Old fellow translate Turkish
185 parallel translation
- I'm sorry, old fellow.
- Affedersiniz dostum.
You don't know how glad I am to see you, old fellow.
Seni gördüğüme nasıl sevindiğimi bilemezsin dostum.
Oh well, if it's you Bartholomew, old fellow you can stay as long as you promise not to set about me or any of the passengers.
Canavar Bartholomew. Madem öyle eski dost Bartholomew, kalabilirsin tabii ben ya da yolculara yanaşmadığın sürece.
That old fellow is acting very strangely.
Şu yaşlı adam çok garip davranıyor.
Well, as a matter of fact there was one old fellow.
Şey, aslında şu yaşlı adam vardı
I met an old gentleman with the Hudson Bay Company once. Nice old fellow.
Mevsim boyunca her gün görüştüler.
That old fellow over there.
Evet. Şuradaki adam.
The old fellow deserves a reward.
Moruk bir ödülü hak etti.
Hello Watson old fellow, it's good to see you again.
Seni tekrar görmek güzel.
Hurry up old fellow.
Acele et yaşlı dostum.
and a old fellow like me can't keep up with you younger men.
Benim gibi yaşlı bir adam genç biriyle geç saate kadar kalamaz.
I'm sorry, old fellow.
Üzgünüm, eski dostum, çok üzgünüm.
I thought he was a rather kind old fellow until I read of the murder.
Cinayeti okuyana kadar kibar yaşlı bir adam olduğunu düşünüyordum.
I'm sorry old fellow, my error.
Özür dilerim, dostum. Yanılmışım.
Real as death, old fellow.
Günışığı kadar gerçek, dostum.
Well, come along, old fellow.
Gel bakalım, dostum.
Here you are old fellow.
İşte burada dostum.
Come on old fellow we'd better get you out of these wet clothes and into a hot tub before he takes a death of cold.
Hadi eski dostum seni bu ıslak kıyafetlerden çıkarsak ve soğuktan ölmeden sıcak bir küvete soksak iyi olacak.
Thanks old fellow.
Teşekkürler eski dostum.
Sit down old fellow,
Otur eski dostum,
Sorry old fellow, I was thinking.
Özür dilerim, dostum. Düşünüyordum.
I say old fellow what about giving me a hand?
Bana bak, dostum, bana biraz yardım etsene.
Old fellow where are you? Who
Bana bak, dostum, nereye gittin?
That's the old fellow who came to my rescue Saturday night...
Beni cumartesi gecesi kurtarmaya gelen adam... Kahramanım!
This the old fellow who butted in?
Lafımızı bölen adam mı bu yani?
Take care of the child, will you, old fellow, till her parents get back.
Sen çocuğa göz kulak ol, olur mu, dostum, anne-babası dönünceye değin.
Don't worry, old fellow If I ever see her again I'll recognize her.
Merak etme, dostum onu bir daha görürsem tanırım.
Let's not go into that now, old fellow, shall we?
Buna girmeyelim şimdi, eski dostum, olur mu?
Mark this down while I give it to you, old fellow, will you?
Sana söylediğim harfleri not al, olur mu?
Your piano lessons were not in vain, old fellow.
Senin piyano derslerin yararsız değilmiş, babalık.
Don't blame yourself too much, old fellow.
Kendini çok fazla suçlama, dostum.
Cheer up, old fellow, cheer up.
Neşelen, dostum, neşelen.
- What's that, old fellow?
- O neydi, eski dostum?
Perfectly, thank you, old fellow but I think this gentleman on the floor requires some medical attention.
Çok iyiyim, teşekkür ederim, eski dostum fakat yerde yatan şu beyefendinin, sanırım, tıbbi müdahaleye ihtiyacı var.
I'm sorry, but I couldn't see any harm in just saying hello to the old fellow.
Üzgünüm, ben sadece çocuğun yaşlı adama... bir merhaba demesinde bir sakınca görmedim.
Nice old fellow... you've come to visit old Montecristo, eh pal?
Güzel yaşlı ahbap... yaşlı Monte Kristo'yu ziyarete geldin, ha ahbap?
Very well, let the old fellow come now.
Pekâlâ, bırakın o eski dost gelsin artık.
Veta, you tell Dr. Chumley to say goodbye to the old fellow for me, will you?
Veta, Dr. Chumley'ye söyler misin, eski dostuma benim adıma veda etsin.
The old fellow?
Yaşlı adam mı?
Do you think the old fellow is game?
O sence dayanabilir mi?
He's known by all as a stubborn old fellow,
# İnatçı bir ihtiyar olarak herkes tanır bilir onu
Oh, don't be offended, old fellow.
Oh, alınma, yaşlı dostum.
The old fellow's run off again.
Yaşlı adam yine kaçmış.
Sure, old fellow.
Tabi, babalık.
Poor old fellow.
Zavallı.
Bright old fellow.
Eski bir dosttur.
Good old Abe's a very nice fellow, but maybe a little bit too soon.
Bizim yaşlı Abe de iyidir, ama onun için erken olabilir.
So sorry old fellow.
Kusura bakma, dostum.
Old Major had been ailing and now he had made known there were some things he wanted to say to his fellow animals before it might be too late.
İhtiyar Önder artık rahatsızdı ve çok geç olmadan... hayvan yoldaşlarına anlatması gereken şeyler olduğunu bildirmişti.
Young fellow, you knock them dead like your old man used to.
Genç adam, babanın yaptığı gibi göster onlara.
Only the poor fellow's dead, and as an old friend... I'm trying to help clear up his affairs.
Ne yazık ki öldü ve ben de eski bir dostu olarak, hesaplarını temizlemeye yardımcı olmak istiyorum.
fellows 227
fellow 75
fellow citizens 25
old fart 19
old friends 70
old female 76
old friend 513
old fool 18
old fella 23
fellow 75
fellow citizens 25
old fart 19
old friends 70
old female 76
old friend 513
old fool 18
old fella 23