Nervous laughter translate Turkish

It's nervous laughter.

Sinirden gülüyorum.

nervous laughter.

Sinir gülüşler.

- And chickens taste of humans. - ( Nervous laughter )

Ve tavuklar da insan eti tadındalar.

Uh, I said that, uh, searching for Pan is, um, uh... Fun galore. ( NERVOUS LAUGHTER )

Dedim ki, Pan'i aramak, um, uh... eğlenceli bir iştir.

Well, come on, Steve, let's not rule out nervous laughter.

Hadi ama Steve, gergin kahkahalarımızı ortaya dökmeyelim.

Sorry. It's just nervous laughter. That's all.

Ya sinirim bozuldu da benim, özür dilerim.

Nervous laughter, obviously.

Sinirden gülüyorum.

I think we all masked that fear in our gut with false bravado and nervous laughter.

Sanırım sahte kabadayılık ve sinir kahkahalarıyla cesaretlenerek tüm korkularımızı içimize attık.

[Nervous Laughter] She loves to pretend. I think she might have S-K-I-Z-T-O-F...

Normalde kafeste gördüğüm erkekler öpüşürler ve ben de onlara birkaç pezo atarım.

( nervous laughter )

( Sinirli bir kahkaha )

[NERVOUS LAUGHTER] HOW COME I'M THE ONLY ONE LAUGHING HERE?

Neden sadece ben gülüyorum?

And my mother brought all of her friends, and there was a lot of nervous laughter my aunt laughed.

Annem bütün arkadaşlarını getirmişti. Herkes güIüyordu. Teyzem bile güIdü.

- [nervous laughter] - excellent.

- Tuttum bunu.

[Nervous laughter] What did you do all day?

Ne yaptın bütün gün?

Maybe it was a nervous laughter.

Belki de sinirden gülmüştür.

If it's any consolation, a great many participants were prone to nervous laughter, but my wife actually is waiting for me at home for dinner,

Teselli olacaksa, pek çok katılımcı sinirsel gülme krizine girdi... ama karım şu an evde öğle yemeği için bekliyor

Genetic nervous laughter.

Genetik bir gülme krizi durumu.

( nervous laughter ) All right.

Pekâlâ.

[Nervous laughter]

- İnsanların zihnini okuyup cevapları bulman hiç adil değil. - Bunu niye soruyorsun?