Needs must translate Turkish
216 parallel translation
And the last page Needs must
-... ve son sayfa. - İhtiyaçlar zorladı.
I have to be loyal to the old ways and die out with them, if needs must.
Eski usule sadık kalmalıyım ve eğer gerekiyorsa onlar için ölmeliyim.
Run to your houses, fall upon your knees, pray to the gods to intermit the plague that needs must light on this ingratitude.
Koşun evlerinize,.. ... diz çöküp yalvarın tanrılara durdursunlar diye bir an önce bu nankörlük üstüne yağdı yağacak belayı.
Now, O now I needs must part
Gelip çatmış şimdi ayrılık
Nay, then she needs must come.
O zaman mutlaka gelir.
Or, if he do, it needs must be by stealth.
Gelse bile gizlice gelmek zorunda.
And after that if needs must, I'll take on Manchester as well!
Ondan sonra da, gerekirse Manchester'la savaşacağım!
Needs must...
- İhtiyaçlar önceliklidir..
Our carnivorous needs must also be fulfilled.
Bizim de etçil ihtiyaçlarımızın giderilmesi gerekiyor.
Needs must, Mr. Windigate, and at this season of the year more than ever, we must not deprive those we love, or even those to whom we are married.
İhtiyaçlar karşılanmalı Bay Windigate ve yılbaşı günlerinde daha önce hiç olmadığı kadar onları sevgimizden mahrum bırakmamalıyız, eğer ki bu evli olduğumuz kişi ise.
"It needs must wither."
"Solup kalmak zorunda."
Its needs must wither.
Sonuna kadar gitmeli.
- Must be if it needs your bally adjutant to play postman at a time like this.
- Öyle olmalı emir subayına bu zamanda postacılık görevi verdiğine göre.
This presence knows, and you must needs have heard, how I am punished with a sore distraction.
Buradakiler bilir, siz de duymuşsunuzdur, çok rahatsızdım, aklım başımda değildi.
He must be nothing but a tool for the satisfaction of their needs.
Toplumun ihtiyaçlarının tatmininde kullanılan bir araçtan fazlası olmamalı.
- But someone must have created those needs.
- O amaçları var eden birileri olmalı.
I must report to the prefecture that he needs medical attention.
Tıbbi bakıma ihtiyacı olduğunu bildirmek zorundayım.
Mr. Williams, surely you must realize that Carol needs a mother's love and a woman's understanding.
Bay Williams, anlamalısınız ki Carol'ın annesinin sevgisine ve kadın anlayışına ihtiyacı var.
The house needs repairing, debts must be repaid
Evin onarılması lazım, borçların kapatılması lazım.
There must be someone around who needs a sawbuck.
Acele paraya ihtiyacı olan birileri vardır mutlaka.
I must thank you for attending to Komajuro's needs.
Ona olan ilginiz için size teşekkür etmeliyim. Çok sağ olun.
I must stay in contact with the office, in case he needs me immediately.
Bana ihtiyacı olur diye, büro ile her zaman iletişim halinde olmalıyım.
I must go to him, Father, he needs me.
Ona gitmeliyim baba, bana ihtiyacı var.
Caesar must wish what needs commanding.
Sezar gerektiğinde dilediğini emretmeli.
You must be desperate to find a motor that needs fixing.
Tamir edilecek bir motora çok ihtiyacın olmalı.
But in times of stress, one must satisfy one's needs.
Fakat stresli zamanlarda birinin ihtiyacını diğeri karşılamalı.
I must see to the needs of the god, as is my duty.
- Tanrının ihtiyaçlarını karşılamalıyım.
You must needs keep well.
İyi olman gerekir.
Milady, you must not wait upon my needs.
Leydim, siz benim ihtiyaçlarıma hizmet etmemelisiniz.
If we assume the cloud is a living being, we must also assume it needs some kind of food to sustain itself.
Bulutun yaþadýðýný kabul edersek... varlýðýný sürdürebilmek için beslenmesi gerekir. Kabul.
"The State must needs collapse"
"Devletin artık çökmesi gerekir"
Here is what needs to be done : the Imam must marry Dior.
Yapılması gereken şu, İmam Dior ile evlenmeli.
What needs to be done I must do it by myself.
Ne yapılması gerekiyorsa bunu kendim yapmalıyım.
Afei, the martial arts world needs you, you must go.
Afei, Dövüş sanatları dünyasının sana ihtiyacı var, gitmelisin
He must have found everything he needs by now.
Şimdi kendine gerekli her şeyi temin etmiştir.
Alfredo, this Foundation exists to help anyone who needs it, anyone who feels that a wrong must be righted.
Alfredo, bu Vakıf yardıma ihtiyacı olanlar için var, haksızlığa uğamış olduğunu düşünen insanlar için.
The Emperor must see that an effective army... needs a new spirit.
İmparator, etkili bir ordunun yeni bir ruha... ihtiyaç duyduğunu görmeli.
"Man who must write 200 fortunes by Monday, " needs support of all friends around him. "
"Pazartesiye kadar iki yüz fal yazması gereken bir adamın, etrafındaki tüm arkadaşlarının desteğine ihtiyacı vardır."
I must see if Hattie needs something.
Sanırım gidip Hattie'yi görmem gerekiyor, bir ihtiyacı var mı?
I'll take care of all of your needs, but you must do exactly what I ask you to do.
Tüm ihtiyaçlarını karşılarım... ama dediklerimi aynen yapacaksın.
Such love must needs be treason in my breast.
Bağrımda ihanete yer varmı sandın.
" For it must needs be that offenses come into the world ;
" Gerek görüldüğü için dünyada kötülük de var.
It is with a heavy but hungry heart that I must bid you farewell... as needs I must respond to the mysterious ways of the heart and mind.
Ağır ama karnı aç olan bu kalp ile size elveda demek zorundayım kalbin ve aklın gizemli yollarına yanıt vermeye mecbur olduğum için.
I must go quick to the Lodge, Zoe needs me.
Eve dönmeliyim. Zoe'nin bana ihtiyacı var.
This young lady needs blood and blood she must have.
Bu genç bayanın kana ihtiyacı var.
We must shift America, he wrote, from a needs, to a desires culture.
Amerikalı işçi vardı. = PETER SOLOMON = Yatırım Bankacısı Ve Amerikalı sermaye sahibi vardı.
Man's desires must overshadow his needs.
Ve Mazer, bunun kırılmasını öngördü.
Such love must needs be treason in my breast.
Böyle bir sevgi ancak ihanet olarak girebilir yüreğime.
This presence knows, and you must needs have heard how I am punished with a sore distraction.
Buradakiler bilir, siz de duymuşsunuzdur çok rahatsızdım, aklım başımda değildi.
Anyone who needs this kind of status symbol must have some terrible emotional problems.
Bu tür statü sembollerini alanların ciddi anlamda duygusal problemleri olmalı.
When one is tired, one needs to vegetate. We must allow ourselves that luxury... you ´ re right, Stig.
Ara sıra yorulduğumuzda bu tür lükslere girmeliyiz.
mustang 74
mustafa 92
must 100
mustard 87
mustache 41
must be nice 94
must be 169
must go 22
mustn't we 23
must i 60
mustafa 92
must 100
mustard 87
mustache 41
must be nice 94
must be 169
must go 22
mustn't we 23
must i 60
must have 30
must be hard 20
must have been 56
must you 37
must be important 16
must we 32
must've been 16
needs 39
must be hard 20
must have been 56
must you 37
must be important 16
must we 32
must've been 16
needs 39