Sooner rather than later translate Turkish
200 parallel translation
But you'd better have surgery sooner rather than later.
Fakat fazla zaman kaybetmeden ameliyat olmanızı öneririm.
I'm saying it should be sooner rather than later.
Bunu şimdiden söylüyorum, daha geç olmadan farkına varın diye.
And sooner rather than later, in my view.
Beklenenden daha çabuk.
I think I should marry Dannick sooner rather than later, don't you?
Fazla vakit geçirmeden Dannick ile evlensem iyi olacak galiba, öyle değil mi?
Look, the fact is that all these people are suffering to varying degrees... from post-traumatic stress, and from a strictly medical point of view, we have to get them out of here sooner rather than later.
Buradaki bütün herkes, yoğun bir duygusal travma geçiriyor. Tıbbi yönden bakacak olursak, onları buradan olabildiğince çabuk şekilde götürmeliyiz.
Sooner rather than later, I hope.
Umarım "Sonra" dan daha yakında olur bu!
I'll get my rest when I'm dead, which is gonna be sooner rather than later.
Ben öldüm zaman Ben, benim dinlenme alacak Hangi er ya da geç olacak.
But I truly believed it must come to pass. Some vessel I would sail by my shore sooner rather than later.
Çok yakın bir zamanda bir geminin buralardan geçeceğinden ve beni göreceğinden emindim.
This is why we expect to be contacted by him hopefully sooner rather than later.
Bu nedenle eninde sonunda onunla irtibata geçeceğimizi umuyoruz.
Why don't we try to find this demon sooner rather than later, perhaps persuade him to lend us the books free of charge?
O iblisi yarın yerine bugün bulmaya çalışalım. Belki onu kitapları bize ücretsiz olarak ödünç vermeye ikna ederiz.
I'm just glad we did it sooner rather than later.
Daha fazla geciktirmediğimiz iyi oldu.
I mean, Shax will attack sooner rather than later.
Yani, Shax er geç saldıracaktır.
Sooner rather than later.
Ne kadar erken ararsan o kadar iyi.
That's very sweet of you, but I'm wondering... if you could make it sooner rather than later.
Çok naziksin, ama bunu bir an önce yapabilir misin?
- Meaning that surgery is recommended, and I would say sooner rather than later.
- Ameliyat gerekiyor, ve bir an önce olsa iyi olur.
Have'em sooner rather than later.
Sonra yapmaktansa bir an önce yap.
Sooner rather than later.
Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.
I'll tell you what, I hope you get what's coming to you and I hope it's sooner rather than later.
Bak ne diyeceğim. Umarım çok geçmeden layığını bulursun.
My guess is sooner rather than later.
Çabuk olması geç olmasından iyidir.
Because I'm thinking sooner rather than later.
Çünkü ben hemen düşünmeni yeğlerim.
She'll continue to age at a very slow rate until she dies, which, judging by the look of her, seems more likely to occur sooner rather than later, bringing me back to my original point.
Ölene kadar çok yavaş oranda yaşlanmaya devam edecek, görünüşüne bakarsak... yakın zamanda ölecek gibi, bu da beni asıl konuya geri getiriyor.
And sooner rather than later.
Geç vermektense erken karar vermenizi.
Well, I just hope this blows over sooner rather than later.
Umarım bu er ya da geç diner.
There was an in-service in Charlottesville last year said if we ran into any unusual homicides we were supposed to call you folks sooner rather than later.
Geçen yıl Charlottesville'de bir duyuru vardı eğer alışılmadık bir cinayetle karşılaşırsak çok geç olmadan sizi çağırmamız isteniyordu.
At least two men stationed at my door, sooner rather than later.
En azından kapımda iki adam durmalı, çabuk olsa iyi olur.
We need to do this sooner rather than later.
Bunu çabuk yapsak iyi olacak.
Make it sooner rather than later.
Geç olmasından sa erken olsun.
Let's say the guy realized he had a kid in the car sooner rather than later. So let's keep it within a mile.
Diyelim ki adam çocuğun farkına vardı er ya da geç. 1 mil içinde diyelim.
Look, it was gonna happen sooner rather than later, Pop, right?
Şimdi olması sonra olmasından daha iyi değil mi baba?
Thank God that you found out sooner rather than later.
Şükürler olsun ki, çok geç olmadan farkına varmışsın.
Look, the only option you've got is to evacuate your people to another planet, and I would advise doing it sooner rather than later.
Bakın, tek seçeneğiniz halkınızı başka bir gezegene tahliye etmeniz ve çabuk yapılmasını öneriyorum.
Situation would have to be resolved sooner rather than later.
Konu daha çabuk çözülmüş olurdu.
where magic has made childrers teeth perilously powerful, so that our story is much sooner rather than later about blood.
Ve bizi büyünün çocukların dişlerini korkutucu derecede kuvetli hale getirdiği Diş Perisinin Kalesine getiriyor. Yani hikayemiz, sonundan daha ziyade eninde kan ile ilgili.
With your permission, my lord, I'd like to have him hanged sooner rather than later.
Efendim müsaadenizle onu yarından tezi yok asmak isterim.
So I guess sooner rather than later.
Sanırım hemen olması hiç olmamasından iyidir.
Tell her sooner rather than later.
Geç kalmadan önce söyle.
Oh, actually, there is one little thing I need you to do sooner rather than later.
Aslında... Yapmam gereken küçük bir şey daha var. Ne kadar erken olursa o kadar iyi.
Nonsense. I'd rather do it sooner than later, before the arrival of my great-grandchild.
Torunumun çocuğu doğmadan bunu yapmak istiyorum.
I expect trouble to come looking for us, but I'd rather face it sooner than later.
Ama er veya geç yüzleşmeyi tercih ederim.
God knows rather sooner than later.
Tanrı biliyor ya, erken olması geç olmasından daha iyi.
Bound to happen, rather sooner than later.
Er ya da geç olacaktı.
He just needs it to be later rather than sooner.
Sadece bunu olabildiğince ertelemek istiyor. Boston'da kalacaktır.
You should create them. Sooner, rather than later.
Ve bence onları çok çabuk ortaya koymalısın.
Whatever it is I'd rather know sooner than later.
Geç olmasındansa erken olmasını tercih ederim.
I think we'd better do this sooner, rather than later... or I may just have to kill you myself.
Bence, şunu geç kalmadan bir an önce yapalım yoksa, seni ellerimle öldürmek zorunda kalabilirim.
But sooner... rather than later.
fakat pek yakında... sonra değil.
It sounds impulsive, but I'd rather see you sooner than later.
Ama seni sonra görmektense, hemen görmeyi tercih ederim.
Yeah, I just wish it was later rather than sooner.
Evet, ama biraz daha geç olmasını tercih ederim.
I have this patient, and I get that there's a right and a wrong time to hear big news, but wouldn't you rather know sooner than later?
Bir hastam var, ve büyük haberleri duymak için bir yanlış ve bir doğru zaman olduğunun farkındayım, ama erken olması geç olmasından iyi değil mi?
- I'd rather see you sooner than later.
Bunun çok ani olduğunu biliyorum Aaron, ama seni bir an önce görmeliyim.
And I was praying my life would end rather sooner than later.
Bir an önce hayatımın sona ermesi için dua ediyordum.