Old bean translate Turkish
79 parallel translation
The old bean's working all the time.
Koca sırık her an çalışıyor.
They don't use the old bean.
Kafanızı hiç kullanmıyorsunuz.
Thanks, old bean.
Sağ ol, moruk.
About those chairs, old bean?
Ya şu sandalyeler, moruk?
What've you got there, old bean?
Ne getirdin, moruk?
- Thanks, old bean.
- Sağ ol, yaşlı kafa.
- You're pulling my leg, old bean.
- Benimle dalga geçme, moruk.
Well done, old bean.
Tebrikler, moruk.
Come on, old bean.
Haydi, moruk.
- This is yours, old bean.
- Bu da sana, moruk.
- All right, old bean.
- Pekala, moruk.
Last bet, old bean.
Son bahise, moruk.
Sorry, old bean.
Affedersin, moruk.
- Beechnuts, old bean?
- Ya şu şeyler, moruk?
- All right, old bean.
- Tamam, moruk.
Old bean, Lina's been telling me you're a bit soft in the head. Is that it?
Moruk, Lina tam da bana senin akılsız olduğunu anlatıyordu, doğru mudur?
How's that, old bean?
Nasıl oldu, moruk?
Sorry, old bean. Sorry, old girl.
Affedersiniz, moruklar.
Thanks, old bean.
Teşekkürler, dostum.
Rameau, old bean!
Rameau, seni tilki!
Thank you, old bean.
Sağol, ahbap.
I understand you already know Signor Tucker from Lloyds of London. - Hello again. - Hello, old bean.
Sanırım, Senyör Tucker'ı Lloyd'dan tanıyorsunuz?
Here we are, old bean.
İşte geldik, eski dost.
That's using the old bean, John.
Fikirleriniz çok iyi, John.
Give him the old bean ball.
Ona şu eski serseri atışı göster.
Please do continue, old bean.
Elbette ki, inkar ediyorum!
Old chap, how smashingly delightful to see you again, look here old bean... he's a Gaul, a cousin actually, Asterix and his friend Obelix... could you prepare one of your scrumptious meals?
- Eski dostum, seni görmek ne güzel. - Bak yaşlı dostum... kuzenim Asterix ve arkadaşı Obelix... için nefis yemeklerinden birini hazırlayabilir misin?
Please do continue, old bean.
Lütfen devam edin, eski dostum.
And this year, the old bean has come up with something pretty exciting... my own personal salute to the first Thanksgiving.
Bu yıI için, oldukça heyecanlı bir şey planladım. İlk Şükran gününe şahsi bir katkım olacak.
So long, old bean.
Hoşça kal eski dostum.
Well done, old bean.
İyi iş çıkardın.
Dreadfully sorry, old bean.
Çok çok üzgünüm, eski dostum.
I will not put the fate of my family In the hands of a trap-setting, Borrower-squishing, 10-year-old bean.
Ailemin kaderini tuzaklar hazırlayan, ezici 10 yaşında bir fasulyenin ellerine bırakmam.
Yes, I do believe I shall be off on my travels. "Excuse me, did you happen to see Mr. Francis Brady, by any chance?" " I'm sorry, old bean, but I really wouldn't know.
Sanırım yine seyahate çıkmanın zamanı geldi. "Affedersiniz acaba Bay Francis Brady'yi gördünüz mü?" "Üzgünüm ama nerede olduğunu bilmiyorum." "Umarım yine Algernon Carruthers'le birlikte zaman ve mekanın değişik boyutlarında yolculuğa çıkmamıştır."
It'd be grand if you could, but I'm sorry, old bean, that's just not the way it is.
Getirebilseydiniz iyi olurdu ama üzgünüm. Olayın tabiatına aykırı.
They take me to the time-travel room, old bean.
- Beni zaman makinesine götürdüler, ihtiyar.
- Have fun, old bean.
- İyi eğlen, ahbap.
1776, wasn't it, old bean?
1 776'ydı, değil mi ihtiyar?
Hey, old bean.
Hey, bozuk fasulye.
Sorry I'm tardy, old bean.
Kusura bakma geç kaldım, babalık.
You're certainly in a good mood today, old bean.
Bakıyorum bugün moralin çok yerinde yaşlı tilki.
No, it's just I can easily picture him in his study... with his dog and his pipe and his fancy feathered pen... writing, " Cheerio, old bean.
Hayır ama onu çalışma odasında köpeği, piposu ve süslü tüylü kalemiyle çok rahat hayal ediyorum. Selamlar olsun eski dostum.
Aah! You've been vanquished, old bean.
Maglup oldun, eski dostum!
Happy to be of service, old bean.
Benim için bir zevk, eski dostum.
- Hardy, old bean, what do you think?
Bil bakalım ne olmuş? - Ne olmuş?
Old wishy-washy here is too moral to throw a bean ball.
Şuradaki karaktersiz, bir serseri atışı yapamayacak kadar ahlâklı.
Joe Mondragon... is irrigating his old man's bean field over by the highway!
Joe Mondragon... babasının yol kenarındaki tarlasını suluyor.
Our daddies worked shares for old man Bean.
Babalarımız, ihtiyar Bean için çalıştılar
Yes, old bean.
- Evet, ahbap.
- Leonard. - Sorry, old bean, bit out of puff.
Biraz nefes nefe kaldım.
ugly, old and surly, always glued to her TV while her fat cat dozes on cushions covered with crocheted cases in a stink of bean stew.
Huysuz, yaşlı, sert. Ve koca kedim, kuru fasulye kokusu sinmiş pençe izleriyle lekelenmiş yastıklarda uyuklarken durmadan televizyon izlerim.