English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not yourself

Not yourself translate Turkish

5,259 parallel translation
Please, you are not yourself.
Rica ediyorum, kendinde değilsin.
You're not yourself.
Kendinde değilsin.
Because at some point in the not-so-distant future, you have to ask yourself a question.
Çünkü bir ara, ki çok da uzak bir gelecek değil, kendine bir soru sorman gerekecek.
Besides, you're not so happy to be here yourself.
Zaten sen de burada çok mutlu değilsin.
It must've taken some nerve to penetrate yourself not once, but twice.
Kendini bir değil de iki defa bıçaklamak büyük cesaret ister.
Ask them yourself if you do not believe me.
Bana inanmıyorsan buyur araştır.
You're supposed to be yourself, not all... desperate and creepy.
Değil. Kendin olman gerekiyor, böyle çaresiz ve korkunç olma.
Beedie, I am not going to help you kill yourself.
Beedie, kendini öldürmene yardımcı olmayacağım.
Yeah, I will have to,'cause you're not gonna be able to take care of yourself.
Evet, ben zorunda kalacak,'olacaksın değil mi neden Kendinize dikkat çekmek mümkün.
No, Crane. Not by yourself.
Hayır Crane, tek başına olmaz.
And when that day comes, you'll have to make choices, not for your friends or for yourself, but all of Berk.
Ve o gün geldiğinde bazı seçimler yapmak zorunda kalacaksın arkadaşların ya da kendin için değil, tüm Berk için yapacaksın.
Will you honor your father's doctrine of "thou shalt not kill" when it really matters, or will you save yourself and show the world that deep down, we are all savages?
Babanın öğretisi olan "öldürmeyeceksin" i, en önemli olduğu anda onurlandıracak mısın yoksa kendini kurtarıp, derinlerde bir yerde bizlerin vahşiler olduğunu dünyaya gösterecek misin?
I'm afraid you'll have to tell us the whole story this time, not just enough to keep yourself alive.
Korkarım ki bu sefer bütün hikayeyi bize anlatman gerekiyor. Sadece seni hayatta tutmaya yetecek kadar olan kısmını değil.
Now I understand why I couldn't see you after you died... because you, yourself, could not see.
Seni öldüğünden sonra niye göremediğimi şimdi anlıyorum çünkü kendin de göremiyordun.
You're not looking for yourself on the news, are you?
Haberlerde kendine bakmıyorsun, değil mi?
You try to convince yourself you're not a machine, but that's the way everyone else looks at you.
Kendini bir makine olmadığına ikna etmeye çalışıyorsun ama diğerleri seni o şekilde görüyor.
It's not good for you to be in here all day by yourself, Harold.
Bütün gün burada tek başına olmak senin için hiç iyi değil Harold.
Why did you call me if not turning yourself in?
Neden beni aradin Teslim olmayacak misin?
I guess you're not ready to do this by yourself.
Sanırım bunu tek başına yapmaya hazır değilsin.
Jerry, Jerry, you do not want to kill yourself.
Jerry, Jerry. Kendini öldürmek istemiyorsun.
It's not about being angry with yourself for getting anxious, it's about finding a way to relax.
Mesele, kaygılandığınız için kendinize kızmak değil rahatlamanın bir yolunu bulabilmek.
Please tell me you're not on some crazy diet where you starve yourself.
Lütfen kendini açlıktan öldüreceğin bir diyette olmadığını söyle bana.
- You see, what I'm trying to understand is the chemistry of how two such fundamentally good women as yourself and my admittedly estranged wife can stand there and you tell a man that his daughter is dead when she is not.
- Şimdi, benim anlamaya çalıştığım, bir adamın karşısına geçip, ölmediği halde kızınız öldü diyebilen senin ve ayrıldığımız bilinen karımın, özünde iyi kadınlar olan böyle iki insanın kimyası.
Meantime, Inspector Drake, You will do him the honour of not debauching yourself While his streets burn.
