Priorities translate Turkish
969 parallel translation
Well, it's the best material we could find, what with priorities and all.
Bulabildiğimiz en iyi madde, bir takım öncelikler de sağlamıyor değil.
A big place he'd probably built with hot priorities and cold dice.
Rüşvetle ve hileli zarla yaptırdığı büyük bir evdi.
"In the event of fire priorities are assigned as follows :."
"Olası bir yangın durumunda öncelikler aşağıda verilen sıralamadaki gibidir :"
Gasoline, ammunition, everything. We're up against new priorities.
Benzin, mermi, her şey daha öncelikli bölgelere gönderilecek.
But I realized eventually what my priorities were.
Fakat sonunda önceliklerimin ne olduğunun farkına vardım.
Realize what our, eh, priorities are, sir.
Önceliklerimizin farkına vardık efendim.
Now let's get our priorities right.
Önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım.
Does he have other priorities?
Başka öncelikleri var mı acaba?
- there are priorities.
-... öncelikli konular var.
- What are the priorities, Jerry?
- Öncelikler ne, Jerry?
The priorities are a long, hot summer ahead and riots are expected.
Öncelikli konu, uzun ve sıcak bir yazın geldiği ve ayaklanmaların beklendiği gerçeği.
Priorities.
Öncelikler.
Priorities. " You and your big-deal friends.
Öncelikler.'Sen ve senin büyük arkadaşların.
First, because the Germans were always modifying the priorities, but over all because any active participation was not asked for to them,
Bunun birincil sebebi olarak, ortalıkta başıboş dolaşmalarını ve Almanların önceliğinin farklılık arz etmesine bağlıyorum. İkinci olarak bizim bilim insanlarımız ve mühendislerimiz gibi savaşın içinde bizzat yer almalarına izin verilmediğini düşünüyorum.
No, just a few priorities I've got to get straight in my head.
Sadece prensip meselesi. Bu teklifi kafamda oluşturmalıyım...
You've never seen a dog with a list of priorities.
Öncelikleri olan bir köpek görmemişsinizdir hiç.
We're being premature here, because there's priorities.
Gereksiz şeylerden konuşuyoruz, çünkü önceliklerimiz var.
I suppose one of the few things one can do is... simply hold on to priorities.
Sanırım bu durumda kişinin... önceliklerine sarılması gerek.
It's important to set our priorities right.
Çok iyi plan kurmalıyız!
It's a question of priorities.
Öncelik meselesi.
It's just that there are priorities, and... some things are more important than a few lives.
Sadece azı önceliklerimiz var. ve bazı şeyler bir kaç candan daha önemlidir.
All other priorities rescinded.
Diğer önemli emirler iptal edildi.
I repeat, all other priorities are rescinded.
Tekrarlıyorum, diğer emirler iptal edildi.
- We all are, but there are priorities.
- Hepimiz öyleyiz, ama öncelikli işler var.
I have my priorities, Jim.
Önceliklerim var, Jim.
Norman's supposed to fix it, but I'm afraid it's not high on his list of priorities.
Norman sözde tamir edecekti, ama anlaşılan yapılacaklar listesinde üst sıralarda değil.
When you're a revolutionary, we'll discuss priorities.
Bir devrimci olduğunda öncelliklerimizi konuşuruz.
I don't need you to tell me what our priorities are, Seamus.
Bana öncelikleri anlatmana gerek yok.
See, the priorities are there. "Money for the children."
Onların önceliği paraymış.
Sometimes I think the thing about kids is their instant priorities.
Bazen çocukIarın önceIikIerini düşünürüm.
But you set your priorities.
Ama önceIikIeri biIirsin.
Make a list of priorities, remembering, of course, to take into account variables, and the fact that, inevitably, some problems could arise that...
Öncelikli işlerin bir listesini yapmalıyım. Tabii ki olasılıkları da göz önüne almalı kaçınılmaz bazı tersliklerin çıkabileceğini ve beklenmeyen sorunlarla karşılaşabileceğimi de hesaba katmalıyım.
It's a matter of priorities.
Öncelik meselesi.
I got my priorities!
Ben de emir kuluyum.
Different priorities, that's all.
Öncelikler değişti, hepsi bu.
You've got a funny sense of priorities.
Öncelikler konusunda ilginç bir anlayışın var.
- Priorities, I suppose.
- Öncelik meselesi, herhalde.
Prepare to copy your sector priorities.
Sektör önceliklerini kopyalamaya hazırlanın.
- Priorities, man.
- Önceliklerimiz var, adamım
I suggest you reexamine your priorities.
Bence önceliklerinizi gözden geçirin.
A man with such priorities doesn't deserve this fine automobile
Önem verdikleri bunlar olan bir adam bu harika otomobile layık değildir.
- We have different priorities.
- Önceliklerimiz farklı.
Well, it all comes down to priorities.
Her şey önceliklerde bitiyor.
I'm not sure you got your priorities straight.
Senin kafan epey karışmış.
- Do you want to compare priorities?
- Öncelikleri kıyaslamak ister misiniz?
One of these days... I'm gonna set you up with a real guy... teach you to get your priorities straight.
Bir gün seni önceliklerini sıraya dizmeni sağlayacak... gerçek bir erkekle buluşturacağım.
Changes in its cultural values economic priorities and geopolitical posturing.
Kültürel değerler ekonomik öncelikler ve jeopolitik durumumuz.
Look, I don't need this. You get your priorities straight, maybe we'll talk.
Önceliklerini belirle belki sonra konuşuruz.
Got your priorities right, have you?
Önceliklerini iyice anladın değil mi?
- Priorities.
- Yani erkeklerden daha çok hoşlanıyordu. - Öncelikler.
I've got a whole new set of priorities... and staying out of stir and out of the morgue drawer... are top on my list. A memory.
Kaynak, Benim Önceliğim ;