So i know translate Turkish
32,326 parallel translation
So I know what to expect.
Ne bekleyeceğimi bileyim.
And keep in mind- - wait, wait, wait, keep in mind when you answer that I was your age once, like I said, so I know that your inclination is to tell me exactly what you think I want to hear.
Hatırla, bekle bekle. Bu soruya cevap verirken söylediğim gibi bir zamanlar senin yaşında olduğumu hatırla. O yüzden duymak isteyeceğim şeyleri söyleme eğiliminde olduğunu bildiğimi bil.
I know you won't believe it, Emma, so, I really am sorry about this.
Bana inanmayacağını biliyorum Emma bu yüzden bunu yaptığım için gerçekten üzgünüm.
Chuck, I know you're taking a risk by being here, so if you needed to leave, I'd understand.
Chuck, buraya gelerek bir risk alıyorsun. Gitmek istiyorsan anlarım.
All I know is that she went to Hookstraten looking for the blueprints for the Capitol Building weeks before we knew about the file, so she's either crazy, like everybody says or she knows something.
Tek bildiğim, biz daha dosyayı bilmezken, haftalar önce Hookstraten'a gidip planları istediği. Yani ya herkesin dediği gibi deli ya da bir şey biliyor.
Do you know why I took so long at the physical today?
Bugün fiziksel muayenem neden uzun sürdü biliyor musunuz?
He and Michele haven't shown up, so I don't know.
Ne o ne de Michele geldi, yani bilmiyorum.
So if it's something he thinks that we need to know, he'll tell us. I'm gonna make some breakfast.
Eğer bilmemiz gereken bir şeyse bize söyleyecektir.
I mean, they're trying so hard to get up the beach with broken legs and bleeding and very, you know, sobering, really.
Yani, kırık ayaklarıyla ve kanayan yaralarıyla sahile çıkmaya çalışıyorlar, yani gerçekten insanı ayıltan bir manzaraydı.
So, I'll know everyone on sight, so we can dive into this Pattern Day ceremony without any...
Yani herkesi görür görmez tanıyacağım öyleyse şu Patern Günü törenine gidebiliriz ; hem de hiç...
Honey, I know you have to work, so I can watch Ralph.
Tatlım, işin olduğunu biliyorum istersen Ralph'a ben bakabilirim.
You know, when I got the results of my MRI, I thought that everything I ever wanted, everything that I worked so hard for was just... gone.
Anlarsın ya MR sonuçlarımı aldığımda istediğim her şeyin uğrunda onca çaba sarf ettiğim her şeyin yok olup gittiğini sandım.
And then he knew someone I know at the ATF, so I believed him.
ATS'den tanıdığım birini tanıyınca da ona inandım.
Yeah, that's... that's exactly what I did. I found all those parts so you could put it together yourself. 'Cause I know you like to build stuff.
Evet, tam tam olarak bunu yaptım.
So, you know, I've checked out this entire building, and I've really taken a liking to this one.
Bütün binayı kontrol ettim ve bu katı gerçekten çok beğendim.
I don't know what your friend is so upset about.
Arkadaşının neden mutsuz olduğunu anlamıyorum.
I know that the two of you have had your past conflagrations, but when Hondo profits, so do you.
Evet, ben... İkinizin geçmişte bazı sorunlar yaşadığınızı biliyorum fakat Hondo bu işten kâr ettiğinde, siz de edeceksiniz.
Look, Mac, you and I both know what you're capable of, so I've had everything removed, down to the last paper clip.
Bak Mac, ikimizde senin neler yapabileceğini biliyoruz, bu yüzden küçücük bir ataça kadar her şeyi almak zorundayım.
You know, my job usually involves sneaking around in the shadows, so it's nice when I get to finally pull out the big guns.
Biliyorsun, benim bir işimde karanlıklarda sinsice dolaşmak, yani elimdeki en büyük kozu oynadığımda harika olacak.
So you better tell me what I want to know.
O yüzden bilmek istediklerimi söylesen iyi edersin.
If he was so far gone to the point I couldn't even recognize him, I don't know.
Eğer o da tanıyamayacağım bir duruma gelseydi, bilemiyorum.
Oh, you mean the plan that I have that is so vague I don't know which gas to make?
Hangi gazı yapacağımı bilmediğim için şüpheli olduğumu mu düşünüyorsun?
Just so you know, I trained in gymnastics for half my life.
Sadece bil diye söylüyorum, hayatımın yarısını jimnastik yaparak geçirdim ben.
But I know I'm so much more than you see
Ama biliyorum bende gördüğünden fazlası var
Though I know it's been so many years
Çok yıl geçtiğini bilsem de
And I haven't been able to find a replacement so, maybe you could, you know... Just...
Ve yerine geçecek birini bulamadım, belki sen, bilirsin...
So how do I know that you're really my boyfriend?
Nereden bileceğim gerçekten sevgilim olduğunu?
Actually, I-I know he's Asian, so just four things.
Asyalı olduğunu biliyorum, bu yüzden dört özelliğinden bahsedebilirsin.
