Side to side translate Turkish
14,211 parallel translation
Oh, just because we're thinking about adding an indoor swimming pool to the side of the house
Evin diğer tarafına kapalı bir yüzme havuzu... yaptırmayı düşünüyoruz da.
Swim to the side, swim to the side!
Kıyıya yüz. Kıyıya yüz!
And through the first door... it's easy to get through that door and on the other side waiting for you are all the nummiest treats you can imagine.
İlk kapı sonunda... O kapıdan geçmek kolaydır. Diğer tarafta da sizi, aklınıza gelebilecek en lezzetli şeyler bekler.
I've got to pick a side. I just don't want to pick the wrong one.
Bir taraf seçmem gerek ve yanlış tarafı seçmeyi istemiyorum.
You know... Normally, somebody wants to waltz with me, I find myself sawing a 20-ounce rib eye on the East Side with a $ 500 Cabernet.
Hani normalde biri benim suyuma gitmek istese bu Doğu Yakası'nda 500 dolarlık şarapla yarım kilo pirzola yerken olurdu.
Sell-side traders looking to get a gold star next to their name.
Adlarının yanına altın bir yıldız isteyen satış yatırımcılarından.
And the reason it really seems to me that you're involved is there's someone we care a fuck of a lot about on the other side getting squeezed.
Senin de bu işe karıştığını düşünmemin asıl nedeni ise köşeye sıkıştırılan kişinin oldukça ilgilendiğimiz biri olması.
I do understand. You want me to get Axe because he fucked with your side piece and then he beat you.
Axe'a saldırmamı istiyorsun çünkü metresinle uğraştı sonra da sana gününü gösterdi.
And it taught me that people on my side sometimes need to blur the line to stop people on your side.
Ve bana bizim tarafımızdaki insanların sizin tarafınızdaki insanları durdurmak için sınırı görmezden gelebildiğini öğretti.
Get to the side of the road.
Yol kenarına geçin.
Horsey sauce right off to your side, man.
Çok teşekkürler. Soslar hemen yanda dostum.
Trust me, it feels good to know where you belong because if you don't know where you belong, then you're on the side of the road having a conversation with a coyote!
Bana güven, nereye ait olduğunu bilmek iyidir. Çünkü ait olduğun yeri bilmezsen bir yol kenarında kendini bir çakalla konuşurken bulursun!
Once that rift begins to close, you don't want to be on the other side of this line.
Yarık kapanmaya başladığında bu çizginin diğer tarafında olmak istemezsiniz.
They can use money, sex, ego, the dignity of a cause... whatever it takes, to turn you on their side, because the information that you have in your head is always more valuable than what is in theirs.
Sizi kendi taraflarına çekmek için para, seks, makam... her ne işlerine yarıyorsa kullanıyorlar, çünkü sizin kafanızdaki bilgiler onlarınkinden çok daha değerli.
But you will come out on the other side stronger... And you have to for what comes next.
Ama diğer tarafa daha güçlü çıkarsınız... ve gelecek olana daha hazır olursunuz.
He will betray his King Saul and bring his men to the Philistine side.
Kral Saul'a ihanet edecek ve askerlerini Filistin safına çekecek.
It's not too late to choose the right side.
Doğru tarafı seçmek için henüz çok geç değil.
I just want to make sure that there aren't any side effects.
Bir yan etkisi olmadığından emin olmak istiyorum da.
We may be drawing a line, but... who's to say you can't choose to stay on this side of it?
Bir çizgi çiziyor olabiliriz ama çizginin bu tarafını seçemeyeceğini kim söylüyor?
Learned to fight side by side.
Beraber eğitildik. Yan yana dövüşmeyi öğrendik.
Seeing this macho side of youls for the flist time... something is happening to me!
- Senin bu maço hallerini ilk kez görüyorum. - Bana bir haller oluyor.
Drop your weapons to the side of the boat!
Silahlarınızı yere atın!
Your weapon... to the side of the boat.
Silahlarınızı yere atın. Hadi.
It turns out there's a good side to you after all.
Meğer iyi bir tarafın varmış.
On the plus side, he taught me how to throw a perfect spiral.
Olumlu tarafından bakmam gerekirse, bana mükemmel spirali * nasıl yapacağımı öğretti.
You're gonna put in your five years, and then you're gonna defect to the other side, start defending the same rich jerkoffs you're locking up now.
5 yılını gömüp daha sonra taraf değiştirip şimdi içeri atmaya çalıştığın zengin züppeleri savunacaksın.
