English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Outside the city

Outside the city translate Turkish

506 parallel translation
Hitler Youth and German Youth encampment outside the city of Nuremberg
Hitler Gençliği ve Alman Gençliği Kampı Nürmberg şehrinin dışında
Tomorrow we'll catch a bus outside the city limits, then walk.
Yarın şehir dışına kadar otobüsle gider, sonra yürürüz.
If Kamar leaves Bagdad now alone, he will have a chance outside the city to organize his followers, to try again to seize his brother's throne.
Eğer Kamar Bağdat'ı şimdi tek başına terk ederse kardeşinin tahtına tekrar el koymak için şehrin dışında yandaşlarını toplamaya bir şansı olacaktır.
They must be taken outside the city and released at once.
Hemen şehir dışına çıkarılıp bırakılsın.
Your legions are still in camp outside the city walls?
Lejyonların hala surların dışında kamplarındalar mı?
Those of you outside the city of Orleans, return to your country.
" Orleans şehrinin dışında bekleyenler, hemen ülkelerinize dönün.
We cannot move outside the city.
Şehirsen çıkamayız.
And knowing that these mutated creatures exist outside the city, you're willing to send one of us in amongst them?
Dışarıda mutasyon geçirmiş yaratıklar olduğunu bile bile aramızdan birini oraya mı göndereceksiniz?
Are we outside the city limits?
Şehir sınırlarının dışında mıyız?
He said If they agree to supply food for them, then one of us must take a message outside the city.
Eğer onlar için besin sağlamayı kabul ederlerse, içimizden biri şehrin dışına mesaj götürmeli.
One of you four must go outside the city.
Siz dördünüzden biri şehrin dışına gitmeli.
In the petrified forest outside the city.
Şehrin dışındaki taşlaşmış ormanda.
Greineau is just outside the city.
Greineau şehir dışında.
He appears to be heading outside the city.
Şehir dışına çıkıyor.
Repeat, he is heading outside the city.
Tekrar ediyorum, şehir dışına çıkıyor.
You cannot survive outside the city shell.
Şehir kabuğunun dışında yaşayamazsın.
We lived in Berlin just outside the city.
Berlin'de yaşadık, şehrin hemen dışında.
The three of them together with the Seventh Chief... killed our headman outside the city
Bu 3'ü 7inci şefle beraber... liderimizi şehir dışında öldürdüler
He'll be driven outside the city to a waste disposal plant.
Şehir dışına, bir çöp öğütme tesisine.
But if the man meets the betrothed girl outside the city and forces the girl to have intercourse, only the man should die.
Ama eğer erkek, o nişanlı kızla şehir dışında karşılarsa, ve kıza zorla tecavüz ettiyse, sadece erkeği öldürün.
He wanted to take me to their cottage, that one outside the city.
Beni kır evine götürmek istemişti, şu şehrin dışında olan.
. - Waiting outside the city.
- Kentin dışında bekliyor.
" that I, your Emperor, am marooned outside the city
"... ulaşmıştır ki, ben, İmparator'unuz kentin dışında izole edilmiş durumdayım... "
On August 20th, John and I were outside the city, watching while every Moslem left alive was marched out in chains.
20 Ağustosta John'la ben şehrin dışında izliyorduk. Sağ kalan her Müslüman zincire vurulmuş, yürütülüyordu.
LeaderofWuyi Conventfrom outside the city greatmasterSuxin introduced herto me.
Şehir dışından Wuyi manastırının lideri Büyük usta Suxin tanıtmıştı onu bana.
Why is it that with my return from outside the city, there is news of the duel... between the two?
Peki ama neden benim şehre dönüşümde ikisinin arasında... düello haberi yayılıyor?
But Hot Rod and Kup are still outside the city.
Ama Hot Rod ve Kup hala şehrin dışında.
I was afraid you'd be trapped outside the city.
Şehrin dışında sıkışıp kalacağınızdan endişeleniyordum.
I understand that you wish to undertake medical practice in the infected areas outside the city, knowing full well that the Academy of Doctors has decided that no treatment can be given for this disease.
Doğru anladıysam, bu tıbbi araştırmalarınızı, şehir dışında, daha doğrusu salgına maruz kalan bölgelerde uygulamak istiyormuşsunuz. Ama akademi heyetinin kararını siz de çok iyi biliyorsunuz. Bu hastalığa karşı elimizde bir tedavi bulunmuyor.
