English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / City boy

City boy translate Turkish

272 parallel translation
- I give up. - City boy!
- Şehir çocuğu seni!
- Oh, poor little city boy.
- Zavallı şehirli.
You're the city boy, HC?
Sen bir şehirlisin, değil mi?
You're a city boy, Ed.
Sen bir şehirlisin, Ed.
I'll check on this wise city boy.
Bu bilgiç şehirliyi araştıracağım.
- You're a real city boy.
- Sen tam bir şehir çocuğusun.
Where are you goin', city boy?
Nereye gidiyorsun züppe?
Get that city boy!
Sehir çocugu benzet!
Get the city boy!
Sehir çocugu benzet!
Doug, you're a city boy with a low threshold of boredom.
Doug, sen stresi düşük bir şehir çocuğusun.
I'm a city boy. Purcell?
Ben bir şehir çocuğuyum.
I'm a city boy.
Ben şehir çocuğuyum, tamam mı?
David's a city boy.
David ise bir şehirde.
Never let a city boy get your goat in a card game.
Kart oynarken şehirlinin birinin seni sinirlendirmesine izin verme.
See, Nev's a real city boy, but his dad's a tribal elder.
Nev aslında bir şehirli ama babası kabile yaşIılarından biri.
Living up north made a city boy out of me.
Kuzeyde yaşayınca şehirli olmuşum.
City boy?
Şehirli çocuk?
You're out of your neighborhood, city boy!
Bölgenin dışında bulunuyorsun, şehir bebesi!
Watch your step there, city boy.
- Adımına dikkat et şehirli çocuk.
- Watch your step there, city boy.
- Adımına dikkat et şehirli çocuk.
Doing all right, city boy!
İyi gidiyor, şehir çocuğu!
We're talkin a city boy's dream come true... for two fabulous weeks.
Bir şehir çocuğunun rüyalarının gerçekleşmesinden bahsediyoruz hem de iki harika hafta boyunca.
Come on, city boy, let's dance.
Hadi, şehirli çocuk. Dans edelim.
I knowed him well when I was a boy back in Virginia City.
Onu çocukken Virginia City'de tanıdım.
Boy, them city folks is sure in for a surprise.
Evlat, şehirliler için tam bir sürpriz olacak.
Get the boy out of the city.
Çocuğu şehir dışına çıkar.
You're always an office boy to your city editor, aren't you?
Editörünüzün gözünde hep bir odacı olarak kalırsınız.
I wouldn't try any city-slicker stuff on this poor old country boy.
Ben bu yoksul ülke evladı üzerinde bu şehir züppesi giysilerini hiç denemezdim.
It might be better for the boy than the city.
Çocuk için şehirden daha iyi olabilir.
Little boy, you are a descendant of Eolo because you are a grandson of Atamanta, who was king of Olco, a city nearby.
Küçük çocuk, sen Eolo'nun soyundansın. Çünkü sen, bir zamanlar yakındaki Olco şehrinin kralı olan... Atamanta'nın torunusun.
Boy, this is really a great city.
Burası gerçekten büyük bir şehir.
I have decreed that this boy shall remain here with us in our city.
Kararım şudur ki bu çocuk bizimle şehrimizde kalacak.
I'll kick your city-boy...
Seni lanet olası şehirli züppe...
Some little boy about your age... was waiting for the old 407 to pick him up and take him to visit his grandpa in Sioux City.
Senin yaşlarında küçük bir çocuk yaşlı 407'nin onu almasını ve Siyu City'deki büyükbabasına götürmesini bekliyordu.
His boy Biddle, he couldn't catch the Alphabet killer if he nuked the city.
Adamı Biddle, şehre atom bombası bile atsa Alfabe katilini yakalayamaz.
Three months later Japanese armies... were besieging the provisional capital... at Nanking... and when the city fell... the atrocities began
Üç ay sonra Japon ordusu.. Nanking deki geçici başkenti kuşatma altına aldı. Ve şehir düştüğünde acımasızlıklar boy gösterdi.
Not bad for a City College boy.
Bir şehir çocuğu için fena değil.
Last week, on the night we tried to abduct the subject called Number 26, a boy who was in an accident on an old city highway was brought to the lab.
Geçen hafta 26 Numara denilen deneği kaçırmaya çalıştığımız, eski şehirin anayolunda kaza yapan bir genç laboratuvara getirildi.
Boy, this is going to be flop city.
- Çırpındıkça batacaksın.
I'''M A COUNTRY BOY, BUT I LIKE THE CITY.
Ben taşralı bir gencim ama şehiri sviyorum.
We don't believe you, city-boy.
- Sana inanmıyoruz şehir çocuğu!
Boy it's quite a scene this morning on the front steps of City Hall.
Belediye Binasının ön merdivenlerinde ne manzara ama.
¶ TELL US ABOUT THE BOY FROM NEW YORK CITY ¶
New York'lu Çocuktan Haber Ver Bize
¶ TELL US ABOUT THE BOY FROM NEW YORK CITY... ¶
New York'lu Çocuktan Haber Ver Bize
Tracy, they're sayin'that Big Boy's got the city out of control.
Tracy, söylentilere göre Big Boy bütün şehrin kontrolünü ele geçirmiş.
- They're sayin'Big Boy's got the city out of control.
- Söylentilere göre Big Boy bütün şehrin kontrolünü ele geçirmiş. - Hala onun hakkında elinde bir şey yok değil mi?
- I was All-City, you know, boy.
- Hem de çok. - Bende şehir karmasındaydım.
Boy, this really is a dirty city.
Burası oldukça pis bir şehir.
You're telling me the city won't pay... to get a boy out of a well?
Siz bana koca şehrin, bir çocuğu kuyudan kurtarma... maliyetini ödeyemeyeceğini mi söylüyorsunuz?
Farm boy moves to the big city.
Çiftlik çocuğu büyük şehre taşınır.
- Mrs Cotwell, there are five million people in this city and many places where your boy could be.
Bayan Cotwell bu şehirde beş milyon insan ve oğlunuzun olabileceği binlerce yer var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]