Pump translate Turkish
3,412 parallel translation
Yeah, it looks like the pump jobbie is just, uh, jammed up by the frickin'sticky thing.
Evet, görünüşe göre şu manyak yapışkan şey pompa şeysini tıkamış.
Oh, pump my hose!
Hortumu pompala!
Sure, nothing like a little corporate downsizing to pump up the stock price.
Elbette. Stok fiyatını yükseltmek için işçi azaltmak gibisi yoktur.
All hands to the pump, eh?
Ellerin pompaya dönmüş, he?
You know, if you didn't wanna go on a date with the doctor, maybe you shouldn't have paraded in there, flaunting your bottom like the town pump.
Eğer bir doktorla randevuya çıkmak istemiyorsan o kazan kıçını sallayarak gösteriş yapmamalısın.
Pump up the music yeah!
Ver müziği! Evet!
Start the pump. Let's stop the heart.
Pompayı başlat.
Well, it certainly seems to pump up the ego.
Egonu şişirdiği muhakkak.
Oh, and pump up China as a trading partner.
Oh, ve ticari ortak olarak Çin'i övün.
And pump up China?
ve, Çin'i övmek mi?
Try it, and I'll pump your I.V. Full of propofol.
Dene bir hele de propofol dolu serumu kitliyiyim sana.
She went about two hours with no antibiotics and an unknown amount of fluids'cause we didn't have a pump.
İki saat boyunca antibiyotik veremedik ve pompamız olmadığı için belirsiz bir miktar sıvı içinde kaldı.
And what could do that, some kind of embalming pump?
Ne böyle bir şey yapabilir, tahnit pompası falan mı?
Well, those are usually used to pump things in, not out, but I suppose you could switch it around.
Onlar genelde bir şeyleri içeri tıkmak için kullanılır, dışarı çıkarmak için değil. - Ama tersine de çevrilebilir sanırım.
Hey, my friend Cindy went back to work, has to pump.
Arkadaşım Cindy işe döndüğü için sütünü sağıp eve bırakıyor.
Only one who can pump the bellows without using his hands.
Körüğü ellerini kullanmadan çekebilen tek kişi.
Pump his chest a little.
Kalp masajı yapmak lazım!
Go, go, lock it, lock it, lock up that left knee, and easily pump it out. Yes! Can we do this?
Kal öyle.. kal.. evet.. yavaşça çek Evet hadi bakalım yuvarlak çizelim
No, I gotta go pump.
- Hayır süt çekicem
'Cause I can get the DJ to pump up the jams a little if you want.
Çünkü eğer istersen, DJ'e buraları havaya uçurmasını söyleyebilirim.
We could put him on an L-vad pump, give him a little extra time, but, uh- -
Sol ventriküler destek cihazını devreye sokabiliriz, ona biraz daha zaman tanır ama- -
Put him on the pump.
Cihazı devreye sokun.
Go pump up his electrolytes and start beta-blockers.
Gidip elektrolitlerini düzenleyin ve hastaya beta bloker başlayın.
Pump, pump.
Devam! Devam!
I'm not good enough for the town pump.
Kasabanın pompası için yeteri kadar iyi değilim.
Pump your brakes.
Frene bas.
Owner of this petrol pump.
Bu benzin istasyonunun sahibi.
Tomorrow, that pump..
Yarın, pompa...
He's just pump up.
Sadece artistlik yapıyor.
Uh, grandma's gonna come pick you up, and she won't know how to load your insulin pump, so will you show her?
Büyükannen seni gelip alacak insülin pompasının nasıl çalıştığını bilmiyor ona gösterebilir misin?
I know, whoa, pump the brakes, Bernard, too early, I get it.
Biliyorum, sakin, frenle biraz Bernard,.. ... bunun için çok erken. Biliyorum.
You were fainting because your heart doesn't pump properly, and we're going to have to operate so that it can drain completely.
Kalbin düzgün pompalamadığı için. Düzelmesi için seni ameliyata almamız gerekecek.
Wean the pump.
Pompadan ayırın.
Okay, let's go off on pump.
Tamamdır, pompadan ayıralım.
Pump up the music - "
Pump up the music - "
Pump his stomach quick.
Hemen midesini yıkayın.
I told you, I would have seen this system if it existed, okay, it's not enough just to pump gas in there, you have to close off the outside vents, shut down the elevators, all that takes power.
Size söyledim, öyle bir şey olsa görürdüm. Gazı salmak değil ki olay sadece bütün havalandırmayı, asansörleri kapatmak gerekir, bu da güç ister.
Old man, are you the one who has the pump?
İhtiyar, pompası olan sen misin?
Unless we do the cabg off-pump.
Kabg'i kalbi çalışmadığında yaparsak başka.
The same fuel you used to pump into those jetliners before you lost your job with the airline, a couple of months ago.
Aynı yakıtı birkaç ay önce hava yollarında işini kaybetmeden önce ticari jet uçaklarına dolduruyordun.
The fat-and-tall duo practically grew old with the pump company.
"Şişman ile Uzun" düeti balon bir şirketle unutulup gitti.
I am only here to help pump up the college fund.
Çocukların üniversite parası için bulunuyorum burada.
Pump-tastic.
- Bal fıstık olmuş.
Then I want you back down to start to pump out.
Biraz sonra suyu dışarı pompalamak için tekrar aşağı ineceğiz
You keep that pump working.
Pompalamaya devam edin.
And each place has one object almost everybody touches... the turnstile, the gas pump, the... the keyboard on the A.T.M. machine.
Ve her birinde herkesin dokunduğu bir nesne var turnike, benzin pompası ATM'deki klavye.
Sir, these sprinklers would need a pump.
Efendim, bu fıskiyeler için pompa ;..
We need to pump your stomach.
Mideni yıkamamız gerekiyor.
Oh!
Danzel ~ "Pump It Up"
We need to go back on pump.
Pompaya geri dönmeliyiz.
And a pump requires electricity.
... pompa için de elektrik gerekir.