So lame translate Turkish
571 parallel translation
There are none so lame as those who will not walk.
Yürümeyenler kadar topal kimse yoktur.
" It sounds so lame.
" Kulağa öyle saçma geliyor ki.
You're so lame, Elliott.
Sen kuş beyinlisin Elliott.
- Amy, you are so lame.
- Amy, sen çok salaksın!
I guess It's cos the only way you'd ever see us, since your so lame you'd never leave this town.
Kasabadan ayrılacak gücün olmadığına göre sanırım bizi görmek için tek şansın buydu.
I mean, we got a woman so lame that she actually thinks when I groan during sex it has anything to do with her.
Karım öyle aptal ki... seks sırasında inlememin kendisiyle bir alakası var sanıyor.
That is so lame, Jerry.
- Bu çok acınası, Jerry.
Your eyes, your hands, you make my heart soar. lt was so lame.
Gözlerin, ellerin, midede kelebekler. Çok ucuzdu.
I didn't mean to be so lame.
Eziklik etmek istemedim.
You guys are so lame!
Beyler, kafadansakatsınız ha!
- That was so lame.
- Bu çok salakçaydı.
That song is so lame.
Bu şarkı çok kusurlu.
So lame that it's... cool?
Havalı olacak kadar mı... kusurlu?
You're so lame.
Çok palavracısın.
If what I do is so lame then why did you insist on coming with me this morning?
Eğer mesleğim o kadar sıkıcıysa neden bu sabah benimle gelmek için o kadar ısrar ettin?
Oh, it's so lame. No, no, no.
İğrenç. hayır, daha kötüsü.
It's so lame.
Çok ruhsuz.
- This town is so lame.
- Bu kasaba da çok sıkıcı.
They talk all the time, and it's so lame...
Herzaman konuşuyorlar, ve çok karışık...
So lame, I know.
Çok ezik, biliyorum.
- This assignment is so lame.
- Bu ödev çok ezikçe.
Oh, man, that is so lame.
Bu çok adice.
It's got to be warm and fuzzy - something like, um, Love Day... but not so lame. No, no, no! No.
Hayır, hayır, hayır!
That is so lame!
Bu inanılmaz.
Don't be so lame.
Bu kadar zayıf olma.
Oh, that magazine article was so lame.
Oh, o magazin haberi çok yanlış.
Apparently it is so lame it's cool.
Anlaşılan o kadar banalmiş ki harika oluyormuş
I CAN'T. IF I GO OUT THERE AND KICK EVERYBODY OUT, I'M GONNA LOOK SO LAME.
Eğer içeri girip herkesi kovarsam, tam bir hıyar gibi görünürüm.
IT'S SO LAME.
Çok ziyan bir şey.
This movie's so lame.
Evet, evet. Filmin bayağı eksiği var.
You are so lame, man.
- Gerçekten inanılmazsın.
It's so lame.
Bu çok gerzekçe.
What's so lame about ice skating?
Buz pateninin nesi uyuz?
Why, Queenie, I'd rather lose my pipes so I couldn't sing and go lame so I couldn't dance than to hurt Hank.
Hank'i inciteceğime sesimi kaybedip şarkı söylememeyi ve ayrıca topal kalıp dans edememeyi yeğlerim.
Only, tell me why you speak so haltingly. Has your imagination gone... lame?
Fakat neden muhayyileniz felce uğramış gibi sözler ağzınızdan teker teker çıkıyor?
Unbelievable, you are so charming and cute, are you really in love with you ugly and lame husband?
Sen, çok güzel, çok arzu edilen, o topal, iğrenç yaratık? - O İyi ve çekicidir.
You beat him so hard that he was bent and lame
Öyle dövmüşsün ki bükülmüş ve kırılmış
Send one of my guys to get zapped, so some lame-ass can get his beauty sleep?
Seninkiler güzellik uykusuna yatsın diye, benimkileri vurulmaya mı göndereyim?
I know the prom's kinda lame, so if you don't wanna go, it's no big deal...
Balonun aptalca olduğunu biliyorum yani gitmezsen önemli değil...
some guys are lame they want my fame i got a girl with juice her name is deluce, so check it out look at chita, holmes.
- Chita'ya baksana Holmes.
Eagle-eyed, always game Cat's whiskers, lion's might nearer they came in boots to make them lame but with a heart so light for they thirst for fame.
Kartal gözlü, leylek bacaklı, kedi bıyıklı, tilki dişli homurdanan serseriyi yaran. Yürürler, başlarında eski şapkaları, örter tüyleri çukurları. Ruhları şöhretten sarhoş.
Since business is so good, I suppose I'm gonna have to raise the rents... on both you lame-ass fucks!
İşler böyle iyi oldukça sanırım kiraları yükselteceğim... siz iki s.kik aksak göt için.
It's true! We're so lame.
Çok gerzeğiz.
So you could turn our anniversary into a carny sideshow to promote a lame idea?
Yıldönümümüzü kusurlu bir tasarının reklamını yapmak için bir nevî festival gösterisine dönüştürebilesin diye mi?
I mean, yeah, okay, so Michele and I did make up some lame story.
Yani, evet, Michele ve ben aptalca bir yalan söyledik.
My father's the publisher and editor, and he said I could make some changes, so I'm going to turn it into a real magazine, instead of 200 pages of ridiculous beauty tips, lame advice, and brainless models.
Babam yayıncı ve editör. Ve bana bazı değişiklikler yapabileceğimi söyledi. Ben de bunu 200 sayfalık saçma sapan güzellik sırları, aptal tavsiyeler ve beyinsiz mankenler dışında gerçek bir dergiye çevireceğim.
So how is your lame ass clubhouse Stan?
Eh, şu bayık kulüp eviniz nasıl Stan?
So because a man is old, because he has a few eccentricities, you're ready to put him down like a lame horse, is that it?
Bir adam yaşlı ve birazcık garip diye onu sakat bir at gibi öldürmeye hazırsınız, değil mi?
So remember I love cheesy poofs, you love cheesy poofs if we didn't eat cheesy poofs we'd be lame...
Unutmayın : Peynirli Puf severim, Peynirli Puf seversin, Peynirli Pufları yemezsek bayık oluruz.
You are so lame.
Öyle yalnız kaldın ki.
So what are Dawson and those other lame excuses for teenagers doing tonight?
Dawson ve öbür kötü mazeretli gençler bu akşam ne yapıyor?