Or no deal translate Turkish
206 parallel translation
The agreement with Huggins was 10 wagons or no deal.
Huggins'le yapılan anlaşma 10 vagondur veya anlaşma yapılmadı.
Deal or no deal?
- Öyleyse lamba bende kalır.
Deal or no deal, he's off the show.
Anlaşma olsun olmasın, programa çıkamaz.
McBain, you try walkin'out on me now and see how far you get - deal or no deal.
McBain, sen şimdi gitmeyi deniyorsun ama anlaşmaya ne kadar uzak veya yakın olduğuna bak.
Speak, deal or no deal?
Söyle, kabul ediyor musun etmiyor musun?
I'm bored with it. Deal or no deal?
Onlardan sıkıldım artık bahse var mısın, yok musun?
Let her go, or no deal.
Bırak gitsin yoksa anlaşma yapmam.
It's a trade only, deal or no deal, it's up to you
Bu sadece ticaret, anlaş ya da anlaşma, sana kalmış
But we need house a week from Wednesday or no deal.
Ama ev bize haftaya Çarşamba lazım. Yoksa anlaşamayız.
Safe passage first or no deal.
Önce güvenli geçiş hakkı ya da anlaşma yok.
I'm gonna need the snipers on the roof pulled back, or no deal!
Nişancıları çatıdan çek, yoksa anlaşma olmaz!
- Two months or no deal. Oh, yeah.
- İki ay yoksa anlaşamayız.
I go with you, or no deal.
Sizinle giderim ya da anlaşma olmaz.
Ray Charles headlines at a thousand per or no deal.
Ray Charles, ya günlük bin dolara en başa yazılır, ya da anlaşma olmaz.
I know, but things have changed now so that's how it has to be or no deal.
Biliyorum, ama artık işler değişti bu yüzden böyle yoksa anlaşmamız iptal.
And always with a rubber, or no deal.
Ama her zaman kılıfla, yoksa olmaz.
Fair or no, its the only deal I'd make.
Bu sadece benim hakkım dostum, bunu untma.
The whole crew, or there's no deal!
Bütün mürettebat. Yoksa anlaşma olmaz!
And, for I should not deal in her soft laws... she did corrupt frail nature with some bribe... to shrimp mine arm up like a withered shrub... to heap an envious mountain on my back... to shape my legs of an unequal size... to disproportion me in every part... like to a chaos or an unlicked bear whelp... that carries no impression like the dam!
İnsanlıktan nasibimi almayayım diye, tabiat anayı rüşvetle ayarttı, kolumu kurumuş bir fidan gibi çarpıtması, sırtıma dalga geçilecek iğrenç bir kambur yüklemesi, bir bacağımı uzun, diğerini kısa yaratması, bedenimi bir karmaşa, anasını hiç andırmayan, biçimsiz bir et yığını hâline sokması için!
10 grand or there's no deal.
10,000 dolar ya da anlaşma yok.
No, I mean, it seems to me there was some kind of a request for information on this one-armed-man deal, about a year or so ago?
Hayır, bana öyle geliyor ki bir veya iki sene önce tek kollu adam için bilgi istenmemiş miydi?
I can see no reason for subjecting her to that or deal again.
Bu işkenceye tekrar maruz kalması için bir sebep göremiyorum.
I don't know if it's me or Ritchie that's changed... but it's just no big deal anymore... to feel him or smell him.
Değişen ben miyim yoksa Ritchie mi bilmiyorum ama artık onu hissetmek ya da kokusunu içime çekmem önemli değil.
In theory, you have the right to two more attempts, no sooner does the game appear lost than you scoop up all the cards, shuffle them once or twice, and deal them out again for another attempt.
Kural olarak iki hakkın daha vardır oyunu kaybedeceğini hissettiğin anda kağıtları topluyor iki ya da üç kez karıyor ve bir daha denemek için diziyorsun.
Now, either we got a deal or we got no deal at all.
Hayır, ya bir anlaşma olur, ya da hiç olmaz.
He's number 3 on this deal or there's no deal.
O, bu anlaşmadaki 3. madde. Yoksa, anlaşma olmaz.
We meet face to face with the Revillas, in person... or there's no deal at all.
