English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Odd

Odd translate Turkish

8,610 parallel translation
Those knives are odd.
Bu bıçaklar garip.
Petrified forests, mysterious lakes, this is all very odd.
Taşlaşmış ormanlar, gizemli göller. Bütün bunlar çok garip.
This is all very odd.
Bütün bunlar çok garip.
This is odd.
- Çok garip.
Wait. Uh, what's odd?
- Neymiş garip olan?
What is that odd smell in your RV?
Karavanındaki bu koku da ne?
Do you feel like an odd pressure?
Gittikçe artıyor mu?
While living with her, I realized she has a very odd reversed charm.
Bir süredir onunla yaşıyorum ve oldukça ilginç biri olduğunu keşfettim.
It's odd.
Garip bir durum.
She can be a bit odd, at times.
Ara sıra garipleşebiliyor.
Phones charged and on. I tend to call at odd hours.
Hangi saatte olursa olsun arayabilirsiniz.
You don't think there's something kinda odd about him?
Sence Castillo'da bir tuhaflık yok mu?
That's odd.
İlginçmiş.
That's an odd thing to say, heh.
Ne garip bir cümle.
I know it sounds odd, but these are very complicated products.
Kulağa garip geldiğini biliyorum ama bunlar çok karmaşık ürünler.
It's odd, isn't it.
Bu garip, öyle değil.
And I found it quite odd.
Biraz tuhaf buldum doğrusu.
Odd?
Tuhaf mı?
Grown-ups are certainly very odd.
Yetişkinler gerçekten çok ama çok tuhaf oluyor.
Grown-ups are certainly very, very odd.
Yetişkinler gerçekten çok ama çok tuhaf oluyor.
Children are certainly very odd.
Çocuklar çok ama çok tuhaf oluyor doğrusu.
He had this really odd rationalization for it, like it was totally normal to fool around with little boys.
Yaptığı şeye oldukça garip bir şekilde mantık oturtmuş sanki küçük çocuklarla şakalaşmak çok normalmiş gibi.
I didn't know her until a year ago, so yeah, it's a little odd.
Bir yıl öncesine kadar onu tanımıyordum. Garipse evet biraz garip.
- I mean, he's always had an odd idea of what constituted art.
Sanatsal gösteriler yapacak ilginç fikirleri hep olurdu.
Malvin, do you know why I eat odd food?
Malvin, ben niye yabansı yemekler yiyorum biliyor musun?
Don't you find that odd?
- Bu sana tuhaf gelmiyor mu?
That's odd.
Ne tuhaf.
- Odd doesn't even cover it.
- Tuhaf bunu karşılamaz bile.
What was odd is when he got his degree, he came back.
Garip olan, mastırını tamamladıktan sonra, Eve geri döndü.
So we may experience the odd drop in coverage during the first 24 hours... 48 hours after administration, but after that it should work perfectly.
Yani ilk 24 saatte bazı tuhaf kopmalar yaşayabiliriz. Uygulandıktan sonraki 48 saat. Ondan sonra mükemmelen çalışacaktır.
That was odd.
Özür dilerim, bu tuhaf bir durumdu.
I feel odd asking in front of you, Emily.
Senin yanındayken sormak biraz garip geldi Emily.
Now, that's odd.
Bu garip, az önce buradaydı.
Well, it's like you don't mind seeing Bowie or Jagger, you know, fruiting around at 50 odd.
Bowie'yi ya da Jagger'ı elli küsür yaşlarda erirken görsen sıkıntı olmaz.
200-odd boys really gonna make the difference?
200 sıradışı çocuk fark mı yaratacak?
Yes, its smell is odd and repellent to our Western noses.
Biliyorum, Batılı burunlarımız için tuhaf ve iğrenç kokuyor.
Nothing in particular, but there's something odd about it.
Özel bir şey yok, ama garip bir şey var.
And the odd, if you don't mind, Mike.
Ve işin ilginç yanı, kusurumuza bakmazsan Mike.
And the odd missing toe.
Bir ayak parmağını kaybetti.
Simple title. But when you look closely at a Bruegel, you usually find there's something odd, some devil in the detail.
Bruegel'in çalışmalarına baktığında genelde tuhaf bir şeyler bulursun, şeytan ayrıntıda gizlenir.
- That's so odd!
- Bu çok tuhaf!
- That's odd, huh?
- Tuhaf, öyle mi?
What an odd thing to say.
- Söylemek için ne garip bir şey.
Thirty-odd years of making good money and not a moment to spend it.
30 küsür sene güzel para kazandım ve harcayacak zamanım yoktu.
Thirty-odd years working as a rep for a water company, and you always seem to find yourself in the most dangerous places, the most defining moments.
30 küsür sene bir su şirketinin temsilcisi olarak çalıştın ve kendini her zaman en tehlikeli yerlerde buldun.. En can alıcı anlarda.
It's so odd.
Bu çok tuhaf.
That's odd.
Garip.
That's an odd question.
- Garip bir soru oldu.
Most odd.
Çok tuhaf.
Humans are odd.
- İnsanlar tuhaf canlılar.
I'm seeing some sort of odd shape in the middle of the room.
Odanın ortasında bir çeşit tuhaf şekiller görüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]