Bu arada, Müfettiş Drake, onun sokakları ateşler içerisindeyken doğru yoldan sapmayarak onu onurlandıracaksın.
But though you watch and that you titillate yourself in that watching, you do not care.
Ama izliyorsunuz ve izlerken zevkinizi okşuyorsunuz. Umursamıyorsunuz.
Sir, why did you come here tonight if not in truth, because you hoped to unburden yourself?
Bayım, bu akşam buraya neden geldin itiraf etmeyi umduğun için mi?
- IF I HAD TO GUESS, I'D PROBABLY SAY TORI'S NOT TALKING TO YOU BECAUSE YOU'RE ONLY EVER THINKING ABOUT YOURSELF.
Eğer tahmin etmem gerekseydi muhtemelen Tori'nin seninle konuşmamasının sebebinin yalnızca kendini düşünmenden dolayı olduğunu söylerdim.
There is no reason for you not to be yourself.
Kendin gibi olmaman için bir sebep yok. Ben kazandım.
You're not gonna kill yourself, are you?
İntihar etmeyeceksin değil mi?
Just be yourself, and if he's not into Jessica day, then there's something wrong with him.
Yalnızca kendin ol. Eğer Jessica Day'den hoşlanmıyorsa onda bir problem vardır.
You are not to endanger yourself.
Kendini tehlikeye atma.
Mr. Stemple, not only will you not be replacing yourself, you'll be paying the court a $ 2,000 fine.
Bay Stemple, kendi yerinize başkasını geçiremeyeceğiniz gibi mahkemeye de 2 bin dolar ceza ödeyeceksiniz.
To level the playing field, not hurl yourself over the bleachers.
Adil bir mücadelede demiştin kendini ateşe vermek konusunda değil.
Just tell me it's not about you wanting his powers for yourself.
Güçlerini kendin almak istediğin için olmadığını söyle bana.
You know, you tell yourself you're gonna get this job at Hearty's and it's gonna be this great thing, but... it's not.
Kendine söylersin Hearty's deki yeni işi al herşey çok güzel olacak falan ama... Aslında öyle değil
Try not to give yourself cancer with your little x-ray machine.
Şu X-ray aletinle bizi kanser etme sakın.
You've not been yourself.
Ne zamandır kendinde değilsin.
You're not so bad yourself.
Sen de hiç fena değilsin.
Peter, jamming yourself into a grapefruit is not an affair.
Peter, kendini bir greyfurt'un içine sokmandan aşk macerası falan olmaz.
Anne, do not walk away until you have explained yourself. Anne!
Anne, ima ettiğin şeyi açıklayana kadar bir yere gitmeyeceksin!
Do not worry yourself.
Endişelenme sen.
Look, I get that you resented that dad gave me the business, but do not go destroying how we all make a living because you need to prove yourself.
Babamın, işleri bana devretmesine içerlemeni anlıyorum ama kendini ispatlayacaksın diye ekmek teknemizi de batırma.
You're not doing yourself any good here.
Şu an hiç yardımcı olmuyorsun.
Then I'm sure you'll agree it's not just yourself that you need to protect anymore.
O zaman eminim ki artık korumak zorunda olduğunun sadece, kendin olmadığı konusunda bana katılırsın.
So it's not a term or practice - you yourself use?
- O halde kendi kullandığınız bir terim değil.
Not tonight, Ally. Get out of another drunk-driving sitch yourself.
Yeni bir sarhoş araba sürme durumdan kendin kurtul.
Do yourself a favor, walk away, because I do not have time for you right now.
Kendine bir iyilik yap ve uzaklaş çünkü sana ayıracak zamanım yok.
I'm not your guidebook, go find out yourself!
- Senin rehberin değilim, git kendin öğren!
Not so bad yourself.
- Sen de hiç fena değilsin.
You're not so bad yourself.
Sen de fena değilsin.
That's not remotely what I'm saying. Mitchell, don't second-guess yourself.
Mitchell, ikinci bir tahminde bulunma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]