Relate translate Turkish
1,326 parallel translation
Want to relate to the delegate.
- Komiserini halletmek istiyorsun.
It's top secret stuff, so it doesn't relate to you.
Çok gizli belgeler, yani seni ilgilendirmez.
Moving to baltimore and oakland and Marin and New York, and the poverty helped me to relate to everybody's struggle.
Baltimore, Oakland, Marin ve New York'ta gördüğüm yoksulluk herkesin mücadelesine ortak olabilmeme yardım etti.
AII you have to do is relate to your character.
Tüm yapmanız gereken, rolünüzle özdeşleşmek.
You can choose any guy you want. Find one you can relate to normally, not just in bed.
Çok güzelsin, erkekler sana bayılıyor, normal birini bulabilirsin, sadece yatakta değil.
- Yeah, that'll help us relate better.
- Evet bu daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.
Sometimes that's how people relate, being mean to each other.
Bazen insanlar böyle iletişim kurar. Birbirlerine kötü davranarak.
I can't relate to a bird.
Bir kuşa bağlanamam.
Mr. Smith's concerns relate to Mr. Avila.
Bay Smith'in Bay Avila konusunda endişelendiğini anlarsın.
How does this relate to Trip?
Bunun Trip'e faydası ne?
I can so relate to that.
Bunu çok iyi anlayabilirim.
Oh, can I relate.
Bunu çok iyi anlayabiliyorum.
- I can relate.
- Anlayabiliyorum
THE POINT IS, I CAN RELATE TO IT.
Bunun anlamı, bu konuda kendimi yakın hissedebilirim.
BUT WHO THE HELL'S GOING TO RELATE TO SOME STIFF IN A UNIFORM?
Ama üniformalı soğuk bir adama kim kendini yakın hisseder ki?
If this is really your bottom line, then you're gonna have to try... and give me a reason, aside from your mother, that I can relate to.
Senin temel isteğin buysa, o zaman annenden başka, ilişki kurabileceğim bir neden göster bana.
I can relate.
Anladım.
Then how were you able to relate that information... to the detectives?
O zaman bu bilgiyi dedektiflere ne dayanarak veriyorsunuz?
I can't relate to your problems, Because I come from a little money?
Kendine gel Drew, parayı sorun yapan ben değilim, sensin aslında.
And these marks relate to the marks found on Fulcher and Speck how?
Peki bu izlerin Fulcher ve Speck'te bulduklarımızla ne ilişkisi var?
did not relate to of come
Gerekmiyor ki. Haydi gidelim.
You relate only with the position, not with the one who holds it
Sadece koltuk ile ilgilenirsin. Ve bir yerin işgaliyle.
And when the only person left to relate to looked like this... something had to give.
Bunun neye benzediğini anlayacak tek insan kaldığında... birşeyler feda edilmek zorunda kalmışdı.
I can relate to that. Some things don't go with other things.
Şunu iyi anlayabilirim ki, bazı şeyler diğer şeylerle gitmiyor.
I can totally relate to Gilda, you know, cloistered and love-starved in the nunnery.
Gilda'ya çok benziyorum. Aşktan izole edilmiş bir karakter.
There is no way to measure... the profound effect the Zoe implant has had... on the way people relate to each other.
Zoe implantı'nın... insanların birbirine davranışı üzerinde... yarattığı etkiyi ölçmeye imkan yok.
I should relate that to Dr. Sánchez Blanch.
Bunu Dr. Sánchez Blanch'a bildirmeliyim.
Now, what we're gonna try to do is fix the way you young ladies relate to each other. OK?
Birbirinizle olan ilişkinizi düzelteceğiz.
I need somebody I got more in common with... like, somebody I can relate to... somebody that can relate to me.
Daha çok ortaklaştığım birini istiyorum. Bana benzeyen biriyle.
I can relate to you. I can relate to you.
Sana benzeyebilirim, sana benzeyebilirim.
"The Albatross". I totally relate.
'Albatros.'Tamamen beni anlatıyor.
Maybe that's just the way you two relate the best.
Belki ikiniz en iyi öyle anlaşıyorsunuz.
Because I can relate to that, but, I swear to God, Dad. I'm gonna be so careful.
Çünkü bunu anlayabilirim, ama baba söz veriyorum çok dikkatli olacağım.
Relate well with us.
bize oldukça benziyorlar.
All which relate to violence, sex, and drugs
Bütün hepsi şiddet, cinsellik ve haplar ile ilgili...
You don't have to relate things to the gay theme all the time
Her şeyi, bu eşcinsellik kavramı ile bağdaştırmamalısın.
And so there's something plugged into our reptilian hindbrain... that makes us relate to the idea of being pursued and getting away.
Ve böylece beynimizin içinde takıntılı bir şey oluşturuldu... bu bizi takip edildiğimizi ve kaçmamız fikrini birbiriyle ilişkilendiriyor.
You can relate to that.
Hâlden anlarsın.
I can relate.
Hayır, değil. l ilgili olabilir.
No, teachers are fine, but some teachers can't relate to kids.
- Hayır, öğretmenler iyi ama..... bazı öğretmenler çocuklarla iletişim kuramıyor.
Tell me you can't relate to that sentiment.
Sence bu duygusallık mı?
Anything that can help me relate to her, understand her... convince her how great it would be to be Mrs. Mike, is worthwhile.
O'nunla ilgili her şey, O'nu anlamak için... O'na Bayan Mike olması gerektiğini anlatabilmek için, değer.
Yeah. I mean, in as much as, you know, we can all relate to a killer in our minds.
Evet. Hepimiz bir şekilde kendimizi, bir katile yakın hissederiz.
Now, there's a metaphor I know you can relate to.
İşte, seninle bağlantı kurabileceğim bir benzetme oldu bu.
It's kind of weird that I relate to a 70-year-old, but...
70 yaşında biriyle münasebetimin olması biraz garip, ama...
At least I'm someone he can relate to.
En azından ona benzeyen biriyim.
Listen, this is very intense, and you're being very sweet... but there is no way that you can relate to what I'm going though.
Dinle. Bu ağır bir durum, ve sen çok hoş davranıyorsun, ama benim neler yaşadığım hakkında hiç bir fikrin yok.
Name only today we can relate to yours.
Neden takma bir isim kuIIandığınızı merak ediyorum.
Inside, she seemed to relate better to Kate.
İçeride, Kate'le daha rahat konuşuyor.
- I can relate.
- Anlayabilirim.
You can relate.
Onu anlayabilirsin.
related 358
relationship 104
relationships 61
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28
relationship 104
relationships 61
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28