See him translate Turkish
29,873 parallel translation
See him.
Onu gör.
Why did she need to see him before she took her own life?
Neden kendi canına kıymadan önce bu adamı ziyaret etme ihtiyacı duymuş?
You were the last to see him.
Onu görmeye giden son kişi sizdiniz.
After we split, she wouldn't let me see him.
Ayrıldıktan sonra onu görmeme izin vermedi.
Do you see him?
Onu görüyor musun?
Mr Penvenen keeps in good health, I rarely see him.
Bay Penvenen'in sağlığı yerinde, çok nadir görüyorum.
Perhaps I'll ride over and see him.
Belki bir gidip onla görüşürüm.
I'll know more when I see him.
Görüşünce öğreneceğim.
If it takes ten years, we will see him in the gutter.
Yıllar sürse de, onun sefil hale geldiğini göreceğiz.
He and I will argue, his pride will prevent him from backing down and I will never see him again.
O ve ben tartışacağız, gururu geri adım atmasına engel olacak ve onu bir daha hiç görmeyeceğim.
You didn't see him on the floor of my dining room.
Yemek odasında zemine nasıl yığıldığını görmedin.
I didn't even see him until he was on me, and then he grabbed me, and I was just... I was so scared, I...
Bana değene kadar onu görmedim bile ve sonra beni tuttu veben de sadece çok korktum.
Well, you'll see him tonight at dinner.
Onu akşam yemekte göreceksiniz.
! I wish to see him!
Onu görmek istiyorum.
- Okay, would you be able to tell me when I can see him?
Tamam onu ne zaman görebileceğimi söyler misiniz?
- I know. I just wish I could see him.
Keşke onu görebilseydim.
I want to see him.
Oğlumu görmek istiyorum.
I see him for dinner when I'm back east.
Doğuya gittiğim zaman akşam yemeği yiyoruz
I mean, I'd like to see him go to college, but if he'd rather do this...
Yani ben üniversiteye gitmesini isterim ama o bunu tercih ediyorsa...
- Amy : - If for any reason you see him or he does contact you, please call 9-1-1 or call us directly at 213...
- Herhangi bir şekilde onu görürseniz ya da sizinle iletişime geçerse lütfen 911'i ya da bu numarayı arayın.
You'll see him tomorrow morning.
Onu yarın sabaha kadar görmeyeceksiniz, değil mi?
Yeah, but what if he dies, and then I never get to see him again?
Evet ama ya ölürse ve onu bir daha hiç göremezsem?
Depending on how this goes, you may see him soon.
Olayların akışına bağlı. Belki yakında O'nu görürsün.
You said I could see him when he wakes up.
Uyandığı zaman görebileceğimi söylemiştiniz.
We can take you to see him if...
Görmek isterseniz -
I don't want to see him until he is dead.
Ölene kadar görmek istemiyorum.
You're going through her stuff? You would've been proud to see him so strong. But all too soon, the serums and the shocks took their toll.
Eşyalarını mı karıştırdınız? Bu ne?
Kid throwing the party said the boyfriend went into a guest room, but he didn't see him again
Partiyi yapan çocuk, erkek arkadaşın misafir odasına gittiğini söyledi ama ertesi sabaha kadar onu tekrar görmemiş.
[Elevator bell dings] I just saw him'cause I wanted to see him.
Onu gördüm çünkü onu görmek istedim.
Well then, I need to see him right away.
- O zaman hemen onu görmem gerek.
All I know is that I went to go and see him, they said he got into a fight, and then they wouldn't let me in.
Tek bildiğim onu görmeye gittim ama kavgaya karıştığı için girmeme izin vermediler.
Okay. So I can see him tomorrow.
- Pekala o zaman yarın onu görebilirim.
Did anyone see him?
- Gören oldu mu?
And we expect to see him back on the field at some point next season.
Ve gelecek sezonda onu sahalarda görmeyi bekliyoruz.
When you look at him, all you see is an obstacle.
Ona ne zaman baksam tek gördüğüm bir engel.
I'll see him buried.
Onu ben gömerim.
See, Caroline, you must understand that though I might tolerate the young man on a professional basis, I cannot permit him to have sight of you again after his impudent pretensions to your hand.
Bak Caroline, şunu anlamak zorundasın genç adama mesleki temelde tahammül etsem de senin üzerinde, saygısızca hak iddia etmesinden sonra seni tekrar görmesine izin veremem.
Hasn't found much yet, but as you can see, I hired him the day after the robbery.
Henüz bir şey bulamadı, ama görüyorsun soygundan bir gün sonra onu tuttum.
Next time I see Agent McNally, I'm going to invoice him for my labor.
Ajan McNally'yi bir daha gördüğümde, harcadığım emeğimin faturasını vereceğim.
You can see him.
Görebilirsin onu.
It was to see if his actions qualified him To receive the l.A.P.D.'s medal of valor.
Yaptıklarıyla Los Angeles Emniyetinden Cesaret Madalyası almaya hak kazanıp kazanmadığı araştırılıyordu.
Bassam told me you came to see him.
Bassam onu görmeye geldiğinizi söylemişti.
You didn't see what they did to him.
Ona neler yaptığını görmedin.
I can see why you liked him.
Ondan neden hoşlandığını anlayabiliyorum.
All right, I will check with Frankie, have him search the neighborhood, see if anybody saw a rogue blimp on the loose.
Tamam, Frankie ile komşuları kontrol edeceğim bakalım birileri etrafta serseri bir keşif balonu görmüş mü?
Let's find him, see what he was up to all night.
Onu bulup, bütün gece ne yaptığını öğrenelim.
We will get him with or without you, so you have only one choice, and that's if you ever want to see a sunset again.
Onu, seninle ya da sensiz yakalayacağız, bu yüzden eğer günbatımını seyretmek istiyorsan, tek bir şansın var.
Well, we need to see those documents, figure out who's trying to kill him.
Onu, kimin öldürmek istediğini bulabilmemiz için o belgeleri görmeliyiz.
We're gonna try his estate, and see if we can find him.
Evine gidiyoruz, bakalım onu orada bulabilecek miyiz.
I didn't exactly see any good in him.
Ben onun içinde iyilik falan görmedim.
So then, why do I have about 50 texts from him saying that he can't wait to see me? - What?
O zaman neden beni görmek için sabırsızlandığını söyleyen 50 mesaj aldım ondan?
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
see here 149
see her 41
see how it goes 39
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
see here 149
see her 41
see how it goes 39