I know what you're doing. You're trying to get me in your car so you can drive me to Seattle.
Beni arabaya bindirip, Seattle'a götürmeye çalışıyorsun.
Hey, Frank, I try so hard to protect her, and to not let her know I'm scared, and there is a creep out there preying on nurses.
Frank, onu korumaya o kadar çalışıyorum ki korktuğumu anlamasın diye uğraşıyorum dışarıda hemşireleri avlayan bir manyak varken hem de.
Make it so much easier if I could just tell her that you turn out okay, you know?
İyi olacağını söyleyip kurtulsam çok daha rahat olur anlıyor musun?
Okay, look, Axl, I know Mom said some stuff about April she shouldn't have, but our family is not so great that we can just afford to be losing members left and right.
Tamam, bak Axl annem April hakkında söylememesi gereken şeyler söyledi biliyorum ama ailemiz tüm üyelerini kaybetmeyi göze alabilecek kadar harika değil.
Hey. I just saw we were running out of pumpkin dip, And i know it's your favorite, so i brought you some.
Bal kabaklı sosumuzun bitmek üzere olduğunu gördüm ve çok sevdiğini bildiğim için biraz getirdim.
So, if I actually know something right now... and I do you don't want me to tell you?
Yani diyelim ben bir şey biliyorum ki biliyorum sana söylememi istemez misin?
Great, and just so you know, I'm not getting rid of all your stuff.
Harika ve haberin olsun, bütün eşyalarından kurtulmuyorum.
Rajesh, this is so sweet, but you... you know I'm working.
Rajesh, bu çok tatlı ama çalıştığımın farkındasın.
Okay, so we all know that Europeans prefer strong but simple lines... - Which is why I think - Mm-hmm.
- Avrupalılar keskin ama sade hatlardan hoşlandığı için fuara Trafalgar'la katılmamız gerektiğini düşünüyorum.
You know, I'm not so bad at those myself.
Hani, benim el becerim de fena değildir.
I know this is very upsetting... but like Detective Bell said, there is evidence that suggests that your husband was being targeted by someone who is hunting sexual predators, so we need to know everything.
Bunun çok üzücü olduğunu biliyorum ama Dedektif Bell'in söylediği gibi kocanızın seks avcılarını avlayan birisi tarafından hedef alındığını gösteren kanıtlar var, bu yüzden her şeyi bilmeliyiz.
Anyway, I know you guys all spent a lot of time up here, so, sorry.
Neyse, burada çok fazla zaman geçirdiğinizin farkındayım. O yüzden üzgünüm.
I don't know why I denied it for so long.
Uzun süredir bunu niye inkâr ettiğimi anlamıyorum.
So, I know I you said, "Go to the storage unit, and then come straight home."
Hani, "Saklama birimine git, sonra da eve gel" demiştin.
So, I know you said...
Hani...
So, whoever has him better bring it... because I know I got the perfect gift for...
Bu nedenle, o kime çıktıysa getirse iyi olur... çünkü mükemmel hediyeyi aldığımı biliyorum, şeye...
I know that she loves me, so why won't she touch me?
Onun bana aşık olduğunu biliyorum, öyleyse bana niye dokunmaz ki?
I don't know why I'm finding the image of you mispronouncing the word "cashmere" in a store... to be so joyful.
Neden senin mağaza önünde "kaşmir" kelimesini yanlış telaffuz edişinin... benim için bu kadar keyifli olduğunu bilmiyorum.
Although if you are gonna do it again, please let me know, so I can get it on video.
Ama yine yapacak olursan lütfen haber ver ki videoya çekebileyim.
So I was thinking, you know, engineers don't get a lot of respect.
Ben de düşünüyordum ki mühendisler pek saygı görmüyor.
Yeah, you know, like I said, I'm so busy.
Dediğim gibi, çok yoğunum.
I don't date guys at work, and you know that, so I need you to find that footage
İşten kimseyle çıkmadığımı biliyorsun. O görüntüleri bulman gerek.
So she needs to know - that I'm in her corner.
Yanında olduğumu bilmesi gerek.
so it's done 19
so i'm told 61
so innocent 31
so it's a win 16
so it goes 27
so i 1000
so it is 192
so it doesn't matter 23
so i'm 150
so it is true 19
so i'm told 61
so innocent 31
so it's a win 16
so it goes 27
so i 1000
so it is 192
so it doesn't matter 23
so i'm 150
so it is true 19
so it would seem 69
so it's over 58
so it's up to you 22
so i'm sorry 105
so i'm going 21
so it seems 95
so i'm done 19
so in a way 17
so it was you 44
so instead 79
so it's over 58
so it's up to you 22
so i'm sorry 105
so i'm going 21
so it seems 95
so i'm done 19
so in a way 17
so it was you 44
so instead 79
so i see 155
so i'm like 39
so i've been told 63
so in 27
so i'm out 19
so i left 108
so i heard 89
so it's 240
so i figured 114
so it's fine 24
so i'm like 39
so i've been told 63
so in 27
so i'm out 19
so i left 108
so i heard 89
so it's 240
so i figured 114
so it's fine 24