No memories translate Turkish
313 parallel translation
I guess he still feels drawn to her even though he has no memories of her.
Hatırlamasa bile görünce onu çeken bir güç olmalı.
There are to be no monuments, no mementos, no memories.
Adına bir anıt yapılmayacak, hatırlanmayacak, hatırası kalmayacak.
How could I live a life where I had no memories because I had too many of them?
Pek çoğuna sahip olduğum için hiçbir hatıramın olmadığı bir yerde nasıl bir hayat yaşayabilirdim.
When Lazarus rose from the dead, he had no memories.
Lazarus ölüler diyarından döndüğünde hiçbir şey hatırlamıyordu.
No memories, nothing ever happened.
Bir anım bile yok, hiç bir anım yok.
She has no memories of it and misses them.
Hiç anısı yok ve özlüyor onları.
If I leave you will remain alone,..... with no memories, not knowing where you are,..... not even knowing who you are.
Eğer seni terk edersem hafızan olmadan, nerede olduğunu bilmeden ve hatta kim olduğunu bilmeden yalnız kalırsın.
No movement, no sound, no memories.
Ne bir hareket, ne bir ses, ne de bir anı.
You will have no memories of these trance feelings. None.
Bu duygularla ilgili hiçbir anın olmayacak.
There are no souvenirs, no photographs, no memories.
Hatıra eşyası yok, fotoğraf yok anı yok.
I have no memories, no past.
İsmim "Gally" bile uydurma.
We are currently interrogating her at Base B. She seems to have no memories of the past 3 years.
Şimdilik onu B Bölümünde sorguluyoruz. Geçmiş 3 yıldan hiç bir şey hatırlamıyor görünüyor.
But because I was a bad mother, I have no memories of her.
Ama kötü bir anne olduğum için değil, bende onun hiçbir anısının olmadığı için.
But because I was a bad mother, I have no memories of her.
ama kötü bir anne olduğum için değil, bende onun hiç bir anısının olmadığı için.
He has no memories, then?
Herhangi bir hatırası yok o zaman?
But I have no memories to either trust nor distrust. And if you ask me now to follow you again, to stand behind you in what you now believe, without knowing what happened to me out there, without those memories, I can't.
Ama benim güveneceğim ya da güvenmeyeceğim hatıralarım yok ve eğer yeniden peşinden gelmemi,... inandıklarının arkasında durmamı istersen,... orada bana neler olduğunu söyleyen anılarım olmadan bunu yapamam.
No memories, no Tartarus, nothing!
Hatıralar yok, Tartarus yok, hiçbir şey!
Since all your memories of her are now gone... is she really no longer necessary to you?
Her şey silindiğine göre o artık gerçekten onsuz yapabileceğiniz biri mi?
No, that's not it. I don't want to get my memories back.
Hafızamı geri istediğimden değil.
I wonder if all those early bitter memories had something to do with my recent discovery that I simply no longer care even for my fellow intelligentsia in this club.
Çocukluğumdaki o acı hatıraların... kısa süre önce fark ettiğim üzere, bu kulüpte arkadaşlık ettiğim aydınlar da dahil artık hiçbir şeyi umursamıyor oluşumla bir ilgisi var mı merak ediyorum.
I'll take you far from Paris, where there are no unhappy memories for us.
Seni Paris'ten uzağa götüreceğim, acı hatıraların olmadığı bir yere.
Memories just float about on their own with no shadows upon them.
Hatıralar üzerlerine gölge düşmeden kendi başlarına ayakta dururlar.
There was no childhood memories of Sebastião.
Sebastiao'nun çocukluk anısı yoktu.
Please. No bad memories, huh?
Kötü anılar yok, tamam mı?
Winter must be cold for those with no warm memories.
Sıcacık anıları olmayanlar için kışlar soğuk geçiyor olmalı.
From tonight, no more memories.
Bu geceden itibaren anılar yok.
That's how it should be. Then, we also take no [bad] memories with us.
Böyle daha iyi, hiçbir anımızı götürmüyor olacağız.
I no longer have inspirations, only memories.
İlham gelmiyor artık, aklıma gelen sadece hatıralar.
No, my memories of youth are still too vivid, and I know how tiresome supper with an old uncle would be.
