So quit translate Turkish
1,185 parallel translation
so quit beating yourself up and just do it.
- Kendini hırpalama da işini yap.
Now it's a vicious cicle. So quit drawing her, and it lid.
Çizmeyi bırakırsan hepsi biter.
- I didn't kill your father so quit blaming me!
- Artık arkadaş olmadığımıza seviniyorum. - Babanı ben öldürmedim ve baş edemediğin her şeyde beni suçlamandan bıktım artık!
So quit acting like i'm hoping i can kiss you.
O yüzden sanki seni öpmeyi umuyormuşum gibi davranmayı bırak.
- So quit.
- O halde bırak.
You are so quit... and.. so beatiful
Güzel olduğumu söylemeden önce, ne demiştin?
So quit your whining, my little superstars because I'm going to lay down something extra special.
Sızlanmayı kesin küçük süperstarlarım. Çünkü ekstra özel bir program yapacağım.
It felt so good today to quit my job.
Bugün işimden istifa etmek beni çok mutlu etti.
So here's my advice... quit before you end up dead.
İşte sana öğüdüm. Vazgeç. Yani çok geç olmadan.
So you're gonna quit?
İstifa mı edeceksin?
So is that it? You just quit?
Gerçekten bırakıyor musun?
So that's when you quit school to come back here?
Sen de okulu bırakıp buraya geri döndün öyle mi?
I quit, so you don't have to pay me.
Bıraktım, böylece bana ödemek zorunda değilsin.
So I quit and became a... Commentator
O yüzden ben de dövüşü bırakıp... yorumcu oldum.
I want you to quit your job and stay home with the kids, so I can keep going to the office "?
Böylece ben çalışmaya devam edebilirim " diyen kaç kadın gördünüz?
So you better get back to work and quit goofing.
O halde oyalanmayı bırak ve işinin başına dön.
So it is good that I quit?
- Ayrılmam iyi mi oldu yani?
So I quit.
Bu yüzden işi bırakıyorum.
And so I quit.
Ben de bırakıyorum.
Because my friend Donna, she was trying to quit smoking, and she found that the gum was soothing to the nerves, so I started chewing it, then I got hooked on the gum, and then I got TMJ from the chewing,
Çünkü arkadaşım Dona da sigarayı bırakmaya çalışıyordu Ve sakızın sinirlere de iyi geldiğini söyledi. Sonra ben sakız çiğnemeye başladım ve şimdi de devamlı çiğner oldum.
Thinks he can run the team better than the guys actually running the fucking team. So Gordon and Smithy, they agreed to quit.
Gordon ve Smith bırakmayı kabul etmişler.
If it's so bad here, why don't you guys just quit?
o kadar kötüyse, neden ayrılmıyorsunuz?
So who wants to quit?
Evet, kim gitmek istiyor?
I was going to quit the game entirely, but then I thought, "Chicago's not so bad."
Tamamen oyunu bırakacaktım, ama düşündüm ki "Chicago o kadar kötü değil"
So quit.
- Bırak.
So, you see, I have to quit the team.
Gördüğün gibi, takımdan ayrılmam lazım.
Quit playing so much.
Zırvalamayı bırak.
So, it's over, it's finished and I quit.
Yani artık bitti. İstifa ediyorum.
You're a fag laurent, so accept yourself and quit annoying us with your issues.
- Sen bir ibnesin Laurent! Yani kendini kabullen ve bizi de bunlarla sinir etmekten vazgeç...
So you ´ re gonna quit school?
O zaman okulu bırakacak mısın?
So, you never asked Billy to quit, you never complained about the Unisex, you certainly didn't complain about the male modelhaving the gigantic - ---
Yani hiçbir zaman Billy'ye oradan ayrılmasını söylemediniz, tuvaletlerden şikayetçi olmadınız.
I'm so at loose ends since I quit.
AyrıIdığımdan beri işler hep yarım kaldı.
So I walk over, try to calm the guy down, but he won't quit.
- Yani ben yanına gidip adamı sakinleştirmeye çalışıyorum ama olmuyor. Adamda beyin iltihabı olduğunu biliyoruz.
I don't wanna quit until it's- -done. I am so glad that I did this Early Action thing.
Ama başlayacağım. Vazgeçmek istemiyorum. Erken hareket ettiğim için çok memnunum.
So quit.
Bırak o zaman.
- So, what, you're just gonna quit?
- Hemen bırakacaksın, ha? - Evet.
Quit being so paranoid.
Bu kadar paranoyak olmayı bırak. Tamam.
So, are you gonna quit your job?
- Ne yapacaksın, işi mi bırakacaksın?
They were jerks, so I quit.
Onlar aptaldı, bu yüzden işi bıraktım.
Plus Mr Saperstein's gonna show me some smack-down moves so I can quit gettin'my ass kicked so often, right?
Artı, Bay Saperstein bana bazı teknikler böylece sık sık dayak yemekten kurtulmuş olacağım, değil mi?
So if I were you, I'd quit making threats and hit the road.
Eğer senin yerinde olsaydım tehditleri bir kenara bırakır ve kaçmaya başlardım.
Tell your dogs to quit barking so we can talk.
Köpeklerine söyle, havlamayı kessinler de konuşalım.
So you quit?
Sonra bıraktınız mı?
So... can't I tell everyone I simply quit?
Sadece 10. sınıfı bitirmek istiyorum. Yani, herkese kolayca bu işi yapmayacağımızı söyleyemez miyim?
Callahan hit on her, so she quit.
Callahan ona yavşadı ve o da istifa etti.
Quit feeling so sorry for yourself, huh?
Kendine acımayı bırak tamam mı?
If the island means so much to him, why is the colonel so keen to quit it?
Ada onlar için o kadar önemliyse, niye bu kadar kolay vazgeçtiler?
So I quit while I'm ahead, and I'll change the subject.
Hazır zirvedeyken bırakayım, ve konuyu değiştireyim.
- Quit acting so damn scared!
- Öyle korkmuş gibi davranmaktan vazgeç ya!
I was so worried that you'd quit after all this.
Tüm bu olanlardan sonra gidersin diye çok endişelendim.
So I quit ballet Lessons.
Ben de bale derslerini bıraktım.
quite 566
quit 222
quitter 26
quitting 23
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite a bit 64
quit 222
quitter 26
quitting 23
quite interesting 19
quite the opposite 151
quite well 74
quite often 32
quite the contrary 91
quite a bit 64
quite literally 47
quite nice 19
quite sure 96
quite a few 36
quite a lot 58
quite a while 18
quite good 34
quite right 315
quite so 150
quite a sight 16
quite nice 19
quite sure 96
quite a few 36
quite a lot 58
quite a while 18
quite good 34
quite right 315
quite so 150
quite a sight 16
quite all right 51
quit my job 17
quite simply 51
quite recently 20
quite frankly 246
quite honestly 39
quite the reverse 18
quite true 21
quite simple 17
quit it 259
quit my job 17
quite simply 51
quite recently 20
quite frankly 246
quite honestly 39
quite the reverse 18
quite true 21
quite simple 17
quit it 259