English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Moving

Moving translate Turkish

35,039 parallel translation
Lois, everyone, I've left your mother, and Tricia Takanawa is moving in with me.
Anneni terkettim ve Tricia Takanawa benim yanıma taşınıyor. Boku yediğimizin resmidir!
Always moving, always changing schools.
Hep taşındık hep okul değiştirip durdum.
- The states are moving.
- Durumlar değişiyor.
We're moving on.
Harekete geçiyoruz.
Escape a moving train?
Trenden kaçmak mı?
Just keep moving.
İlerlemeye devam et.
Start moving the guests into secure rooms.
Konukları, güvenli odalara sokmaya başlayın.
But what if this destiny can't be beat and we're just moving towards it?
Ama ya bu kader yenilemezse ve biz sadece ona doğru ilerliyorsak?
They're moving too fast.
Çok hızlı hareket ediyorlar.
Now, your son needs to know why he's here. He needs to understand what to do, moving forward.
Oğlunuzun neden burada olduğunuzu bilmesi gerek.
I've got a signal for Daniel's tablet moving east on Temple just past Spring.
Daniel'in tabletinden Temple'ın doğusuna doğru giden bir sinyal aldım az önce Spring'i geçti.
Once they lock in on a specific point, they will reach that point, even if they have to go around buildings, moving objects, whatever.
Belirli bir hedefe kitlendiklerinde o hedefe ulaşırlar binaların, hareketli nesnelerin, her ne olursa arasından geçmeleri gerekse bile.
I'm actually moving out, so, um... - Really?
Aslinda sana rastladigim iyi oldu, tasinacagim da...
- Where... where are you guys moving?
Nereye tasiniyorsunuz?
- So, I'm moving out. - Wow.
O yüzden tasiniyorum.
I'll probably be moving to LA, uh,'cause it shoots in LA.
Muhtemelen Los Angeles'a tasinacagim çünkü çekimler orada.
[Michal] With more and more people embracing the idea of reducing their intake of animal products or adopting some kind of a plant-based diet it seems that things are moving in the right direction.
Giderek daha çok insanın hayvansal ürün alımını azaltarak daha bitkisel bir diyet benimsedikleri görülünce her şey doğru yönde ilerliyor gibi görünüyor.
that's moving in the direction of a plant-based diet there's a hundred people moving in the other direction.
Bitkisel diyete yönelen bir kişiye karşılık diğer tarafa yönelen yüz kişi var.
It's a very large movement today and I think that what's happening is that there's been a shift because of more and more people being concerned about the humane and moving away from factory farms they're moving toward grass-fed operations
Günümüzde çok büyük bir akım haline geldi. Bence bu değişimin nedeni, hayvanların insanca yetiştirilmesi konusunda giderek artan endişe ve bu nedenle fabrika çiftliklerinden uzaklaşma isteği.
The monumental, fast-moving events of the past 13 days apparently reached a peaceful conclusion today... following Khrushchev's orders to withdraw all missiles from Cuba.
Geçtiğimiz 13 günün çok önemli, hızlı gelişen olayları bugün barışçıl bir sonuca varmış gibi görünüyor... Khrushchev'in tüm füzeleri Küba'dan geri çekme emrinin ardından.
Moving.
Hareket ediyor.
- He's not even moving yet. - Never mind!
- Henüz hareket bile etmedi.
Shut up! Prentiss : Nobody's moving in, Kyle.
- Kimse bir şey yapmıyor Kyle.
What are they moving?
Ne taşıyorlar?
They're moving the samples to a secure satellite lab outside Philadelphia. What's wrong?
Örnekleri Philadelphia dışındaki güvenli bir laboratuvara götürüyorlar.
They're moving in now.
Şimdi giriyorlar.
In fact, he's moving around better than I've ever seen him.
Hatta eskisinden bile iyi bir şekilde etrafta dolaşıyordu.
The stomach ache you had yesterday, is that moving to the right?
Dün miden ağrıyordu. Ağrı sağa doğru mu ilerledi?
Because the source was moving. Okay.
- Kaynak hareket ediyordu.
Keep it moving.
Böyle devam et.
We're moving out in five.
Beş dakika içinde çıkıyoruz.
So, let's keep moving.
Yürümeye devam edelim.
We keep on moving deeper into this cave, and there's still no sign of the zoologist lady.
Mağaranın derinliklerine ilerlemeye devam ediyoruz ve zoolog hanımefendiden hala bir iz yok.
Guys... they're moving.
- Çocuklar hareketleniyorlar.
What's moving?
Ne hareketleniyor?
So, technically, I'd be moving in with my boyfriend?
Yani teknik olarak sevgilimin yanına mı taşınıyorum?
Moving into position.
Mevkiye gidiyorum.
She's already moving on it.
Çoktan harekete geçti.
The acid's moving toward a pile of aluminum shavings. So?
- Asit, alüminyum talaş yığınına doğru ilerliyor.
- Strong words, and moving on, what if you were going through a drive-thru, and a puppy dog took your order?
Devam ediyoruz. Arabaya servis esnasında siparişinizi bir köpek yavrusu alsaydı ne yapardınız? Çeviri :
Bike Mine is reliable because there are no batteries to run down and only one moving part.
Bisiklet Mayını güvenilirdir çünkü pil gerektirmez ve yalnızca tek hareketli parçası vardır.
So, moving on, to Jordan, weirdly, where the government has just built a mock town, so that special forces from all over the world can turn up and have a competition to see which one is best.
Devam ediyoruz. İlginçtir Ürdün'le. Tüm dünyadan özel kuuvetlerin yarışıp hangisinin en iyi olduğunun belirlendiği bir yarış düzenlemek için sahte bir şehir kurmuşlar.
We're moving on to a great idea that Richard Hammond and I have had all by our own.
Richard Hammond'la beraber düşündüğümüz mükemmel bir fikirle devam ediyoruz.
Just keep moving!
Koşmaya devam et!
He's moving again!
Hareket ediyor!
Moving over to James May and his Double Decker.
Bu köşede James May ve Double Decker'ı.
- Far too heavy, picking the Queen up and moving her.
- Çok ağır, veziri kaldırıp hareket ettirmek.
With a plan worked out, it was time to get moving again.
Bir plan yürütüldüğünde, Tekrar hareket etmenin zamanı geldi.
Got to keep moving here.
Buraya taşınmaya devam etmeliyiz.
It is still moving.
Hâlâ hareket ediyor.
It's such a friendly way of moving about.
Bu, hareket etmenin böylesine samimi bir yoludur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]