English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / One at a time

One at a time translate Turkish

4,185 parallel translation
One at a time!
Teker teker!
( both grunt ) One at a time, I can't understand!
Tek tek söyleyin, bir şey anlamıyorum!
I think it only reveals instructions one at a time.
Sanırım yönergeler teker teker beliriyor.
I'm gonna take these one at a time.
Bunu bir kere yapacağım.
One at a time.
Her seferinde bir adım.
One at a time, please.
Sıra sıra, lütfen.
We'll try'em one at a time, and eventually we'll land on the winner.
Her birini teker teker deneyeceğiz ve en sonunda kazananı bulacağız.
We must put the smallest firecrackers in the front, sell them one at a time so people can afford them.
En küçük fişekleri öne koyup hepsini bir anda satarız.
I'm sure he puts his ear buds in one at a time, just like the rest of us.
Adam bir ikon. Kulak temizleme çubuğu kullanırken bizden farkının olmadığına eminim.
ONE AT A TIME.
Birer birer.
One rail at a time!
Teker teker döşeyeceğiz!
One step at a time. This is gonna work.
Adım adım gideceğim İşe yarayacaktır.
Kapoor was talking to about a dozen reporters at the time of the murder so you see he could not have been the one who shot Elliot.
Kapoor cinayet sırasında bir düzine gazeteciye konuşuyormuş gördüğünüz üzere Elliot'ı o öldürmüş olamaz.
I'm gonna take it one day at a time.
Bugünü bir atlatalım.
One promotion at a time.
- Bir seferde bir terfi yeter.
One suffering human at a time.
Her seferinde acı çeken bir kişi.
To recover a memory, it's often most effective to recreate the conditions one was experiencing at the time of that memory's loss.
Bir anıyı geri kazanmak için en etkili yöntem anının unutulduğu şartları yeniden yaratmaktır.
One mystery at a time, Detective.
Önce bu gizemi bir çözelim dedektif.
Let's just try to take things one step at a time, ok?
Her şeyi sırayla halletmeyi deneyelim, olur mu?
One legal problem at a time.
- Her seferinde bir hukuki soruna bakarız.
Best to take it one step at a time.
Her şeyin bir sırası vardır.
One problem at a time.
Her defasında bir problem.
Only one can wield it at a time.
Bu sadece tek birinin elinde olabilir.
Hold on, Nick. One thing at a time.
Teker teker söyle.
But three bodies at one time, that's a lot.
Ama tek seferde üç kişi öldü.
I do not know anything. I have to take one day at a time.
Artık hiçbir şeyden emin olamıyorum.
Armies fall... one soldier at a time.
Ordular düşer, her seferinde bir askerle.
Let's go after one murderer at a time.
Biz bu sefer bir katilin peşinden gidelim.
And at these dinners with your protégée, did you present her with gifts of high-end jewelry, handbags, and at one time, a blackglama mink jacket, which your waitress said, and I quote,
Ve bu yemekler babacan duygularlaydı. Ona hiç pahalı mücevherler çantalar, hatta bir keresine siyah glama bir mink ceket aldınız mı? ... garsonun sözlerinde alıntı yapıyorum.
I hate the one-at-a-time system!
Sıra sıra sisteminden nefret ediyorum!
One thing at a time.
Her şey sırayla.
One question at a time.
Bir seferde bir soru.
Our killers are taking one victim at a time.
Bizdeki katiller, bir seferde bir kurbana saldırıyor.
I take my handy pipette, extract some of the blood mixture and drop it into the alginate one drop at a time.
Ben kullanışlı pipet almak, bazı özü kan karışımı ve bir anda aljinat bir damla içine bırakın.
One story at a time.
- "o" süvari gibi? Bir zamanda bir hikaye.
- One thing at a time.
- Şimdilik bu kadar.
One step at a time.
Her şey sırasıyla.
Just concentrate on one thing at a time.
Bir seferde tek bir şeye konsantre olalım.
How would you like losing your hair one clump at a time?
Tek seferde bir tutam saçının çekilmesi nasıl olur?
Yeah, but one office at a time so we can still move in tomorrow.
Evet, bir seferde bir ofisi boyatırız, ama yine de yarın taşınabiliriz.
Spend a lot of time down at the one on Olympic.
Bir olimpiyatta onunla çok fazla zaman geçirdim.
A great white shark has up to 300 teeth at any one time, and the great white may grow and use more than 20,000 teeth in its lifetime.
Büyük beyaz köpekbalıklarının ağızlarında bir kerede toplam 300 diş vardır. Tüm yaşamları boyunca yaklaşık 20.000 adet dişe sahip olurlar.
One time, he- - he threw a TV at my head.
Bir defasında, kafama- -... kafama televizyon fırlattı.
Checking for alien spectrographic signatures, one teeny rock at a time. A necessary precaution.
Uzaylı görünge çizimsel işaretleri kontrol ediyoruz her seferde bir minicik taşı olacak şekilde.
One mistake at a time.
Her seferinde bir hatayla ilgilenelim.
( Sighs ) Those people out there working their tails off, along with the millions of people who have pledged their support one crumpled dollar at a time...
Çatlarcasına çalışan şu insanlar milyonlarca insanla birlikte buruşuk tek bir dolar için emeklerini teminat veriyorlar..
One thing at a time. All right?
Her şey sırasıyla, tamam mı?
You just got to do this one step at a time.
Sadece yavaş yavaş kendini alıştırmalısın.
You should try dating one woman at a time... like me.
Aynı anda bir kadınla birlikte olmalısın - benim gibi.
I inject him, one unit at a time, slowing his heart rate until he flatlines.
Ona iğne vuracağım, her seferinde bir doz. Durana kadar kalbini yavaşlatacağım.
I do, actually, but one step at a time.
Aslında var.Ama biraz zaman alacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]