Passes translate Turkish
3,563 parallel translation
Use whatever passes for your brain, Spider-man.
Aklından ne geçiyorsa onu yap, Örümcek Adam.
And potentially bisecting whatever passes through them.
Ve içlerinden ne geçerse geçsin potansiyel olarak onları biçerler.
This should give it enough boost to amplify the strong forces as it passes through, making the tunnel implode.
Bunun yeğin kuvvetlere, içine çökertmek için tünelin içerisinden geçecek kadar güçlenmeleri için yeterli kuvveti sağlaması gerekiyor.
We'll be okay, as long as Grandma Rose passes soon.
Büyükanne Rose yakın zamanda göçerse, sorun kalmayacak.
My favorite part before the Queen arrives is yelling "wanker" at Prince Charles as he passes.
Kraliçe gelmeden önceki en sevdiğim kısım Prens Charles geçerken "serseri" diye bağırmak.
I hear you, man, but after some time passes you'll start to forget.
Anlıyorum dostum, ama biraz zaman geçince unutmaya başlayacaksın.
Anyways, they're asking for rent, which request the missus passes to me.
Neyse, ondan kira istemişler, karım da bunu bana iletmiş.
If Walter passes, you could work together officially.
Eğer Walter geçerse, resmî olarak birlikte çalışabilirsiniz.
- When you come to Toronto, we want backstage passes- - Oz... would really be grateful.
- Toronto'ya geldiğinde, kulis girişi istiyoruz- - Oz... buna minnettar olurdu.
It is the portal through which all commerce, both legal and illicit, passes through, and the man who controls that gateway, well he controls all that passes through it.
Ticaret merkezi ve yasal olanları geldiği ya da izinsiz girenlerin yakalandığı bi şerhir.
He who passes the sentence should swing the sword.
Hükmü veren kişi kılıç sallamalıdır.
as soon as his name passes off the frame, stop and you will see that the clouds have Stanley Kubrick airbrushed into them, his face... with the beard and the wild hair and the whole thing.
Stanley Kubrick " yazısından hemen sonra ismi çerçeveden çıkar çıkmaz durdurunca bulutların Stanley Kubrick gibi bir şekil oluşturduğunu görürsünüz. Sakalı, dağınık saçları ve tüm her şeyiyle tamamen onun yüzü.
And the whole idea of this is best exemplified by the scene where Dick Hallorann is driving up the highway, trying to get to the Overlook during a winter storm and he passes a wreck.
Ve Dick Halloran'ın otobanda araba kullandığı sahnede fırtınada Overlook Oteli'ne ulaşmaya çalışırken bir enkazın yanından geçmesi bu düşüncenin en iyi örneğidir.
It's just, um... a buddy at work gave me two free passes to the county fair, and I was kind of hoping to take Sean.
İş yerinden bir arkadaşım panayır için bilet verdi ben de Sean'ı götürürüm belki diye düşündüm.
Walter, we only have about 20 minutes left before the eye passes.
Walter, kasırganın gelmesine 20 dakika var.
All right, we got about 10 minutes before the eye passes.
Fırtına gelmeden önce 10 dakika falan var.
You teach her, the better guy teaches her- - as long as she passes the test.
Sen öğret, ya da iyi adam öğretsin, sonuçta sınavı geçecek.
For most people, going home is a safety net, a place to hide until the worst passes.
Birçok insan için eve gitmek güven verici, en kötüsü geçene kadar saklanilabilecek bir yer.
Her Ladyship passes them on once she's read them, but unfortunately she can't resist telling one whodunnit.
Leydi hazretleri bunları okuyunca bana verir, ama maalesef bunları henüz okumayan birine anlatmadan duramıyor.
Each week passes light-footed and easy
Her hafta hızlı ve kolay geçer
A young woman passes out...
- Genç bir bayan bayılmış...
Do you not think a day passes that I am not consumed by it?
Sence bunun ağırlığı altında ezilmediğim bir gün geçiyor mudur?
Time passes too slowly...
Zaman çok yavaş geçiyor.
That creature, Savage Opress, is growing stronger and stronger as each day passes.
Şu yaratık, Savage Opress, gün geçtikçe güçleniyor.