And on the road to Damascus, just outside the city, in the middle of the day I was struck by a white light that blinded me!
Şam'a giderken, şehrin hemen dışında, gündüz vakti... beyaz bir ışık gözlerimi kör etti.
A mound will stand outside the city upon which rises... and so forth.
Şehrin dışında bir höyük olacak... ve üstünde yükselecek...
But to your city, the railroad has brought growth, prosperity and a closeness to the outside world that otherwise would not have been possible.
Ama bu demiryolu şehrinize daha önce mümkün olmayan bir gelişme refah ve dış dünyayla bağlantı getiriyor.
Smoke from the burning ghetto poisoned the city air and hung like a heavy cloud over the carnival built by the Germans just outside the ghetto walls.
Yanan Yahudi mahallesinden gelen dumanlar şehrin havasını zehirledi ve yoğun bir bulut gibi Yahudi mahallesinin duvarları dışında Almanlar tarafından yapılan karnaval alanında asılı kaldı.
Outside the gate of the Forbidden City are the skulls of many uninvited guests.
Yasak Şehrin girişi bir sürü istenmeyen misafirin kafataslarıyla doludur.
Outside the neighborhood, beyond its fleeting and continually threatened changelessness, stretched a half-known city... where people met only by chance, losing their way forever.
Muhitin dışında, kısa süren ve sürekli olarak tehdit edilen... değişmezliğinin ötesinde, insanların yolunu sonsuza dek kaybederek... yalnızca şans eseri olarak birbiriyle karşılaştığı az bilinir bir şehir uzanıyordu.
Everybody must remain outside the limits of the city, near the towns of Lebiaji Proudy and...
Herkes şehir sınırlarının dışında, Lebiaji Proudy kasabasının yakınlarında olmalıdır.
They will open the east gate to bury the dead outside of the city.
Doğu geçidini ölüleri şehrin dışında yakmak için açacaklar.
We know the Thals have existed outside our city.
Thalların, şehrin dışında yaşayabildiğini biliyoruz.
Well, so are the streets of the city outside.
Şehrin dışındaki sokaklarda öyle.
The Lone Jack, a scrap outside Kansas City.
Lone Jack'de, Kansas City'nin dışındaki bir patırtıda.
It had 1500 fires inside and outside of the city.
1.500'den fazla yerde yangın çıkmıştı.
Sad city, sad lights in the sad streets, sad clowns in sad music-halls, sad queues outside the sad cinemas, sad furniture in the sad stores.
Mutsuz şehir, mutsuz sokaklardaki mutsuz ışıklar mutsuz müzikhollerdeki mutsuz palyaçolar, mutsuz sinemaların önündeki mutsuz kuyruklar mutsuz mağazalardaki mutsuz mobilyalar.
I'd rather send someone in the city to spy Then we can work from inside and outside I volunteer
Şehre bir casus göndermeli önce böylece hem içten hem dıştan çalışırız ben giderim
You are authorized to penetrate city seals and search outside the dome.
Şehir kapılarını geçmeye ve kubbenin dışını araştırmaya yetkilisiniz.
Because the scum of the city howl for my blood outside the window, must you conduct yourselves in return as though you were nurtured on pig swill?
Kentin tüm pislikleri pencere dışında kanım için uluyor, Karşılığında kendiniz gibi davranmalısınız. Yemek artıklarıyla beslenen domuzlar gibi değil!
The dome keeps this city isolated from the outside world?
Kubbe bu şehri dış dünyadan koruyor.
At last outside, in the city.
Sonunda dışarısı, şehir.
inside the Forbidden City... but not outside
Yasak şehrin içinde her zaman İmparator kalacaksınız... ama dışarıda değil.
Maybe if you gave me away... and I got married in a church in a wedding dress... instead of down at the City Hall with strangers outside the door... then maybe I wouldn't have had the bad luck I had.
- Şansızdım. Beni nikahta damada verebilseydin kapı arkasındaki yabancıların olduğu belediye binası yerine..... gelinlikle kilisede evlenseydim o zaman yaşadığım şansızlıkları yaşamazdım.
This city isn't really so different from the outside world.
Bu şehir dış dünyadan o kadar da farklı değil.
- Eh? A small village on Mars, just outside the capital city Wibble.
Mars üzerinde küçük bir köy, başkent'Hönk'ün hemen dışında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]