Special occasions translate Turkish
182 parallel translation
Congratulatory messages apply only to special occasions.
Tebrik mesajları sadece belirli durumlar içindir.
But that's for special occasions.
Ama bunun için özel bir nedenimiz var.
Yes, but on special occasions I take over.
Evet, ama özel durumlarda o işe de ben bakıyorum.
I save it for special occasions.
Özel günler için saklarım.
In India, to honor guests on special occasions... women decorate the floors of their homes with rice flour and water.
Hindistan'da bazı özel durumlarda konukları onurlandırmak için... kadınlar, evlerinin tabanlarını pirinç unu ve sudan yaptıkları bir bulamaç ile süslerler.
Here's something I always break out on special occasions :
Bunları sadece özel durumlarda çıkarırım.
- Only on special occasions.
- Sadece özel zamanlarda.
You don't find Flostre in cafes, except on special occasions.
Flostre cafe'lerde oturmaz, özel durumlar hariç.
Only on special occasions.
Özel zamanlarda sadece.
On certain special occasions, those of you who please me... will even be given the companionship of a young lady.
Belli özel günlerde, beni hoşnut edenlerinizin yanına... genç bir kız da verilecek.
We get together on special occasions, but...
Ancak özel durumlarda görüşebiliyoruz, ama...
The fact is, he was telling me that... you personally fire the gun... on these special occasions.
Gerçek şu ki, bu türlü özel günlerde topu özel olarak sizin ateşlediğinizi anlatıyordu.
Well, the chef usually buys it only on special occasions, you know. Gourmet nights, and so on.
Şef genelde yalnızca özel geceler için alıyor... bilirsiniz, gurme geceleri için falan.
Only on special occasions.
Sadece özel durumlarda.
I have a nice wine for special occasions.
Böyle özel durumlar için sakladığım, çok kaliteli bir şişe şarabım var.
I wanna show you a trick Mother showed me when you weren't around... to use on special occasions like this. Ah.
Ancak sen pek ortalarda yokken, bu tür özel durumlarda kullanmak... üzere annemin bana öğrettiği bir numarayı göstermek istiyorum.
Wine doesn't do anything for me. Maybe a glass on special occasions like the grape harvest.
Özel günlerde bir bardak bağ bozumu olabilir.
But on special occasions like raising money for our Symphony Orchestra...
Ama özel durumlarda Senfoni Orkestramız için parayı çoğaltmak gibi...
We have some special occasions tonight.
Bu gece özel kutlamalarımız var.
And for special occasions, I got myself an iron Cross, as a kind of legitimation for my arm.
Özel durumlarda, kolumu meşru göstermek için gazilik madalyası takıyorum.
I only do that for special occasions.
Sadece özel günlerde yapıyorum.
Oh, only on special occasions.
Sadece özel durumlarda.
And then we use... I only do it for special occasions.
Birde şundan koyayım. Bu içkiyi sadece özel durumlarda hazırlarım.
On special occasions.
Özel durumlarda.
On special occasions, she arranged trips to the theater.
Özel günlerde tiyatroya geziler düzenlerdi.
Yeah. Uses them on special occasions.
Evet.Onu özel durumlarda kullanıyor.
I mean, six teaspoons were important. They were used on special occasions... to stir coffee in cups on special occasions.
özel günlerde kahve karıştırmak için kullanılan 6 çay kaşığı ne kadar değerliymiş.
On special occasions.
Özel durumlarda ederim.
Our replicator never does it justice, but I managed to store a few cases for special occasions.
Kopyalayıcımız onu asla layıkıyla yapamıyor, ama özel durumlar için... bir kaç kasa saklamayı başarabilmiştim.
The uniform is made to order but I can only wear it on special occasions.
Üniforma sipariş verildi.. ama sadece özel günlerde giyebilirim.
Special tea for special occasions.
özel vesileler için özel çay.
I bring it out on special occasions.
Özel anlar için saklıyorum.
Two in mine, actually, and they always manage to ruin special occasions.
Aslında benim ailemde iki tane var - ve özel etkinlikleri hep mahvediyorlar.
And special occasions.
Ve özel durumlar.
I save that one for special occasions.
Acil durumlar için bir tane saklıyordum.
Not that I don't appreciate the ones you bought me, but I'll save those for special occasions when only tassels will do.
Bana aldıklarını beğenmediğimden değil ama onları özel durumlar için, püskülün lazım olduğu zamanlar için saklayacağım.
- You wouldn't. She only used them on special occasions.
Onları sadece özel durumlarda kullanırdı.
She always used to wear it on special occasions.
Özel günlerinde, hep bunu takardı.
In my day, Sherman, people used to spend time with they family... on Sundays and special occasions.
Benim zamanımda, Sherman, insanlar vaktini aileleriyle geçirirdi Pazar günleri ve özel günlerde.
On special occasions I'll soak them in beer.
Özel durumlarda bira içinde tutarım.
And it's only a once-in-a-while thing reserved for really special occasions.
Kırk yılda bir çok özel durumlarda yapılır.
- How about not-so-special occasions?
- Çok özel olmayan durumlarda ne yapıyorsunuz?
Treats from home are much prized, and saved for special occasions.
Evden getirilen yiyeceklere büyük değer veriliyor ve özel anlar için saklanıyor.
Only going out to restaurants for special occasions, birthdays or anniversaries. And even then having to watch what we order... Skipping the appetizer, coming home for dessert.
Restoranlara yalnızca özel günlerde giderek doğum günlerinde ve yıldönümlerinde ve hatta o zamanlar bile siparişlerimize dikkat ederek, tatlıyı yemek için eve dönmeyi bekleyerek.
The special is for special occasions.
Spesiyal özel durumlar içindir.
Twice a day should be for special occasions.
Günde iki kez özel durumlar için olmalı.
Or do you only bring her out for special occasions?
Ya da onu sadece özel yerlere mi getiriyorsun?
I save it for special occasions.
Bunu özel bir durum için saklayacağım.
It was my absolute favorite dress- - one I save for special occasions.
En sevdiğim elbiseydi o. Özel günlerde giyiyordum.
Special occasions?
Özel durumlar mı?
Not all the time, but definitely on special occasions.
Her zaman değil ama özel günlerde.