Neighbours translate Turkish
1,511 parallel translation
When neighbours get too close, they detect one another's presence chemically.
Yakın komşular yakına geldiklerinde birbirlerinin varlığını kimyasal olarak hissederler.
Gorillas seem at home with their neighbours... the other animals of the forest.
Goriller, ormanda yaşayan diğer hayvan komşuları ile... evlerinde gibi görünüyorlar.
He's getting with his neighbours and take of all the clothes
Komşularıyla buluşup elbislerini çıkarıyorlar
- Gentlemen's daughters... never steal out of neighbours'rooms at 2 am.
Beyefendilerin kızları gece saat 2 de birilerinin evine gizli gizli gelmezler.
And your neighbours called in about some loud shouts or a loudspeaker of some kind?
Komşularınız da... bağırışlar ya da bir tür hoparlör sesi duymuş.
I've got some problem neighbours, business competitors that need deregulating.
Komşularla birkaç sorunum var. İşteki rakiplerim. Düzenleme yapmak gerekiyor.
Neighbours.
Komşuları.
- Nice neighbours in Shropshire?
- Shropshire'da iyi komşuların var demek?
Let the neighbours, the doorman, everybody get a look at him. - See if they buy him as Michael Turner.
komşularına, kapıcısına, herkese, bakalım onun...
The United States will do everything in it's power to support Chad in it's stuggle against it's neighbours.
United States herşeyi yapacak güç Zannediyor Chad'ı o tekrar yakın olmaya başladı.
- I just like to know my neighbours.
- Sadece komşularımı tanımak istiyorum.
Give the neighbours something to buzz about.
Komşulara dedikodu konusu çıksın.
Neighbours, Senay.
Komşularınız, Şenay.
Do your neighbours have electricity?
Komşularınızın elektriği var mı?
Decent neighbours.
Alçakgönüllü komşular var.
She has humiliated us in front of the neighbours, in front of all the families.
O bizi rezil etti. Hem komşuların önünde, hem de tüm ailesinin önünde!
The neighbours say that Mrs. Olga has not left her apartment in three years because of her illness... and some of the tenants suspect you...
Komşular Bayan Olga'nın hastalığı nedeniyle üç yıldır dairesinden hiç çıkmadığını bazı kiracılar da sizden şüphelendiklerini söyledi.
After all, we are neighbours...
Komşuyuz şunun şurasında.
My neighbours told me that it has a history of over 40 years.
Komşuların dediğine göre 40 yıllık tarihi var.
My own neighbours, my own tribe. People, we have known all our lives.
Onlar benim komşularım, kabilem, hayatımız boyunca tanıdığımız tüm insanlar onlar.
To help our neighbours and give to the needy. He taught us that our time here is brief.
Bizden anne ve babalarımızı sevip saymamızı, yakınlarımıza yardım etmemizi, muhtaçları korumamızı istedi.
And neighbours fear some residents may be trapped.
Ve mahalle sakinlerinin bazıları mahsur kaldı.
Have you met your new neighbours yet?
Yeni komşularınızla tanıştınız mı?
All right, friends and neighbours, this is Jen Lindley.
Pekâlâ, dostlar ve komşular, ben Jen Lindley ve yaz için sizlere veda ediyorum.
The neighbours got broken into twice last year.
Geçen yıl komşunun evi iki kez soyuldu.
Meg, did any of the neighbours see Jeff come over?
Peki Meg, Jeff'in buraya geldiğini gören komşu oldu mu?
I THOUGHT YOU WERE MY ASSHOLE NEIGHBOURS. THEY'RE ALWAYS... COMPLAINING WHENEVER I PLAY TOO LATE.
Ne zaman geç saatte çalsam şikayet ediyorlar.
She's pissed off I don't know her name. - Do you know your neighbours?
Adını bilmediğim için bana kızdı Komşularının adlarını biliyor musun?
Neighbours said they heard a conversation for five, 10 minutes then arguing, then loud music.
Komşular beş, on dakikalık bir sohbet, sonra tartışma ve yüksek sesli müzik duymuşlar.
We don't know what kind of health threat... this poses to us or to our neighbours.
Bunun bize veya komşularımıza ne tür bir sağIık tehlikesi yarattığını bilmiyoruz.
Born in Vienna, Ferdinand had few sympathies for his Slav neighbours.
Viyana doğumlu Ferdinand'ın Slav komşularına pek bir sempatisi de yoktu.
- We've got neighbours here.
- Baba, komşularımız var.
We don't want start panic or people to begin accusing their neighbours... of being Cylons because they don't brush their teeth in the morning.
İnsanların, paniğe kapılıp dişlerini fırçalamıyorlar diye komşularını Saylon olmakla suçlamalarını istemiyoruz.
We're trying to be good neighbours, but you're really making it hard.
İyi komşular olmaya çalışıyoruz ama siz zorlaştırıyorsunuz.
OK, our neighbours are here.
Komşularımız burada.
Neighbours say Tupac should not have let anyone bring a gun here.
Semt halkına göre Tupac, buraya silah sokulmasına izin vermemeliydi.
The very first day of war he picked up neighbours and - bam!
Savaşın daha en başında, komşularına gitti ve bum!
For their neighbours who want to return to their homes - disregarding faith and ethnic group.
Etnik kimlik ve dini inanç korkusu yaşamadan evlerine dönmek isteyen komşuları için! İşte bizim misafirperverliğimiz!
Even I didn't know that my uncle's neighbours are so beautifull
Bende güzel komşumuzdan habersizdim.
The neighbours heard the screams.
Komşular çığlıkları duymuş.
You're neighbours then?
Komşusunuz demek?
The woman who loves a Chinaman has no pride for the Chinaman smokes opium, for the Chinaman smokes opium, and causes trouble among the neighbours, and causes trouble among the neighbours...
Çinli bir adamı seven kadının hiç gururu yoktur. Çünkü Çinli adam afyon içer. Çünkü Çinli adam afyon içer.
It'll only attract the neighbours
Bu sadece komşuların dikkatini çeker.
We're from Pfizer. We're your neighbours.
Biz Pfizer'deniz.
These are some neighbours.
Ohhhhhh! Ne komşular ama.
He would dance for his neighbours across the way.
Dans ederdi komşuları için hemen karşı taraflarında
Yeah, see, we just moved in from out of state, and wanted to get to know our neighbours.
Evet, bakınız, biz sadece devlet dışarı hareket, ve komşularımızla tanımak istedim.
And don't let the neighbours see you.
Ve komşuları görmek izin vermeyin.
Think we're practically neighbours.
Biz komşu sayılırız.
- These are our neighbours.
- Bunlar bizim komşularımız.
Mom has invited some stupid neighbours for dinner... so even you come What dinnerI
Yemek?