So quiet translate Turkish
1,783 parallel translation
It's ever so quiet round here, Martha.
Ortalık iyice sesizleşti Martha.
So quiet outside.
Dışarısı çok sessiz, bir kurt uluyor.
Always so quiet, sweet pea.
Hep de böyle sessizsin, canım benim.
She was so quiet and couldn't talk, so I don't know what got into her That day.
Çok sakindi ve hiç konuşmazdı bu yüzden o gün o duruma nasıl düştü bilmiyorum.
# When you're trying to be so quiet? #
Numara çevirdiğin o gecelerden biri.
It'll be so quiet that who'll come by it Except a seagull?
O kadar sakin olacak ki Kim gelecek martılardan başka?
It's so quiet out here.
Burası çok sessiz. Evet.
Why have you gone so quiet?
Neden birden sustun?
Yeah, because you're so quiet, and I hardly ever see you coming or going.
Evet, çünkü siz çok sessizsiniz. Ne zaman girip çıktığınızı bilmiyorum.
It's never been so quiet.
Hiç olmadığı kadar sessiz.
I'm watching you sleep, how you breath... so quiet, like the sea in the morning.
Seni uyurken izliyorum,... nasıl nefes aldığını, çok sessiz, denizin sabah saatlerinde olduğu gibi.
In the morning it's so quiet, and then it becomes louder and louder...
Sabahları çok sessiz,... ve sonra giderek gürültülü olur...
Why are you so quiet?
Niçin bu kadar sessizsin?
Why is it so quiet in there?
Niye içerisi bu kadar sessiz?
Why are you so quiet?
Neden sessizleştin?
It's so quiet here.
Ondan dolayı burası sakin bir yer.
Oh yes... yes, he was a lovely boy too, huh... so quiet, so polite.
Tabiki. Çok sevimli, çok uslu, çok kibar bir oğlandı.
Wait, why the hell's it so quiet?
Bekle, ortalık niye bu kadar sessiz?
The way that he's sitting there so quiet.
Orada sessizce oturuşu...
Malena was always so serious and so quiet.
Malena da her zaman çok ciddi ve çok sakindi.
Why is everybody so quiet?
Neden bu kadar sessiziz?
- That's why it's so quiet.
- Bu yüzden mi bu kadar sessiz?
Why so quiet?
Neden bu kadar sessiz?
So quiet and always working in the house.
Çok sessiz ve daima evde çalışıyor.
Why are you so quiet?
Neden bu kadar sessizsin?
You weren't so quiet when I was in your power.
Ben senin gücünün gölgesindeyken, sen pek sessiz değildin.
You were so quiet, I knew it was you.
O kadar sessiz girdin ki içeri, sen olduğunu anladım.
Now the house is so quiet I can't even sleep.
Şimdi ev o kadar sessiz ki uyuyamıyorum bile.
It just seems so quiet, you know?
- Sadece çok sessiz görünüyor. - Evet.
You trusted me this far, so just keep quiet.
Buraya kadar bana güvendin, o yüzden sessiz ol.
The noise was driving you crazy, so you moved from the Upper West Side where it's relatively quiet down here where it's twice as loud.
Gürültü seni deli ediyordu... Bu yüzden şehrin daha sessiz olan Batı yakasına taşınmıştın. Burasıysa iki misli gürültülü.
" So as to preserve, protect and promote the public health, safety and welfare and the peace and quiet of the inhabitants of the city, we forbid any and all use of car alarms within the five boroughs of New York City,
Yani, halkın genel sağlığını ve refahını korumak ve kollamak amacıyla ve şehrimizin daha sessiz ve sakin bir yer olması için New York şehrinin merkezinde her türlü araba alarmının kullanılmasını yasaklayacağız.
Just do something quiet so Izz can finish her homework.
Sadece sessiz bir şeyler yap, böylece lzzie ödevini bitirebilsin.
It's so fucking quiet in there.
İçerisi çok sessiz.
So I just thought the best thing would be to get it really quiet.
Ben de düşündüm ki en iyisi sessiz bir ortam sağlamak.
So now, you know, I would really appreciate a moment of peace and quiet.
O yüzden, şu an biraz huzur ve sessizlik sağlarsan fena olmayacak.
Well, I mean, it is a milestone, and actually, I am taking stock of my life and trying to find some peace and quiet in my old age, so, Milly, will you please bring Jason to the party?
Peki, diyorum ki, bu bir dönümtaşı, ve aslında, hayatımın stokunu alıyorum. benim yaşımda biraz barış ve sessizlik bulmaya çalışıyorum Yani, Milly, lütfen Jason'ı partiye getirir misin?
But Robin doesn't want me to be doing it during work, so I'm just trying to keep it quiet.
Ama Robin iş sırasında yapmamı istemiyor, o yüzden sessiz olmaya çalışıyorum.
You gotta be real quiet, so you can hear a twig snap.
Gerçekten sessiz olmalısın böylece bir dalın çıtırdadığını duyabilirsin.
So when we ran into you yesterday, this thing that we've been going through real quiet,
Dün sana rastladığımızda, sessiz sedasız yürüttüğümüz şey...
I kept quiet about it so I could see what you were up to.
Ne yapmak üzere olduğunuzu görmek için sessiz kaldım.
This is about evidence and finding out the truth, so you sit there and be quiet.
Bu delille ve gerçeği öğrenmekle ilgili, Bu yüzden otur ve sesini çıkarma.
You are the quiet one, so why don't you shut the fuck up?
Sen sessiz birisin, neden o lanet çeneni kapatmıyorsun?
Oh, nightmare, ssh... quiet as the grave, which is perhaps why I feel so much more at home.
Kabus! Burası mezar gibi sessizdir, onun için de kendimi evimde hissediyorum.
... and we pay to keep the families of those children quiet, so...
... çocukların ailelerine sessiz kalmaları için para vermek zorunda kaldık, yani...
Be really quiet so Oona doesn't wake up.
Çok sessiz ol. Oona uyanmasın.
See, I think you wanted to keep things quiet so you wouldn't draw attention.
İşleri sessiz halletmek istedin böylece dikkat çekmeyecektin.
So, one moment, it's super loud and then it goes quiet.
Bir an çok gürültülü, sonra sessizleşiyor.
So you Nail, you told them on the quiet.
Nail sen de yani, kaşla göz arasında anlatmışsın.
So you killed him to keep him quiet.
Yani onu çenesini tutması için öldürdünüz.
So we're gonna keep quiet about this and let them come.
Dolayısıyla, biz de bunu çaktırmadan onların gelmesini bekleyeceğiz.
quiet 3842
quietly 665
quiet on the set 19
quiet please 25
quieter 20
quiet now 57
quiet down 216
quiet laugh 23
so quit 20
so quickly 29
quietly 665
quiet on the set 19
quiet please 25
quieter 20
quiet now 57
quiet down 216
quiet laugh 23
so quit 20
so quickly 29