So it's possible translate Turkish
578 parallel translation
It's possible that life elsewhere in the universe can thrive with other liquids, not just water, and so we have to keep our eyes open.
Yaşamın sadece suda değil evrenin başka yerlerinde Başka sıvılar içindede gelişmesi mümkündür, Bu yüzden gözlerimizi dört açmalıyız.
- How so? - She won't be afraid anymore. She may be able to accept her ability to see spirits, or... it's possible that she may even lose that ability.
- Bundan böyle korku duymayacak ve hayaletleri görme yeteneğini belki kabul edecek belki de kaybedecek.
At a moment which is so painful for the whole fatherland, how is it possible to think about... the offences painful to one's person?
Bütün vatan için böyle acı bir anda, kişinin kişiyi acı ile suçlaması... nasıl mümkün olabilir?
I thought being with you would be so important, mean so much, that afterwards two people would be as close as it's possible to get.
Seninle olmanın çok önemli, çok anlamlı... sonrasında iki kişinin... birbirine olabildiğince yaklaşabileceği bir şey olacağını düşünmüştüm.
I know it's the great zeal of your faith which makes you utter this prayer, but it is possible to be overzealous, to destroy that which you hope to save so that nothing is left but emptiness.
Ama aşırı heves, korumayı umduğumuz şeyleri tahrip edebilir ve elimizde hiçbir şey kalmaz.
So, it's just possible, sir, you might want to learn a lesson from their combat experience.
Yani, onların savaş tecrübelerinden birşeyler öğrenmek isteyebilirsiniz.
If you are so well-informed, how's it possible that you don't know which bank they plan to rob?
Bu kadar ayrıntılı bilgi aldıysanız hangi bankayı soyacaklarını neden bilmiyorsunuz?
It's quite possible. Ifthat's so, could you really bring yourself, well, because of some failure in life, to overstep the obstacles?
Eğer öyleyse, hayattaki bazı başarısızlıklardan dolayı engelleri aşmaya gerçekten kendinizi ikna eder miydiniz?
And if it's possible for one man to make retribution for the torment of so many, It will happen now.
Pek çok kişinin çektiği eziyetin cezasını birinin ödemesi mümkünse eğer bu şimdi olacak.
... contradictory so let's take... something... which makes it possible... to bring out the contradictions... show how we're trying... to clear up the situation.... that oppresses us...
... çelişkili o halde başka bir şeyi ele alalım... Çelişkileri ortaya çıkartabilecek bir şeyi. Bize baskı yapan durumu aydınlatmak için nasıl çalıştığımızı gösterelim.
How is it possible for one so young to have experienced that?
Bu yaştaki genç bir çocuk nasıl olur da bunları yaşamış olabilir?
So it's quite possible that I've run into him sometime or another.
Bu nedenle herhangi bir zamanda onunla karşılaşmam büyük olasılık.
So this is just speculation on my part... but it is possible that if someone did this to him... they would have changed his clothes... to make it look like an accident.
Tabancaya doğru hamle yaptım fakat bacağım, altımda çöküverdi ve Deschler tabancaya hamle yaptı. Beni öldüreceğini biliyordum. İşte o sırada ben cebimden tabancamı çıkardım ve Deschler tabancasını ateşlemek için kaldırırken, ben onu vurdum.
But it's going to take all the savings I've got, so I've got to make certain that I make the best investment possible.
Ancak bu, benim bütün birikimlerime mal olacak. O yüzden mümkün olan en doğru yatırımı yaptığıma emin olmak istiyorum.
So many ifs it's incalculable. But possible.
Sayısız "eğer" var.
I wanted to go through the concerto with the conductor in peace and quiet, so it's possible I did leave earlier.
Orkestra şefimle beraber huzurlu ve sessiz bir ortamda çalışmak istedik. Bu yüzden erken ayrılmış olabilirim.
He'd want to delay it as long as possible so he could remain on the Galactica.
Galactica'da kalış süresini uzatmak için bunu geciktirebilirdi.
He'd want to delay it as long as possible so he could remain on the Galactica.
Galactica'da kalış süresini uzatmak istiyorsa bu sayede yapabilirdi.
