No surprises translate Turkish
357 parallel translation
No deceit, no surprises, no disgust.
Aldatma yok, sürpriz yok, nefret yok.
There would be no surprises.
Sürpriz olmaması lazım.
No surprises.
Sürpriz istemem.
So you have no surprises.
Bununla şaka olmaz.
Largely arid, no discernible life, no surprises.
Kıraç, gözle görülür bir yaşam yok, sürpriz yok.
I may yet surprise you, but I'm afraid that you have no surprises left for me.
Ben hala seni şaşırtabilirim ama korkarım senin sürprizin kalmadı.
It's my decision, but I don't want no surprises.
Karar benim ama sonradan sürprizler olsun istemiyorum.
It has to be done, simply, with no surprises...
Bu kesinlikle yapılmalı, basitçe, süpriz yok...
I just don't like no surprises.
Sadece sürprizlerden hoşlanmam.
Did you expect me to come without no surprises?
Sürpriz yapmadan mı gelmemi bekliyordun?
She said there were no surprises left.
İşin heyecanının kaçtığını söyledi.
No surprises.
Heyecan eksikliği.
Nothing hurts, there's no surprises.
Hiç acıtmaz, sürprizler olmaz.
The same way that you know there are no surprises under your chairs.
Sandalyenin altına bir şey yerleştirilmediğini bildiğiniz gibi.
- No surprises.
- Hiç şaşırmadın.
You mean there's no surprises or anything?
Hiç sürpriz veya bu gibi bir şey olmaz mı diyorsunuz?
No surprises, huh?
Hiç sürpriz yok öyle mi?
No surprises here.
Burada sürpriz yok.
Don't want no surprises.
Sürprizle karşılaşmak istemeyiz.
A complete sensor scan of the planet came up with no surprises.
Gezegenin kapsamlı taraması hiç sürpriz olmadı.
No. No surprises.
Sürpriz istemem.
There's no surprises.
Hiçbir sürpriz yok.
Life holds no surprises.
Hayatta sürpriz falan yok.
No surprises.
Hayır sürpriz yok.
- ( Nat ) No surprises.
- ( Nat ) Süpriz istemiyorum.
I'm going to explain everything as we go along so there'll be no surprises.
Her adımı da açıklayacağım. Böylece sürprize yer kalmaz.
First, in the spirit of no surprises it was my bottom she smelled 20 years ago.
Öncelikle ; belki sürpriz olmayacak, ama yirmi yıl önce kokladığı popo benimkiydi.
- No surprises.
Erkekler, erkek, kadınlarda kadındı. Beklemediğimiz hiçbir şey yok.
- That surprises you doesn't it? - No, it doesn't surprise me in the least.
- Bu senin için sürpriz oldu, değil mi?
Let's hope there's no more surprises.
Umarım başka sürpriz olmaz.
There are no more surprises.
Artık heyecan kalmadı.
He holds no more surprises.
Artık beni şaşırtmıyor.
I have no time for surprises, Frank.
Benim sürprizlerle uğraşacak vaktim yok Frank.
"From now on, there are no more surprises."
"Bundan sonra, süprizler olmayacak."
There'd be no nasty surprises.
Tatsız bir sürprizle karşılaşmazdınız.
First open the barrels, then set the mines and I hope there are no underwater surprises.
Önce vanaları aç, sonra da mayınları yerleştir. Umarım su altında hiç bir sürprizle karşılaşmazsın.
Your honesty always surprises me, - but there's no crazy glow in your relations with women, - because they are unrealistic, unlike mine
Dürüstlüğün beni her zaman şaşırtıyor. Ama kadınlarla olan ilişkilerinde çılgın bir ihtiras yok. Çünkü onlar gerçek dışı, benimkiler gibi.
No more surprises, nothing unexpected, please.
Daha fazla sürpriz yok, beklenmedik bir şey yok, lütfen.
Stay sharp, no surprises.
- Tam zamanında geleceğim efendim.
We have no more surprises.
- Başka sürprizimiz yok.
Uh-huh. No surprises here. - Homer?
Çünkü kahramanlarım gibi gay olmak istemem Billie Jean King, Susan Sontag Sappho of Lesbos, ve bundan şüpheliyim Nane Şekeri Patty.
No more surprises.
Başka sürpriz yok.
Only no more surprises until I'm done, OK?
İşim bitene kadar yeni sürprizler yok, tamam mı?
If there are no more surprises.
Tabii başka sürpriz olmazsa.
- No big surprises.
- Sürpriz olmayacak.
I hope you guys checked this place out good,'cause I'm goin'in there alone, and I don't want no fuckin'surprises.
- Umarım iyi araştırmışsınızdır. - Sürpriz istemiyorum.
No more surprises.
Başka sürpriz olmasın.
Susan and I have been together many, many times now and just between you and me, there's really no big surprises here so make-up sex is all that I have left.
Susan ve ben birçok defa birlikte olduk ama aramızda kalsın, hiç heyecan yoktu bu yüzden barışma seksi elimde kalan son şey.
When my father left this extraordinary house to my brother Lars... and myself, uh, we... had no idea what surprises were in store for us or... what was going to happen next.
Babam bu olağanüstü evi bize bıraktığında kardeşim Lars... ve bana... bizi ne tür sürprizlerin beklediğini bilmiyordum... ya da sonradan neler olacağını.
Call me old-fashioned. I want no more surprises in my hot dogs.
Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama ben sosislimde sürpriz istemem.
But I got to come in... ... make sure there's no other hostages or surprises.
Ama gelip başka rehine ya da sürpriz var mı, öğrenmeliyim.