Morning star translate Turkish
139 parallel translation
A white morning star.
Bembeyaz sabah yıldızı.
The morning star.
Sabah yýldýzý.
It means Morning Star.
Sabah Yıldızı demektir.
Morning Star.
Sabah Yıldızı.
"Or will the ashes hold the glory of a starlike diamond, the Morning Star of everlasting triumph."
"Yoksa, duracak mı o küllerin arasında... sonsuz zaferin doğuşu gibi parlayan... yıldıza benzer bir elmas."
Tonight there will be No morning star
Bu gece sabahyıldızı doğmayacak
Then you go right by a morning star.
Sonra da sabah yıldızını izle.
I When wished on the morning star?
Sabah yıldızına bakarak dilek tuttuğunda
Dev locked her up in a dark dungeon, but the darkness lifted, the doors of the dungeon opened up, and the divine Tamar is shining again, as a morning star in the sky.
Şeytan onu zindana atmış, fakat birden etraf aydınlanmış zindanın kapıları açılmış ve kutsal Tamar sabah yıldızı gibi parlamış.
On board the... "The Morning Star".
Geminin adı... "Sabah Yıldızı".
It is the morning star... the dawn star... which goes out just before daybreak.
Sabah yıldızı... seher yıldızı... gün ışımadan hemen önce kaybolur.
My grandmother,'Morning Star'... she was a Kikapu Indian... she used to say... that we're all born with a box of matches inside.
Büyükannem, Gündüz yıldızı ( fosfor ) - - Hindu Kikapu kökenliydi- - Hepimizin içinde kibritler olan bir kibrit kutusu... olduğumuzu söylerdi.
The Morning Star is yours.
- Sabah Yıldızı sana ait.
- What about the Morning Star, the ship?
- Sabah Yıldızı?
- And the Morning Star.
- Sabah yıldızı!
It comes out of the water once a month and for very a short time... when the morning star regrets to have to leave the Earth... and stops and contemplates it.
Sadece ayda bir kez, sudan çıkarmış çok kısa süreliğine sabah yıldızı yeryüzünü terk etmeyi reddedip onu seyretmek için durduğunda.
- You sound like the morning star.
- Gün gibi aşikar.
The "Morning Star".
"Sabah Yıldızı".
Mayday, mayday, this is "Morning Star".
İmdat, imdat, burası "Sabah Yıldızı".
Oh Ayesha, my morning star, I pray God to bring this all to an end.
Ayşe, sabah yıldızım, tüm bunların bitmesi için Tanrı'ya dua ediyorum...
I'm riding to Clay Springs in the morning with Star.
Sabahleyin Star'la birlikte Clay Springs'e doğru yola çıkıyorum.
Second star to the right and straight on till morning.
Sağdan ikinci yıldız, sabaha kadar dümdüz.
If you ever got up and read a morning paper, you might discover little news events, little items of general interest, that might stop you getting immersed in such a gold-plated, triple-decked, star-spangled lie as you have just told me.
Bir gün kalkıp bir sabah gazetesi okursan, belki küçük haberler, halkın ilgisini çeken bazı yazıları farkedersin de, bu da seni biraz evvel bana attığın türden altına bulanmış, allanıp pullanmış palavralar atmana engel olur.
Love is the morning and the evening star.
Aşk sabah ve akşam yıldızıdır.
And love is the morning and the evening star.
Aşk ise sabah ve akşam yıldızıdır.
This morning, for the first time, out came flags with crescent and star.
Bu sabah ilk olarak, yıldızlı ve hilalli bayraklar göründü.
Good morning, star.
Günaydın, star.
Good morning, co-star.
Günaydın, co-star.
Shanghai, blossoms heavy on the bough and in the night now comes a woman true sweet as the morning dew lovely and fine you were in the moonshine where's your lucky star, fox?
Şangay, çiçekler dalları sarmış. Ve şimdi gece... Sabah çiği gibi gerçek tatlı bir kadın geliyor.
