English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Open bar

Open bar translate Turkish

550 parallel translation
That is, if we find an open bar.
Yani açık bir bar bulabilirsek.
Is this bar open?
Bar açık mı?
And I won't providing Mr. Sharp doesn't mind being taken and slung through the mirror every time it's open...
Kapatmayacağım da. Yeter ki barı her açık bulduğumda Bay Sharp dayak yemeyi önemsemesin.
But when I break down and drink is when this bar is going to open again.
Bar ancak dayanamayıp içersem açılacak.
Remember I told you once that the day I took a drink you could open the bar up?
İçki içtiğim gün barı açabileceğini... -... söylediğimi hatırlıyor musun?
You're lucky the bar is open to you.
Bara girebildiğin için şanslısın.
- All I know is I've been dragged out of bed to open up the bar.
- Sadece barı açmam için kaldırıldım.
No liquor stores at all, and you guys wouldn't open a bar until 1 : 00.
Hiçbir içki dükkanı açık olmaz, ve saat bire kadar tek bir barı bile açmazsınız. Niçin, niçin, Nat?
- Sorry, bar is open.
- Üzgünüm, bar açık.
Court's closed, bar's open.
Dava bitmiştir.
My silver will open the gates that bar your way.
Yolunu kapatan kapıları benim gümüşlerim açar.
Bar's open, Harvey.
Bar açık Harvey.
Fortunately, Charlie's stays open rather late.
Charlie'nin Barı iyi ki geç saate kadar açık.
- Open the window, call Alfonso, he's in the bar.
Meyhanededir şu an.
The bar doesn't open till 11 : 30.
Bar, saat 11 : 30'a kadar açılmaz.
George, I left the bar open.
George, barı açık bıraktım.
You once lent me the dough to open this bar.
Bu barı açmam için gereken parayı bana sen vermiştin.
When are you going to open up the bar?
Barı ne zaman açacaksın?
Is the bar open?
Bar açık mı?
In Piazza Grande there's bound to be a bar open.
Büyük Meydan'da mutlaka açık bir bar vardır.
The bar is open!
Ve bar şimdi açılmıştır!
The Skyroom's not open yet.
Çatı bar açık değil.
The time to decide whether to marry or open your own bar.
Evlenmek ya da kendi barını açmak için karar verme vakti.
By the way, I'm going to open my own bar.
Bu arada, ben de kendi yerimi açıyorum.
Let's open our own bar.
Kendi barımızı açalım.
The bar is open.
Barımız açılmıştır.
She's quit working the streets, and she's gonna open a bar.
Sokaklarda çalışmayı bırakmış ve bir bar açacakmış.
Then the bar is open.
O zaman bar açık.
We will take this city in peace, burn out the plague, open the supply wagons.
Bu şehri barış içinde alacağız. salgını yok edeceğiz. Ambarları açın.
Maybe the bar's open.
Belki bar açıktır.
They pull their 20, 30 years and shack up with a Chinese girl, open up a bar.
Bir yaştan sonra, bir Çinli kızla dost hayatı yaşayıp, bir bar açıyorlar.
The hotel bar is still open.
Otel barı hala açık.
No bar's open that late.
Bu saatte açık bar olmaz.
If any commander is inclined to reject an order to return when the path for peace is open let him resign now!
Eğer buradaki herhangi bir komutan, barış yolu açık olduğu sürece geri dönüş emrini reddetme eğilimi gösterecekse hemen şimdi istifa etsin!
Bar is open!
Bar açılmıştır!
Bar's open!
Bar açılmıştır!
Good lord, the bar's open. Oh! oh!
- Bar açılmış.
All right, the bar is now open.
Pekala, Bar şuanda açılmıştır!
How do you feed and shelter four million people in open country?
Açık alanda dört milyon insanı nasıl yedirip barındıracaksınız?
You open this bar and I'll blow your head in!
Bu barı açarsan, beynini dağıtırım!
- I'll open up the moment I've done this, Major.
Bunu asar asmaz barı açacağım Binbaşı.
My bar, can I open it?
Peki, barı açabilecek miyim?
Ellen, make sure that the bar is open and everyone's taken care of.
Ellen, barın açık olduğuna emin ol ve herkes keyfine baksın.
I'll open the bar.
Barı açacağım.
I wasn't going to say anything, but you've proved you're open-minded. There are two homosexual gentlemen in this bar at this moment.
Aslında söylemeyecektim ama madem sen açık fikirliliğini ispatlamak için bu kadar zahmete girdin Norman şu anda bu barda iki homoseksüel beyefendi var.
Do you want our president of the United States sitting down to write a peace treaty and have his ballpoint pen bust open and the ink run out all over his nice, clean pants in front of the world leaders?
Başkanımızın........ dünya liderleri önünde, bir barış anlaşması........ imzalarken........ dolma kaleminin açılıp........ güzel temiz pantolonuna mürekkep dökülmesini........ ister misiniz?
After tomorrow's treaty ceremony... this government will administer the city of Los Angeles... as an open city... where neither Visitor nor human forces may bear arms... but where both may coexist in peace.
yarınki anlaşma töreninden sonra... bu hükümet, ne silahlı Ziyaretçilerin ne de direniş güçlerinin bulunmadığı... Fakat her iki tarafından barış içerisinde var olabileceği Açık Şehir olarak,
In the interest of peace... it's always good to keep the channels of communication open.
Barış adına... İletişim kanallarını açık tutmak her zaman iyidir.
You open your mouth anywhere... at that peace conference or any public place... and I promise you, Professor... I personally... personally... will see to it that your life's work goes up in smoke. Oh!
O barış konferansında veya halka açık başka bir yerde olur da ağzınızı açarsanız size söz veriyorum ki profesör hayatınızın duman olduğunu bizzat göreceğim.
Bar slides open.
Bir düğme, bar çıktı.
A peaceful world we must open to our posterity.
Gelecek kuşaklar için barışçıl bir dünyanın kapılarını aralamalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]