English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My chair

My chair translate Turkish

1,531 parallel translation
Well, do you see me at my chair?
- Ben şu anda yerimde miyim?
Well, your timing'is good. My chair is open.
Senin için her zaman boşum.
Mr. Murney, thanks for watching my chair.
Bay Murney, koltuğuma göz kulak olduğunuz için teşekkürler.
- Take my chair. It's more comfortable.
- Benim koltuğuma otursanıza.
That's my chair in there.
Oradaki benim sandalyem.
I'm growing as soft as the velvet cushions upon my chair.
Koltuğumdaki minderler kadar yumuşak bir adam olmaya başladım.
I need to get them up in my chair!
Onları sandalyeme oturtmalıyım!
I'm sitting in my chair shouting at poor people with no money,
İnsan kolonisi, seviye 2. Bir çiftlik yani. Pekala.
If you were in my chair, you'd have done the same thing.
Koltuğumdaki sen olsaydın, sen de aynı şeyi yapardın.
I'm relaxing on my chair.
Ben şezlongumda dinleneceğim.
Okay, I'm just gonna wait until I can enjoy my chair.
Şezlongumun tadını çıkarana kadar buradayım.
I did not mention how she used to steal stamps and sit in my chair.
Pul çaldığını ve koltuğumda oturduğunu söylemedim.
You're hitting my chair.
Sandalyeme çarpıyorsun.
Somebody left this on my chair.
Biri bunu sandalyemin üstüne koymuş.
Now you've left your entire body in my chair.
Şimdide kendini sandalyemin üzerinde unutmuşsun.
Not my area. That is, however, my chair.
Bu benim alanım değil ama oturduğun benim koltuğum.
Hey, get out my chair, chump.
Hey, kalk sandalyemden, aptal.
Uh, actually, this is my chair.
Aslında bu beni sandalyem.
So, get out of my chair!
O yüzden kalk sandalyemden!
You're in my chair.
- Benim koltuğumdasın.
My chair's already taken.
Biri sandalyemi kapmış bile.
Forgive me if I don't leap out of my chair... and dash out to the scene of the crime right this second.
Sandalyemden zıplayıp saniyesinde olay mahalline fırlamadığım için özür dilerim.
You wanna mess with my chair?
Benimle alay etmek mi istiyorsun?
Just tip my chair over so i can crawl to the breadbox!
Sandalyemi yana eğ de, ekmek kutusuna yavaş yavaş ilerleyeyim!
Now knock that iron out of the fire, and get it as close to my chair as you can.
Şimdi şu demiri düşür ve olabildiğince iskemleme yaklaştır.
I'm talking about the new guy sitting in my chair.
Benim yerime oturan yeni çocuk hakkında konuşuyorum.
Although that doesn't apply to me due to the "If you sit in my chair, I'll kick you in the nad's" amendment.
Ayrıca "benim yerime oturursanız hayalarınıza tekmeyi basarım" ilavem kabul edilmemişti.
My chair, it won't move.
Sandalyem yürümüyor.
- Coach, you're in my chair.
- Koç, bu benim sandalyem.
Somebody's been sitting in my chair.
Ne? Biri benim koltuğuma oturmuş!
And I want you to get your scrawny little backside out of my chair.
Kıçını da koltuğumdan çek.
- Getting comfortable in my chair, is he?
- Yerime iyi mi alıştı?
That's my chair.
Bu benim koltuğum.
Well, if it means anything to you, you always got a chair in my shop.
Bunun senin için bir anlamı varsa, benim dükkanımda her zaman işin hazır.
They brought the chair for my public defender.
Bu sandalyeyi baronun atadığı avukat için getirdiler.
Mitzi said if I get my license, she'II give me a chair and I can build up my clientele.
Mitzi diyor ki yetki belgemi alırsam bana koltuk ayıracak ve kendi müşterilerim olacakmış.
- Get out my fucking chair!
- Kalk sandalyemden!
Oh, my God, a chair!
Ver şu lanet parayı, lanet olası çocuk.
Yes, oh yes, I would like a little lunch in a lounge chair. Near my room, please.
Evet, odamın yakınındaki şu şezlonglarda küçük bir öğle yemeği lütfen.
That applies to you most... fucking sitting in that chair, distracting my fucking thinking.
Bu en çok size yakışır. Orada oturmuş kafamı karıştırıyorsunuz.
I'm light, and I tend to plop my butt directly on the chair without sliding, so there's practically no wear and tear.
Ben hafifim ve hiç kaykılmadan popomu sandalyenin ortasına koyarım. Yani hiç aşınma ve yırtılma olmaz.
Well, if you're still curious, it's in my bag over there on the chair.
Eğer hala merak ediyorsan, haplar şu sandalyenin üzerindeki çantada.
It's my chance to work at a respectable place with a desk and a chair, and a bathroom with a lock on it that has toilets with seats.
Bir masası ve koltuğu olan, kapısında kilit bulunan bir tuvaleti olan, üzerinde oturak bulunan klozetleri olan böyle saygın bir yerde ilk çalışma fırsatım.
YOU THINK I WANNA SPEND MY SATURDAY SITTING IN SOME BARBER CHAIR?
Cumartesi günümü berber koltuğunda harcamak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?
Here you are, my little social chair maven.
Al bakalım, benim sosyal etkinlik dahim.
Subtitle Added By MohammaD [shock ] Season 1, Episode 8 [ The Old Head] 17 days from now, they strap my brother to an electric chair.
17 gün sonra, ağabeyimi bir elektrikli sandalyeye bağlayacaklar.
So you, you tell me, what's it gonna take for you to let me go home, sit in my massage chair, and enjoy the game?
Şimdi söyle, eve gidip, masaj sandalyemde oturup, maçı izlemem için ne yapmam gerekiyor?
I'm a politician, so it's the nature of my job that one day somebody else will sit in this chair.
Ben bir politikacıyım, bir gün bu koltukta başka birinin oturması benim işimin doğası gereği.
Yeah, but my kind of science is the good kind of science, the kind you can do sitting in a chair or even lying on a couch.
Evet, ama benim bilim türüm iki türlü bilimdir sandalyeye oturarak hatta kanepeye uzanarak yapabileceğin türdedir.
A week ago, my partner was sitting in that chair, and now he's dead.
Bir hafta önce, o sandalyede ortağım oturuyordu, ama şimdi ölü.
My old chair from a long time ago.
"Uzun zaman önceki eski sandalyemdi"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]