The day has come and in the dawn the morning star has set.
Gün doğdu ve şafakta, kayboldu sabah yıldızı.
The smoke and ashes of ages past... which hangs like morning mist in veils across the universe... parts in swirls and eddies... and through them, the shooting star, my angel Ariel... flies with mirrored eyes, leaving a sparkling phosphorescent trail... across the universe.
Girdap ve hortumların içindeki evrenin bazı bölgelerinin içinden... perdelerin içini kaplayan sabah sisi gibi geçen yılların duman ve külü... ve onların sayesinde, filizlenen yıIdız benim meleğim Ariel... parlayan fosfor gibi ışıIdayan izi ile... evrenin bir tarafından diğer tarafına... aynalı gözlerle uçar.
Hope I didn't hit anybody. But over here, at Camp North Star this morning, we're gonna be having a delicious gruel breakfast, and don't forget to ask for seconds, because it's all the gruel you can eat.
Umarım kimseyi vurmamışımdır....... ama bizler, bu sabah Kuzey Yıldızı Kampında enfes bir kahvaltı yapacağız ve sakın kahvaltı saatini kaçırmayın çünkü yiyebileceğiniz sadece son kırıntılar burada.
I have existed from the morning of the world and I shall exist until the last star falls from the heavens.
Ben dünyanın başlangıcından beri varım ve son yıldız da gökten düşene dek var olacağım.
I have existed from the morning of the world, and I shall exist until the last star falls from the night.
Ben dünyanın başlangıcından beri varım ve son yıldız kararana dek de var olacağım.
When the last moon is cast over the last star of morning,
* Sabahın son yıldızı kayarken * son ay batarken,
When the last moon is cast over the last star of morning,
* Son ay sabahın, * son yıldızını kapladığında,
Second star to the right and straight on till morning.
Sağdan ikinci yıldız...
Second star to the right, and straight on till morning.
Sağdan ikinci yıldız. Sabaha kadar kaptırıp gidelim.
When I pass into the next world, then you will be the morning and evening star.
Öbür dünyaya göçtüğümde, sabah ve akşam yıldızı sen olacaksın.
I am Egypt, the morning and the evening star.
Ben Mısır'ım, sabah ve akşam güneşiyim.
I am the morning and the evening star.
Ben sabah ve akşam güneşiyim.
I am the morning and the evening star.
Ben sabah ve akşam yıldızıyım.
We saw nothing heard nothing until a second star appeared in the morning sky.
Hiçbir şey görmedik bir şey duymadık birden bir gökyüzünde ikinci bir güneş belirdi.
The turnout for this morning's ceremony is usually saved for royalty or movie stars but Maggie Carpenter is Hale, Maryland's very own star.
Evet Jessica. Bu gibi düğünler belki de sadece İngiliz Kraliyeti'nde veya Hollywood'da görülebilir ama Maryland'in Hale Kasabası'nda...
Second star to the right and straight on'til morning.
Sağdaki ikinci yıldız yönü ve sabaha kadar dümdüz.
'What is love? It is the morning and the evening star.'
"Aşk nedir?" "Gece ve gündüz'ün yıldızı."
That morning, Marion was hired as a guest star at the ABC.
O sabah, Marion ABC'ye konuk sanatçı olarak davet edildi.
There it is, Jane. Second star to the right and straight on to morning.
İşte orada, Jane- - ikinci yıldız sağda... ve sabahları da tam karşıda.
- Ohh! We have to shoot first thing in the morning, and I find out my star is missing!
Sabah ilk iş çekimlere başlıyacağız, ve öğreniyorum ki starım kaybolmuş!
He gets his own dressing room with a star and a fresh pot of coffee every morning.
Kendi soyunma odası olacak her sabah taze kahve.
After she works here in the morning, she cleans some rock star's house.
Sabahları burayı bitirdikten sonra bir rock yıldızının evine temizliğe giderdi.