English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Monday morning

Monday morning translate Turkish

807 parallel translation
Monday morning.
Pazartesi sabahı.
Commandant, send a message to Dreyfus to report here first thing Monday morning.
Komutanım, pazartesi sabahı ilk iş olarak buraya rapor vermesi için Dreyfus'a mesaj gönderin.
Maybe we'll both be engaged Monday morning.
Belki ikimiz de Pazartesi sabahı nişanlı bir şekilde buraya geliriz.
I'll give you one more chance. Monday morning.
Sana pazartesi bir sans daha verecegim.
Sir Edward Lake, Member of Parliament from West Lytham... died on Monday morning.
Batı Lytham'dan Parlamento Üyesi olan Sir Edward Lake... pazartesi sabahı ölmüş.
Either tomorrow night or Monday morning.
Yarın gece veya pazartesi sabah.
Monday morning there was a note on my desk that you wanted to see me, Keyes.
Pazartesi sabahı beni görmek istediğini belirten bir not vardı masamda.
You can drink all you want... only don't come in late Monday morning with a hangover!
İstediğinizi için ama pazartesi sabahı işe akşamdan kalma bir halde gelmeyin!
We'll have a hearing on Monday morning at 10 : 00.
Pazartersi sabahı saat 10 : 00'da bir duruşma olacak.
Of course, we have to wait till the banks open Monday morning.
Elbette Pazartesi günü bankanın açılmasını bekleyeceğiz.
I'm obliged to go out... by the first train on Monday morning.
Pazartesi sabahı ilk trenle geri dönmek zorundayım.
Yeah, Studio B. Monday morning.
Peki, Stüdyo B, Pazartesi sabahı. Güzel.
Monday morning.
Pazartesi sabah.
I mean, I'm short on my cash tally and the bank examiners are due first thing Monday morning.
Yani, nakit hesaplarımda eksik var ve banka müfettişleri Pazartesi Sabahı ilk iş burada olacaklar.
Say, you sound pretty chirpy for a Monday morning, Mr. P.
Diyorum ki, Pazartesi sabahı için neşeli görünüyorsun, Bay P.
Every dawn was Monday morning.
Her şafak vakti ise Pazartesi sabahıydı.
Then bright and early Monday morning there I was back in that pit with the grease in my eyeballs.
Pazartesi sabahı, garaja dönüş zamanı idi, gözümüzün önünde yağ vardı.
I'll keep an hour on Monday morning for you.
Pazartesi sabahı senin için bir saat ayıracağım.
Suppose we put it in the safe, and then Monday morning when you're feeling good...
Kasaya koyalım, Pazartesi sabahı kendini iyi hissettiğinde...
It will, come Monday morning when you ain't getting up at the crack of dawn.
Pazartesi günü sabahın köründe kalkmayınca anlarsın.
I'll have him back here Monday morning ready to settle down and go to work.
Pazartesi günü döndüğümüzde de okumaya hazır olacak.
I'll have him Monday morning ready to go to work!
Pazartesi sabahı eğitim almaya hazır bir şekilde gelecek.
As it is now after 4 : 00, this trial will resume Monday morning.
Saat 4'ü geçtiği için duruşmaya Pazartesi sabahı devam edeceğiz.
On Monday morning he'll have to face whatever's bothering him, but this is Friday night.
Pazartesi sabahı onu rahatsız eden neyse onunla yüzleşmek zorunda kalacak. ama şimdi cuma gecesi.
I'm gonna redeposit it Monday morning.
Pazartesi günü tekrar yatıracağım.
And there won't be until Monday morning when the sleigh arrives with supplies.
Pazartesi sabahına kadar da kimse olmayacak. Ancak o zaman kayak erzakla birlikte gelecek.
Monday morning?
Pazartesi sabahı mı?
Come at 9 o'clock Monday morning to collect your diplomas.
Diplomalarınızı almak için Pazartesi sabahı dokuzda burada olun.
She's got four children of her own and she'll look after him from Monday morning till Friday teatime.
Dört tane çocuğu var zaten, P. Tesi'den Cuma'ya ona da bakacak.
I'll tell Calder we'll have 5000 by Monday morning.
Calder'a pazartesi sabahina kadar 5 bin dolar bulacagimizi söylerim.
But he ain't going to find her until Monday morning, just like always.
Ama pazartesi sabahina kadar onu bulamaz. Her zaman oldugu gibi.
I'll deal with this Monday morning.
Pazartesi sabahı ilk işim bunu takip etmek olacak.
In the middle of the Monday morning conference I began to...
Pazartesi sabah toplantısının ortasında...
Lt's Monday morning, and I'm reporting in.
Bugün Pazartesi. Rapor vermeye geldim.
I'll be back Monday morning in time to pack my bags.
Pazartesi sabahı, tam vaktinde eşyalarımı toplamaya geleceğim.
It's a long wait until Monday morning.
Pazartesiye kadar uzun bir bekleyiş olacak.
I'm going to hold that writ until we come to work Monday morning.
Bu celbi pazartesi işe gelene kadar tutacağım.
I understand that Captain Bennet told you, you had until Monday morning to comply with my writ of habeas corpus.
Sanırım Yüzbaşı Bennet sana, mahkeme celbine uymak için... pazartesiye kadar vaktin olduğunu söylemiştir.
I'm going to Dr Hill Monday morning.
Pazartesi Dr. Hill'e gidiyorum.
Stand by for my instructions on Monday morning.
Pazartesi sabahı talimatlarımı bekleyin.
Look, she's got another two nights'hunting... before she turns up all pale and interesting in the office Monday morning.
Bak, Pazartesi sabahı ofiste solgun ve frapan haline dönmeden önce... iki gece daha avlanabilir.
I have to report in San Francisco Monday morning.
Pazartesi sabahı San Francisco'ya gidip teslim olmalıymışım.
I have to be in San Francisco Monday morning.
Pazartesi sabahı San Francisco'da olmalıyım.
I've called Bishop Finley... and we're seeing him at 11 : 00 on Monday morning.
Piskopos Finley'i aradım ve Pazartesi sabah 11 : 00'de onu göreceğiz.
And then you do want to take your money out of the banks first thing Monday morning.
Ve o zaman Pazartesi sabahı ilk iş paranı bankadan çekeceksin.
Because once the Jap dive bombers... get stuck into the Yank ships Monday morning... the Jap Major won't be looking for us anymore.
Çünkü Pazartesi sabahı, Japon bombaları... Amerikan gemileri tarafından kıstırılacak... o Japon Binbaşı da artık bizi aramıyor olacak.
You know, like Monday morning.
Pazartesi sabahını tahmin et.
I've got to be in North Carolina Monday morning.
Pazartesi sabah Kuzey Carolina'da olmalıyım.
Unless he decides by tomorrow that he's so sick he has to go away for a year Monday morning, all papers in the state, except his, will carry the story I'll give.
Pazartesi günü, kendi gazeteleri hariç tüm gazeteler vereceğim hikayeyi basacaklar.
Good. I'll see you Monday morning, then?
O zaman Pazartesi sabahı görüşürüz?
I looked on the monthly this morning, and Monday week is today.
Bu sabah takvime baktım, ve ilk pazartesi bugün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]