You do your three or five or ten years here, then you flip to our side, cash seven figures from the same big funds you're trying to bring down.
Beş on sene burada geçirirsin sonra bizim tarafa geçer ve şimdi alaşağı etmeye uğraştığın sermayelerden yedi rakamlı maaş alırsın.
Know that if this "urgent meeting" is to slam me for my ruling on the William Stearn case, you should proceed to the other side of that door and tell it to the doorknob.
Eğer bu acil toplantı, William Stearn duruşmasındaki yönetimimi eleştirmek içinse, kapının öbür tarafına devam edip kapı tokmağına derdini anlatabilirsin.
We need someone to curate that balance, someone who's been through the wars, who's seen the other side.
İşte bu dengeyi koruyabilecek mücadeleler görmüş, işin öbür tarafını da görmüş birine ihtiyacımız var.
Two forts either side of the river, to prevent the Vikings sailing right up to the city.
Nehrin iki kıyısına yapılacak kaleler Vikinglerin doğrudan şehre yelken açmalarını önlemek için.
It's still not too late to choose the right side.
Henüz geç değil doğru tarafı seçmek için.
Let's hope today's actions make it clear to the people of Arkadia which side they should be on.
Umalım da Arkadya halkı, hangi tarafta olması gerektiğini anlamıştır bugünden sonra.
What more do I have to do to prove that I am on your side?
Aynı tarafta olduğumuzu kanıtlamam için daha ne yapmam gerekiyor?
Despite what he just said, I'm gonna need you both to leave my side.
Söylediklerine rağmen ikinizin de yanımdan gitmesi lazım.
I used to stick books under the top of his side of the mattress so his head would stay elevated.
Kafası yukarıda kalsın diye,... yastığının altına kitap yığını koyardım.
He that I love has returned to my side.
Sevdiğim yanıma döndü.
What it means to have someone who makes you more than you are simply by being by your side.
Senin yanında yer alarak olduğundan iyi yere taşıyan insanmış ortak.
They assumed that they they drove to the other side of the island and eventually would come back.
Oteldekiler adanın diğer ucuna gidip dönerler diye düşünmüş.
Later I must run to the end of the station.. ... and throw it across the wall on the other side.
Daha sonra istasyonun sonuna kadar gidecek ve çantayı duvarın diğer tarafına atacaktım.
When we caught him, he was trying to.. ... throw the bag of money on the other side of the wall.
Onu yakaladığımızda çantayı duvarın arkasına atmaya çalışıyordu.
After taking such a big risk to get this money.. ... why would he would throw the bag on the other side? He would only do it if..
Parayı almak için kendini riske attıktan sonra neden çantayı duvarın arkasına atmaya çalıştı?
... he had a partner on the other side.. or if someone had threatened him to do it.
Ya duvarın öteki tarafında onu tehdit eden biri vardır ya da ortağı.
Here's to the shittiest bar in the South Side!
South Side'daki en boktan bara!
You and your mother standing by my side would go a long way to put this- -
Senin ve annenin benim tarafımda durması tüm bunları aşmamız için- -
You were not an essay-contest winner. But I do have this 100 % hypoallergenic right-side out bra, for you to wear home since you're exposed on that side.
Makale yarışmasının kazanamadın ama yine de ben sana evde giymen için % 100 hipoalerjenik bu sağ sütyeni veriyorum o tarafın kendini ifşa ettiği için.
The more the Mongols are reminded of the conquest of the South, the more likely they are to side with Kaidu.
Moğollara ne kadar Güney'in fethi hatırlatılırsa Kaidu'nun tarafına geçmeleri o derece muhtemel.
When I call for you and you don't scamper to my side, - I begin to question your loyalty. - I was busy.
Çağırırım da yanıma koşmazsan sadakatini sorgulamaya başlarım.
And when the ash clears... I'll be looking to see which side you stand on.
Kül kalktığındaysa, hangi tarafta olacağına bakacağım.
And when you are truly yourself, and we are painted with blood, I want to rule the darkness at your side.
Gerçek kişiliğine bürünüp tamamen kana bulandığımızda senin tarafındaki karanlıkta hüküm sürmek istiyorum.
Plus side... maybe I'll get a chance to kill him, too.
İyi tarafından bakarsak. Belki ben de onu öldürme şansı elde edebilirim.
Because I never wanted you to see that side of me.
Çünkü o tarafımı görmeni hiç istemedim.