English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Seriously ill

Seriously ill translate Turkish

148 parallel translation
The woman who called herself Mrs. Danvers was very seriously ill.
Kendine Bayan Danvers diyen kadın çok ciddî şekilde hastaydı.
She is most seriously ill.
Kızınız cidden hasta.
Then I became seriously ill.
Sonra ben ağır hasta oldum.
I'm seriously ill.
Ciddi olarak hastayım.
Mr. Umberto, are you seriously ill?
Bay Umberto, hastalığınız ciddi mi?
Is your aunt seriously ill, mylady?
Halanız çok mu hastaymış hanımım?
- My wife is seriously ill.
- Karımın durumu ağırmış. - Üzüldüm.
What if I'm seriously ill?
Ya eğer çok ağır hastalanırsam?
Her distress over what Helen had been through in Italy made her seriously ill.
Helen'in İtalya'da geçirdiklerinden dolayı hissettiği sıkıntı ciddi bir şekilde hastalanmasına neden oldu.
For those who are seriously ill, for those in peril of their lives, for those who are in trouble through their own folly.
Ciddi hastalığı olanlara, Yaşamları tehlikede olanlara, Aptallıklarından dolayı başları dertte olanlara.
Oliver, you're seriously ill.
Oliver, sen gerçekten hastasın.
I hope your father is not seriously ill.
Umarım babanızın durumu çok kötü değildir.
Were you not well? Were you seriously ill?
Kendinizi iyi his etmiyor muydunuz?
Yes, there is a seriously ill patient and I must examine him in the early hours.
Evet, ağır bir hasta var ve erken saatlerde onu incelemem gerekiyor.
I'm told this compromise with your conscience made you seriously ill afterwards.
Bu uzlaşmanın... seni ciddi biçimde hasta ettiği söylendi bana.
She's seriously ill.
Çok hasta.
She is seriously ill.
O çok hasta.
You mean he's seriously ill?
Ciddi şekilde mi hasta?
If only she could, but she's seriously ill, sir
Yapabilseydi gelirdi, ama çok hasta, efendim.
"The boy you always quarreled with is seriously ill."
"Sürekli kavga ettiğin çocuk ciddi şekilde hasta."
She told him she was seriously ill and needed a cloud to get better.
Kız ona, çok hasta olduğunu... ve iyileşebilmek için bir buluta... ihtiyacı olduğunu söylemiş.
In Oslo, I became seriously ill.
Oslo'da çok hastalandım.
Two of them became seriously ill.
İki tanesi ciddi şekilde hastalanmış.
When Lena got seriously ill, you sent her to a home.
Hastalığı ciddileştiğinde, onu bir eve yolladın.
All citizens are hereby informed that Queen Laila is seriously ill.
Herkes duysun bunu
Obviously, I've been standing here making up crackpot stories about my wife being seriously ill.
Belli ki burada dikilmiş, eşimin ciddi bir hastalık... geçirdiğine dair çılgın hikayeler uyduruyorum.
He's seriously ill.
Ağır hasta.
I heard his wife has been taken seriously ill
Duyduğuma göre karısı ciddi bir şekilde hastaymış
Lu Xiaofeng... you know Leng has been seriously ill
Lu Xiaofeng... Karımın çok hasta olduğunu biliyorsun
She didn't think you were seriously ill, right?
Ciddi bir şeyinin olduğunu düşünmüyor, değil mi?
We need your help. Those of you not seriously ill or injured... have to work Work with our staff. This is a hospital.
Sizlerin yardımına ihtiyacımız var.
Mr. Slaney, you should know that Mrs. Elsie Cubitt is very seriously ill.
Bay Slaney, Bayan Elsie Cubitt'in çok ciddi şekilde hasta olduğunu bilmelisiniz.
Mom is seriously ill, you know?
Annemiz çok hasta, biliyor musun?
Seriously ill.
Ağır hasta.
Valerie was still alive, but already seriously ill.
Valerie hala yaşıyordu, ama çok hastaydı.
Though one can hardly believe it, at that time Andrei Tarkovsky was already seriously ill.
İnanması zor olsa da....... Tarkovsky o zamanlar ciddi şekilde hastaydı.
As some of you know my dearest wife, Christina, is seriously ill in the hospital.
Bazılarınızın da bildiği gibi sevgili eşim Christina ciddi bir rahatsızlık yüzünden hastanede.
My daughter is seriously ill A girl of sixteen
16 yaşındaki bir kızım var, çok hasta.
It's not that she was seriously ill, but...
Ciddi bir hastalığı yokmuş, ama...
Seriously ill.
Çok hasta.
Madeleine fell seriously ill.
Madeleine ciddi şekilde hastalanmıştı.
Others might be seriously ill at 50.
Diğerleri 50 yaşında ağır hasta olabilir.
When Father died... Carlo became seriously ill.
Babamız öldüğünde Carlo çok hastalandı.
Mrs Drusse, you are seriously ill.
Bayan Drusse, siz ciddi şekilde hastasınız.
Ken Mattingly will get seriously ill... precisely when you and Haise will be ascending from the lunar surface.
Ken Mattingly, sen ve Haise... Ay yüzeyine inerken hastalanmış olacak.
! Wasn't your patient seriously ill?
- Ağır hastan yok muydu?
In this case, the person dying is quite seriously ill.
Bu durumda, ölmekte olan kişi oldukça ciddi bir şekilde hasta.
I see what you mean. But seriously the director has been taken ill.
Ne demek istediğinizi anlıyorum, ama ben çok ciddiyim, Başkan rahatsız.
I'm ill, too... more seriously than Jean.
Ben de hastayım Jean'ınkinden daha ciddi.
This new substitute who's, like, mentally ill. Seriously.
Yeni gelen vekil, kafadan rahatsız gibi olan.Ciddiyim.
Seriously jeopardized by the spate of ill health.
Hastaların iyileşmesi yüzünden ciddi tehlikeye girmişti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]