Hayır, gençlik anılarım hala çok canlı ve yaşlı bir dayıyla akşam yemeğinin ne kadar yorucu olduğunu bilirim.
There'll be no shocking memories, just a feeling of nostalgia.
Şok edici hatıralar olmayacaktır, sadece nostaljik duygular olacaktır.
Why should a person go on living with unbearable memories if there's no... I feel quite sure that you'd concur with me, Doctor...
Gerekli değilse neden kişi dayanılmaz hatıralarla yaşasın... Eminim, benimle aynı fikirdesinizdir, Doktor...
It'd be nice to plant thoughts in heads, so that no one would have bad memories
Düşünceleri kafalarda yetiştirmek hoş olurdu, böylece kimsenin kötü hatırası olmazdı.
No, too many dead and too many memories.
Hayır, çok fazla ölü, çok fazla anı var.
Please, spirit, I can no longer bear these memories.
Lütfen, ruh, bu anılara daha fazla dayanamam.
We write no last chapters... we close no books... we put away no final memories.
Son noktayı koymuyoruz. Kitabı, defteri kapatmıyoruz. Hatırlamakla kalmıyoruz.
No memories of Belzec?
Belzec'i hatırlıyor musunuz?
In all the memories no one had ever returned from the "land of the dead."
Bütün hatıralarda kimse "ölülerin toprakları" ndan geri dönmedi.
No, sometimes, bad memories are the most intense of all.
Hayır, bazen, en yoğun olanlar tatsız anılar oluyor.
No past means a clean slate for your soul, no memories to haunt you.
Chiren, Zalem'e gitmeyi bu kadar çok mu istiyorsun?
Winter must be cold for those with no warm memories.
Kış, sıcak hatıraları olmayan insanlar için soğuk olmalı.
I don't want any belongings, any memories. No friends, no love.
Ne mal mülk, ne hatıralar ne arkadaşlık, ne aşk ne de bir bağ istiyorum.
Well, with seven lifetimes worth of memories it's no surprise things would get a bit jumbled.
7 ömrün hatıralarıyla dolu olan bir kafada bazı şeylerin... karışması sürpriz olmaz.
But, I can get you to a point where the memories no longer haunt you.
Sizi o hatıralardan arındırılmış bir noktaya getirebilirim.
No. On this side, memories are all we really own.
Hayır bu dünyadaki anılara gerçekten sahibiz.
There's no way to remove Curzon's memories from Odo without his co-operation.
Odo'nun işbirliği olmadan Curzon'un anılarını Odo'dan silmemin bir yolu yok.
Zankoku na tenshi no thesis The cruel angel's thesis bleeds... Madobe kara yagate tobitatsu... through a portal like your pulsing blood. Hotobashiru atsui pathos de If you should betray the chapel of your memories...
100 ) } Merhametsiz melek tezi 100 ) } anılarına ihanet edersen eğer.
There's no profit in turning over good memories.
İyi hatıraları tekrar yaşamanın yararı yok.
- No, a mother is someone who... who loves her, who wouldn't have done this to her, someone she's supposed to have good memories about.
Hayır, anne onu seven, birlikte iyi anıları olması gereken biridir.
San Francisco in the middle'60s... was a very special time and place to be a part of... - but no explanation... no mix of words or music or memories... can touch that sense of knowing that you were there and alive... in that corner of time in the world, whatever it meant.
San Fransisko, atmışlı yılların ortası... çok özel bir yer ve zamandı... ama hiç bir açıklama... hiç bir kelime, müzik, ve hatıra karışımı... zamanın o köşesinde hala hayatta olduğunuzu bilmenin... verdiği duyguyu veremez.
Seven... there's no doubt in my mind that you believe what you're saying, but is it possible- - just possible- - that the memories you and the Doctor recovered aren't accurate?
Seven... söylediğin şeye inandığın konusunda hiçbir şüphe yok, ama mümkün olan- - sadece mümkün olan- - Doktorun, geri getirdiği hafıza, kesinlikle doğru mudur?
I had no choice but to deny you access to your memories of those events.
Başka seçeneğim yoktu ama sen bu olayların doğruluğunu kabul etmeden belleklerine giriş yaptın.