Tell me, Mr. Gardiner would it be possible for you to stay here for a day or two so we could keep an eye on it?
Söylesen ¡ ze Bay Gard ¡ ner... s ¡ z ¡ müsahede altinda tutmamiz ¡ ç ¡ n b ¡ r ¡ k ¡ gün... burada kalab ¡ l ¡ r m ¡ s ¡ n ¡ z?
And so, it's possible to figure things out.
Bu şekilde bazı şeyleri tahmin edebilirsiniz.
It's supposed to rain like hell, so get as much done as possible.
Deli gibi yağmur yağacak, o yüzden her şeyi bitirmeye çalışın.
And when Eva said she wanted to have one, but it's not possible with Herbert... and she doesn't want one by that old guy, only by you, oh, Franz, I was so happy!
Ve Eva çocuk sahibi olmak istediğini söylediğinde bunun Herbert'le olması mümkün değilmiş. Ve o yaşlı adamdan da istemiyormuş, sadece senden istiyormuş. Ah Franz, çok mutluydum.
He and I have discussed this matter and he's made it possible for us to speak very frankly here today off the record, so to speak.
Konuyu görüştük ve sayesinde herşeyi çok açıkça konuşabileceğiz. Yani gayri resmi şekilde.
So what am I, if it's not possible the paragon of humanity to attain towards all my senses strain?
O halde neyim ben, Bütün düşüncelerin peşinde dolaştığı İnsanlığın tacına ulaşmanın mümkünü yoksa?
So, I've been wondering if it's possible that he was adopted?
Ben de onun evlatlık olup olmadığını bilmek istedim.
Besides, it's not possible to enjoy being hated so much.
Ayrıca, bu kadar nefret edilmekten hoşlanmak imkansız.
It should sit on our knees so that there's as much body contact as possible.
- Mümkün olduğunca vücut temâsı - olması için dize koyulmalıdır.
So, whatever it is that I have said here today... the point is that we are here to honor... our most generous benefactor... and newest freshman... the man who's made it possible... for us to break ground here today...
Pekala, bugün burada ne dersem diyeyim asıl konu, en cömert hayırseverimizi en yeni öğrencimizi onurlandırmak için buradayız. Onun sayesinde bugün burada temel atıyoruz.
It's possible to be so dependent
Bu kadar bağlı olmak mümkün.
There are three reasons. First, adultery is prohibited, so it's not possible for your husband to be with another. You must maritally satisfy him.
İlki, zina yasaktır, kocanız olmadan... başka birine gitmek bu imkansız...
They have become so interconnected with their planet's master computer that their language and thought patterns are as close to binary as it's possible for organic beings.
Zamanla gezegenlerinin ana bilgisayarıyla birbirlerine o kadar sıkı bağlanmışlar ki, dilleri ve düşünce düzenleri... ikilik sisteme, organik bir varlığın yaklaşabileceği kadar yaklaşmış.
It's possible... that death rays from Mars killed her... ( audience laughs )... but I don't think so.
Mars'tan gelen ölüm ışınları da onu öldürmüş olabilir. ama sanmıyorum.
Because, as you can see, it's a very, very hot day... and there is no air conditioning... so I think we should get him out of the sun... as quickly as possible.
Çünkü, gördüğünüz gibi, çok, ama çok sıcak bir gün... ve burada hiç havalandırma yok... Bu yüzden onu mümkün olduğunca çabuk... güneşten uzaklaştırmamız gerektiğini düşünüyorum.
But it is possible to annoy me and I should treat you the same way that I treated your colleagues, but life can be so unexpectedly short, Agent Page.
Ama bu canımı sıktı. Size ve meslektaşlarınıza bir sürpriz yapmalıydım ama hayat beklenmedik bir şekilde kısa olabilir.
Maybe it's possible to come back from that. There are so many ways to be happy, and I...
Belki bir kez olsun kaybetmemek mümkündür ve mutlu olmanın pek çok farklı yolu var.
Sister, I can't imagine how you feel right now. But it's very important that we learn as much about what happened as possible, so we can get this information out over the police radio.