Passes are by the door.
Biletleriniz kapıda olacak.
"And the peace of God which passes every thought will guard our hearts and our minds in Jesus Christ."
"Ve tanrının barış gücü kalplerimizi ve zihinlerimizi koruması için İsa'ya geçer"
The pain passes, Jean... but beauty remains.
Acı geçicidir, Jean... Güzellik ise kalıcı.
Show him the passes, say, "Excuse me, please."
Kartlarımızı gösterip, "Affedersiniz, müsaadenizle." dedik.
Whoever raises the most money by the end of the night will win two free movie passes to the pawnee mono-plex.
Gecenin sonunda en çok parayı toplayan Pawnee mono-plex'de 2 filme bedava gitme hakkı kazanacak.
All the paperwork will come through in about a week or so - rehearsal dates, vip passes, details, etc.
Bütün evrak işleri, prova tarihleri, vip izinleri ve detaylar yaklaşık bir hafta içerisinde biter.
- She's no use to us if she passes out, is she?
- Eğer sarhoş olursa işimize yaramaz, değil mi?
And I was hoping maybe you could score us some, you know, floor passes for the show?
Ben de belki gösteri için bize birkaç davetiye ayarlayabilirsin diye umuyordum.
There aren't any floor passes.
Davetiye falan yok.
So that it passes.
Böylece geçirir.
I've got two passes, one signed by President Lincoln, the other by President Davis.
2 tane iznim var. Birisi Başkan Lincoln tarafından imzalandı. Diğeri de Başkan Davis tarafından.
In the meantime, I am telling you not a day passes federal boots aren't on the ground in Nobles Holler, churning up every acre and then going over it again, world without end, until I get what I want.
Bu arada, ben istediğimi elde edene kadar hiç bitmeyen bir döngü gibi tekrar, tekrar federallerin Nobles vadisi topraklarını çiğnemedikleri her karışını eşelemedikleri bir gün bile geçmeyeceğini sana söylüyorum.
In the meantime, not a day passes federal boots aren't on the ground in Nobles Holler, until I get what I want.
Bu arada ben istediğimi elde edene kadar federallerin Nobles vadisi topraklarını çiğnemedikleri bir gün bile geçmeyecek.
Better get her home before she passes out.
Sızmadan eve götürsen daha iyi olacak...
Passes the damn chips.
Kahrolası cipsleri uzatıyor.
It sucks in sand at one end, extracts anything edible and passes waste out of the other.
Kumu bir taraftan içine çeker ve yenebilir olan her şeyi süzer geri kalanı diğer taraftan çıkartır.
It passes the time.
- Onlarla zaman öldürüyorum.
He passes his hand through her hair.
Erkek elini kızın saçında gezdiriyor.
Etta and Simon got the transit passes.
Etta ve Simon geçiş iznini almış.
The rest of you will remain isolated here until the disease passes.
Geri kalanınız hastalık geçene kadar Buranın karantina bölgesi olduğunu unutmamalı.
And you - - you can choke him... Till he passes out.
Sen de onu bayılana kadar boğarsın.
Once in a while, I think about how I didn't leave a note on that Mercedes I dinged in the parking lot last month, but then I have a glass of wine and it passes.
Hatta arada sırada, geçen ay park yerinde çarptığım Mercedes'e not bırakmadığımı düşünüyorum ama sonra biraz şarap içince geçiyor.
Is it true that she gives out backstage passes to people in cool costumes?
Sahne arkası geçişlerini veriyormuş, havalı kıyafetli insanlara.
Our best bet is to be still until night passes. She's right.
- En iyi şansımız geceyi atlatana dek sabit kalmak.
Motion passes. I would also advise that we confine the witness list to the four witnesses in the IPRA report.
Bir de BPDK'nın raporundaki tanıkları dört ile sınırlandırmayı teklif ediyorum.
Next week, the doctor passes the man in the street and says, " Good day.
Hepsi kafanın içinde. " Sonraki hafta doktor, yolda adamla karşılaşır ve der ki... " İyi günler!
Now let's see whether my pupil.. .. passes the test before him.
Şimdi öncelikle öğrencimin testi geçip geçmediğini görelim.