Soaking wet translate Turkish
330 parallel translation
I'm soaking wet!
Çabuk çık!
Those matches are soaking wet.
Bu kibritler ıslanmış.
- You are soaking wet.
- Sırılsıklam olmuşsun.
I'm soaking wet.
Yağmur yağıyor.
You're soaking wet
- Ne var?
Whoa. Hey, get me a dry blanket. This thing is soaking wet.
Bana kuru bir battaniye bulun Bu sırılsıklam olmuş.
My shoes are soaking wet. I shall die of cold.
Ayakkabılarım çok ıslandı, üşüdüm, hastalanıp öleceğim.
I'm soaking wet, but I'll freeze if I take my coat off.
Sırılsıklam oldum, ama paltoyu çıkarırsam üşürüm.
The ground was soaking wet last night.
Dün gece yerler çok ıslaktı.
He's soaking wet.
İliklerine kadar ıslanmış.
You two are soaking wet.
İkiniz sırılsıklam olmuşunuz.
Soaking wet.
Slrllslklam.
If Venus were really soaking wet, then you could determine that by finding the pattern of water vapor in its atmosphere.
Eğer Venüs hakikaten sırılsıklam bir yer olsaydı, bunu atmosferindeki su buharına ait deseni bularak tespit edebilirdik.
And so instead of a swampy, soaking wet surface it was suggested that Venus was bone-dry, a desert planet with clouds composed of fine silicate dust.
Yani, bataklıklı, ıslak bir yer kabuğu yerine Venüs'ün, kupkuru bir çöl gezegen ve bulutlarının silikat tozundan olduğu önerildi.
I'm soaking wet.
Sırılsıklamım.
Now I'm soaking wet.
Oh, sırılsıklamım.
You are soaking wet.
Sırılsıklam olmuşsunuz.
Paul, take your shoes off. They're soaking wet. I can't.
Ayakkabılarını çıkar, ıslanmışlar.
Fred, darling, I had to loan him your terry. He's soaking wet. This is hers, not his.
Hayatım, ona senin kıyafetini ödünç vermek zorunda kaldım.
They are soaking wet.
Sırılsıklam bir vaziyetteler.
That first year we were married. I was blind until the day you came in out of the rain, soaking wet, and fell into bed, drunk.
Evlendiğimiz o ilk yıl, sen yağmurun ardından sırılsıklam ve sarhoş bir halde eve gelip... kendini yatağa atana kadar, kör gibiydim.
She was burning up with fever and soaking wet.
Ateşler içinde yanıyordu ve sırılsıklamdı.
He's soaking wet, it doesn't show really, but I think there is another...
O çok ıslak, gerçekten göstermek için değil ; fakat başka bir tane olduğunu düşünüyorum... ... bu kesinlikle değil.
Get this table soaking wet.
Bu masayı iyicene ıslatalım.
I slept soaking wet And the worms ate my bread
Sırılsıklamdım uyuduğumda Solucanlar yedi ekmeğimi
- My pants are soaking wet.
- Pantolonum sırılsıklam.
Soaking wet from now on.
Bundan sonra sırılsıklam bir hayatınız olur.
The wrapping on it is soaking wet.
Üzerindekiler sırılsıklam!
- Oh, you're soaking wet. - Uh-huh.
Oh, sırılsıklam olmuşsun.
Jesus Christ, I'm soaking wet.
Tanrım! Sırılsıklam oldum.
You were soaking wet from the rain and I had a mad impulse to throw you down on the lunar surface and commit interstellar perversion with you.
Yağmurdan sırılsıklamdın. Ve ben seni ay yüzeyine yaslayıp, yıldızların arasında..... cinsel sapıklıkları denemeyi düşünmüştüm.
Our clothes were soaking wet.
Korkunçtu.
He's soaking wet with perspiration..... yes?
Sırılsıklam terliyor..... evet?
We'll be soaking wet.
sırılsıklam olduk.
You're soaking wet!
Sırılsıklam olmuşsun!
He sat on the bed, soaking wet
Her tarafı sırılsıklam bir halde, yatağa oturdu.
You're soaking wet.
Su gibi olmuşsun.
Just walking in the rain Getting soaking wet
Sadece yağmurdayürüyorum... sırıI sıklam olarak.
It's been thundering and lightning, and we're all soaking wet!
Şimşekler ve yıldırımlar vardı ve hepimiz cimcilik ıslandık!
If you're soaking wet, then you'll lose body heat.
Sırılsıklam olduğunda vücut ısın düşebilir.
You're soaking wet!
Sırılsıklam olmuşsun.
- Still eight stone soaking wet.
- Sekiz parmak uzunum senden.
You're soaking wet and you're gonna Leave in the middle of the night.
SırıIsıklamsın. Gecenin bir yarısı gidemezsin. Dur!
Look, use the sink, I don't want me carpet all soaking wet.
Bak, oturak burada.
That's the sum total of sushi and sake and soaking wet golf? !
Tüm bu suşi, sake ve yağmurda golf oynamanın sonucu bu mu yani?
Soaking wet.
Sırılsıklam oldum.
She's soaking wet, the little darling.
Sevgilin biraz ıslandı.
I'm soaking, I'm dripping wet!
boşalıyorum, fışkırtıyorum.
Getting soaking'wet
sırılsıklamdım,
She's soaking wet.
O s? r? ls?
The guy only weighs 150 pounds soaking wet.
Sakin ol Meekum.