Rahibe, nasıl hissettiğinizi hayal edebiliyorum ama neler olduğu hakkında mümkün olduğu kadar fazla bilgi alabilmemiz çok önemli.
They make us look as ugly as possible... so we'll buy more stuff to cover it up.
Bizi olabildiğince çirkin göstermeye çalışıyorlar... böylece daha çok şey satın alarak kapatalım diye.
Then again, he gave me hepatitis, so it's quite possible he gave me this, too.
Ve yine bana Hepatit bulaştırmıştı. öyleyse bunu da bulaştırmış olabilir.
It's possible that aliens have landed and they haven't been able to get our attention because we're so preoccupied with cleavage and shoes.
Uzaylıların dünyaya geldiği ama dekolte ve ayakkabılarla ilgilendiğimiz için dikkatimizi çekememiş olmaları mümkündür.
Only by incubating the eggs through the harsh winter, so that the chicks hatch at the very beginning of the short summer, is it possible for the Emperors to breed every year.
Sert kış süresince kuluçkaya yatarak yavruların kısa süren yaz mevsiminin başında yumurtadan çıkması sayesinde imparator penguenler her yıl üreyebilmektedir.
But isn't it just possible that you want it so much that you saw your killer in a man who bore a slight resemblance?
Peki bunu, ona biraz benzeyen bir adamın katil olduğunu düşünecek kadar çok istemiş olamaz mısınız?
It's possible, well, likely, people will get so pissed off... when they hear the details of these crimes... they'll revoke this bullshit amnesty.
Bence bu mümkün, insanlar büyük ihtimalle işlenen bu suçları duyduklarında bu af saçmalığını yürürlükten kaldıracaklardır.
So it's possible you went out... afterward.
Belki de daha sonra dışarı çıkmışsınızdır.
However, there's nothing to disprove what you're saying, so it's possible something is happening to you.
Ancak söylediğinizi çürütecek hiçbir kanıt yok. Yani gerçekten de size bir şey oluyor olabilir.
Or is it so possible that your head is spinning like a top?
Yoksa senin kafan mı karışık?
It's possible we were programmed not to leave so that we wouldn't learn the truth.
Gerçeği öğrenmememiz için, vadiden çıkmamaya programlanmış olabiliriz.
As the waters get shallower, so it becomes possible for different, bigger plants to grow.
Su sığlaştıkça farklı ve büyük bitkilerin yetişmesi mümkün oluyor.
Now, the clock's still running, so it's important we start this play as quickly as possible.
Süre ilerliyor, o yüzden hızlıca başlamalıyız.
So then it occurred to us- - if we could narrow the transporter's energy beam tightly enough, it might be possible to transport one of us through the microfissures.
Ve daha sonra, ışınlayıcının enerji bant aralığını yeteri miktarda yeniden ayarlayabilirsek, bir kişinin mikro çatlakların içinden geçerek ışınlanabileceğini fark ettik.
So it's possible the Captain and Paris are existing only hours and minutes before the explosion occurs.
Sonuçta Kaptan ile Paris büyük patlamadan sadece birkaç saat önceye gitmiş olmaları mümkün.
So isn't it possible... that you got her pregnant before she left you?
Peki seni terketmeden önce..... onu hamile bırakmış olma ihtimalin yok mu?
so it's done 19
so it's a win 16
so it's up to you 22
so it's over 58
so it's 240
so it's fine 24
so it's like 40
so it's true 182
so it's okay 41
so it's your fault 19
so it's a win 16
so it's up to you 22
so it's over 58
so it's 240
so it's fine 24
so it's like 40
so it's true 182
so it's okay 41
so it's your fault 19
so it's you 54
so it's official 29
so it's settled 30
so it's my fault 51
so it's not 23
it's possible 887
possible 255
so it goes 27
so it is 192
so it doesn't matter 23
so it's official 29
so it's settled 30
so it's my fault 51
so it's not 23
it's possible 887
possible 255
so it goes 27
so it is 192
so it doesn't matter 23
so it would seem 69
so it is true 19
so it seems 95
so it was you 44
so it was 29
so it 43
so it does 25
so it would appear 17
so it is true 19
so it seems 95
so it was you 44
so it was 29
so it 43
so it does 25
so it would appear 17