English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My lawyer

My lawyer translate Turkish

3,664 parallel translation
I'm not saying anything else without my lawyer.
Avukatım olmadan başka bir şey söylemeyeceğim.
You're right, I should wait for my lawyer.
Doğru söylüyorsun. Avukatımı beklesem iyi olur.
She works for my lawyer.
Avukatım adına çalışıyor.
She works for my lawyer, her name's Cass.
Avukatım adına çalışıyor. İsmi Cass.
My lawyer reckons I could be out in a few months.
Avukatım birkaç ay içinde çıkabileceğimi söyledi.
I've got my lawyer drawing up divorce papers.
Avukatıma boşanma işlemlerini başlatmasını söyledim.
I want my lawyer.
Avukatımı istiyorum.
I'll get my lawyer on the...
- Avukatımı arıyorum- -
My lawyer called and told me that you talked to Immigration ; gave me a glowing character reference.
Avukatım aradı ve senin Göçmenlik Bürosu'yla görüştüğünü benden övgüyle bahsettiğini söyledi.
- Well, would you look at that. My lawyer, right on cue.
- Avukatım tam vaktinde geldi.
I'll make you better. I want my lawyer.
- Sizi daha iyi yapacağım.
My lawyer said I shouldn't be talking to you.
Avukatım seninle konuşmamamı söyledi.
- Well, he's also my lawyer.
- Ayrıca benim avukatım.
Then call my lawyer.
O halde avukatımı arayın.
But I want to wait till my lawyer gets here,'cause, otherwise, there's police out there. That are gonna take me away.
Ama avukatım gelene kadar burada beklemek istiyorum çünkü dışarda beni götürmek için bekleyen polisler var.
My lawyer made it clear I wouldn't be speaking to you.
Avukatım, sizinle konuşmayacağımı açıkladı sanıyordum.
It's up to my lawyer how cooperative I am.
- İş birliği konusu avukatıma kalmış.
Uh, I don't know. Let me call my lawyer. ( CHUCKLES NERVOUSLY ) Hello.
Yanınıza alacak kadar bilge değilmişsiniz.
I gave the money to my lawyer, and everything is going really good.
Avukatıma parayı verdim her şey yolunda şimdi.
You almost have to... Talk with my lawyer about it.
Bu konuyu avukatımla görüşmek zorundasın.
That being said, I'd like my lawyer.
Aklıma gelmişken avukatımı istiyorum.
Look, I can see that you're a little slow, but I just said, "I want my lawyer."
Anladığım kadarıyla biraz güç idrak eden birisin ama az önce "avukatımı istiyorum" dedim.
My lawyer because I wouldn't do something like that.
Avukatım olur. Çünkü ben öyle bir şey yapmazdım.
I was having trouble with my lawyer.
Avukatımla tartışıyordum.
I know my rights, and I want my lawyer.
Haklarımı biliyorum ve avukatımı istiyorum.
Yeah, we've both been here, so you know I wait for my lawyer.
Evet, ikimiz de bu yoldan geçtik. Ben avukatımı bekleyeceğim.
My lawyer's gonna help me see my kid one last time.
Avukatım çocuğumu son kez görmeme yardım edecekti.
And my lawyer is going to hear about this!
Bunu avukatım da duyacak!
And I want my lawyer.
Ve avukatımı istiyorum.
By the time my lawyer is through with you, you will be lucky to find a job making French fries.
Avukatımın sizinle işi bittiğinde patates kızartması yapabilecek bir iş bile bulabilirseniz şanslısınız.
I told you, you didn't want to mess with my lawyer.
Size söyledim, benim avukatımla aşık atmak istemezsiniz.
My lawyer won't be here till tomorrow, so until then...
Avukatım yarına kadar burada olmayacak yani o zamana kadar...
My dad's a big-time lawyer.
Babam ünlü bir avukattır.
Oh, my God, you sound like a lawyer.
- Avukat gibi konuştun. Hukuk'a ne dersin?
So while you were in San Diego seeing that immigration lawyer, this actor in my movie came over to rehearse.
Sen San Diego'da vize için avukat ile görüşürken oynadığım filmdeki aktör prova yapmak için geldi.
Don't you think my parents should pay for Jack and Amanda's wedding, considering Amanda never even called a lawyer after cartwheeling off the second-floor balcony?
Sence de Jack ve Amanda'nın düğününü benim ailemin karşılaması gerekmez mi? Özellikle Amanda'nın ikinci kattan attığı takladan sonra bir avukatı aramadığını düşünürsek.
Look, I didn't need my rich lawyer daddy to send me off to make friendship bracelets.
Zengin avukat babamın dostluk bilekliği yapmaya beni göndermesine ihtiyacım yoktu.
She was the lawyer on my retrial.
İade-i mahkememde avukatımdı.
And if they won't let me see a lawyer, you're my only hope.
Eğer onlar avukat tutmama izin vermeyeceklerse tek umudum sizsiniz.
My uncle will get me some fat-necked lawyer like always.
Amcam her zamanki gibi ensesi kalın bir avukat tutar bana.
"My Daddy Has a Sexy Estate Lawyer."
"Babamın seksi bir emlak avukatı var."
Sydney, my brother is a lawyer.
Sydney, kardeşim avukat.
That lawyer promised he could bring my son here.
Avukat oğlumu Amerika'ya getireceğine söz vermişti.
They're only nice to us because I'm a successful lawyer and you're my glamorous wife.
Bize nazik davranıyorlar çünkü ben başarıIı bir avukatım sense alımlı bir kadınsın.
Why is my father's lawyer here?
- Babamın avukatı burada ne arıyor? - Sorun yok Viv.
I decided I couldn't miss the chance to come support my amazingly talented singing'lawyer.
Gelip acayip yetenekli şarkıcı avukatımı destekleme şansını kaçırmamaya karar verdim.
My record sales may be down, but I can still afford a damn good lawyer.
Albüm satışlarım düşmüş olabilir ama hala iyi bir avukata gücüm yeter.
My name is Jolly and I'm also a lawyer.
Benim adım Jolly, ve ben de bir avukatım.
You're my lawyer.
Avukatım sizsiniz. Siz ne düşünüyorsunuz?
Now, my father is a lawyer, I know her rights.
Benim babam bir avukat. Onun haklarını biliyorum.
I need to call my lawyer.
- Avukatımı aramalıyım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]