Biz, Revillas İle Yüz Yüz Görüşmek İstiyoruz.. Ya, Da Anlaşmayı Unutabilirsiniz..
With tights, or it's no deal.
Dar pantolon giyeceksin.
It can cure itself or it can simply decide that the world is too painful to deal with and won't cooperate no matter how hard you try to heal it.
Kendini tedavi de edebilir hayatın acılarla dolu olduğuna hükmedip ne yaparsan yap işbirliğini ret de edebilir.
Look, no big deal, you don't have to look all worried or anything.
Bak, önemli bir şey değil, her şeye endişeyle bakmak zorunda değilsin.
Cause either way, whether I'm running the show with Lucas or I'm channeling, no information's coming till I get a deal.
Çünkü her iki durumda da,... bu işte Lucas'la berabersem de, psişik kanalsam da,... anlaşma olmadan hiçbir bilgi gelmeyecek.
I am in no state of mind now to deal with your motives... or those of my brother, who obviously sent you here.
... sizin ya da ağabeyimin gerekçeleriyle uğraşacak durumda değilim.
It's no big deal or anything.
O kadar önemli bir şey değil.
Exclusive rights or there's no deal.
Sadece bende olacak aksi halde anlaşma olmaz.
As long as it doesn't deal with incest, Prozac, or partying, no.
- Aile içi zina, Prozac ve partileri içermedikçe, değildir. - Seks içeriyor.
No one would let him do a deal of that size without a broker or a lawyer or someone.
Zaten bir avukat, emlakçı veya birisi olmadan bu kadar büyük çapta bir satışı yapmasına kimse izin vermez.
Exclusive rights, or there's no deal.
Tekel hakları yoksa anlaşma yok.
No deal on Dowd. It's man one or nothing.
Dowd üzerine anlaşma yok.
You take the deal now or there is no fucking deal.
Ya şimdi kabul et veya anlaşma olmaz.
It's no big deal or anything.
Sanki büyük bir mevzu.
Just have cokes or something, it's no big deal.
Sadece içecek bir şeyler içebilirsiniz önemli değil.
Oh, I'm not going another way or anything. It's really no big deal to take you home.
Eve kadar götürebilirim.
Now, we meet or there's no deal.
Ya görüşürüm, ya anlaşma olmaz.
It's no big deal, On the street either you smash me or I smash you
O kadar da önemli değil, sokaklarda olur böyle şeyler. Sen benim kafamı yarabilirsin, ben de seninkini.
No big deal or anything.
- Abartılacak bir şey değil.
I'm not asking for round-the-clock protection... or anything like that. No big deal?
Ben devamlı bir koruma istemiyorum ya da onun gibi bir şey.
So the basic deal is that this stuff could be cut into a show later on, but who knows what look I had, whether I had the black bandanna or no bandanna.
İşin aslı, bu çektiklerim, daha sonra bölümler halinde yayınlanabilir, ama kim siyah bir bandana takmışım ya da takmamışım, bilecek ki.
I know, it's just, no big deal or anything, but have you ever thought to write one about, I don't know, a girl named Lane?
- Biliyorum, önemli değil. Ama hiç Lane diye bir kız hakkında yazmayı düşündün mü?
Or finding out that you have no idea how to deal with a teenage girl.
Ya da genç bir kızla nasıl baş edeceğini bilmemek olabilir.
I prescribed opium for him once or twice, and no doubt he got a good deal more elsewhere.
Bir ya da iki kez reçetesine afyon yazdım. Ve şüphesiz başka bir yerde daha fazlasını buldu.
They deal in something no one has ever seen or touched :
Onlar hiç kimsenin görmediği ve dokunamadığı bir şeyin ticaretini yapar.
or not 1023
or nothing at all 18
or nothing 52
or not at all 35
or not to be 27
or now 20
or no 97
no deal 171
no deals 22
deal 1720
or nothing at all 18
or nothing 52
or not at all 35
or not to be 27
or now 20
or no 97
no deal 171
no deals 22
deal 1720
dealer 65
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283
deal me in 31
dealer's choice 40
deal the cards 16
deal with this 26
deal's a deal 24
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283
deal me in 31
dealer's choice 40
deal the cards 16
deal with this 26
deal's a deal 24