MIT'denim ve son yıllarda savaş karşıtı faaliyetlere giderek daha çok katılıyorum. Ben Noam Chomsky.
Hell, I got Ph.D.'s in physics and engineering from M.I.T. M.I.T.?
Ben psikoloji eğitimi aldım ve MİT için mühendislik yapıyorum.
# Wochenend und Sonnenschein Und dann mit dir im Wald allein... #
Naziler, Hitler'in sonu gelmez nutuklarını büyük bir dikkatle dinliyordu.
He's a myth.
O bir mit.