Squeaky translate Turkish
530 parallel translation
Squeaky voice, that reminds me.
Tiz ses bana bir şeyi hatırlattı.
You ought to wear squeaky shoes, Hobson.
Takırdayan ayakkabılar bulmalısın kendine, Hobson.
With squeaky shoes on.
Gıcır gıcır pabuçlarımla.
♪ Like a squeaky violin ♪
"Gıcırtılı bir violin gibi"
- And squeaky shoes.
- Ya da ses çıkaran ayakkabıları olabilir.
[previously squeaky high note, perfect]
Hayalet değilim dedin. Ölü değilsin.
My squeaky pencil and me... I wasn't even trying to be good.
Gıcırtılı kalemimle ben - İyi bir kız olmayı denemedim bile.
And that's why you have to stay squeaky clean.
Bu yüzden senin tertemiz kalman gerek.
And the one with the squeaky voice, the one with the squeaky voice is up on the roof waiting to shoot the first lawman that rides into town.
Ve kısık sesli olan kısık sesli olan çatıya çıkacak ve şehre giren ilk polisi vuracak. Evet, kesinlikle.
Two-cylinder, chain drive, one squeaky wheel on the front, it sounds like.
İki silindirli, vitesli ön tekerleklerinden biri sanırım gıcırdıyor.
It's squeaky shoes approaching.
Gıcırdayan ayakkabılar yaklaşıyor.
We didn't mean to ruffle you, squeaky.
Seni korkutmak istemedik farecik.
The squeaky wheel always gets the...
Sen bir dertle uğraşayım derken bir de bakmışsın...
We using Squeaky Fromme?
- Squeaky Fromme'u kullanıyor muyuz?
Squeaky, Ford at the airport, bump.
Squeaky... Ford havaalanında... Bum!
So that's why they called me squeaky?
Bu yüzden mi diğerleri bana "cırtlak" diyorlardı?
MILLER : Squeaky clean, every one of them.
Hepsi temiz, gıcır gıcır.
Squeaky Fromme, where are you when we need you?
Kıçımın soylusu, sana ihtiyacımız olduğunda neredeydin?
Either it's a 900-year-old kraut or five niggers with squeaky voices.
Ya 900 yıllık Almanı ya da tiz sesli beş zenciyi dinliyorsun.
° Though my voice is quite squeaky and he calls my joints creaky ° l love the dear lad just the same °
Sesimin hışırtılı, eklemlerimin gıcırtılı olduğunu söylese de bu delikanlıyı seviyorum.
- Squeaky clean.
- Tertemiz olacaksın.
No, he's squeaky clean.
- Hayır, temiz görünüyor.
You know, you're not exactly squeaky clean yourself.
Sen de, sütten çıkmış ak kaşık değilsin.
Plenty of dirty cops got squeaky-clean histories.
Bir sürü kirli polisin tertemiz sicili var.
Also, there was a certain amount of talking in squeaky voices.
Ayrıca, biraz da tiz sesle konuşma olayı da söz konusuydu.
Of course, it could be this squeaky board.
Tabii o ses bu tahtadan geliyor olabilir.
All I remember was, he was standin'over me, laughing', with those burning'red eyes and that high, squeaky voice.
Tek hatırladığım... tepemizde durmuş gülüyordu. Kıpkırmızı gözleri vardı. Ve cırtlak bir sesi vardı.
Is this some kind of a communal-culty - squeaky-Charlie type of deal?
Bu bir komünal tarikat türü anlaşma mı?
Squeaky voice... loud squeaky voice.
Ciyaklama sesi... yüksek ciyaklama sesi.
It's a funny squeaky sound.
İlginç bir hayvan sesi.
If I get on that helicopter with the coin, I get out of here squeaky clean.
O sikkeyle helikoptere binebilirsem, buradan temiz bir şekilde sıvışabilirim.
Let's put Squeaky Fromme on the one-dollar bill.
Squeaky Fromme'u 1 dolar banknotuna koyalım.
- Well.... The moral is, the squeaky wheel gets the grease.
- Peki....... sanırım anafikir "ağlamayan bebeğe meme vermezler"
Squeaky clean, beyond suspicion.
Tertemiz, her türlü şüphenin ötesinde.
It's that stuff you spray on squeaky hinges, right?
Gıcırdayan menteşelere sıktığın şu sıvı, değil mi? '
And he was supposed to be our squeaky-clean front man.
Sözde bizim pirupak paravanımız olacaktı.
- RITA : ( squeaky voice ) Way to go, bonehead!
Tebrikler kemik kafa!
We must be all squeaky clean for the New World.
Yeni Dünya için hepimiz gıcır gıcır olmalıyız!
- No, I got my first work shirt today and tonight, I'm tackling the squeaky hasp on my cigar humidor.
- Olmaz, bugün ilk iş kıyafetimi aldım ve akşamleyin puro nemlendiricimin kilidini sıkıştıracağım.
Does the name "Squeaky" Fromme mean anything to you?
Sesinin cızırtılı gelmesi size de bir şey ifade etmiyor mu?
- Squeaky wheel gets the oil?
- Burada yapmak istemiyor musun?
Squeaky and shiny clean.
Cillop gibi, tertemiz oldular.
THE SQUEAKY WHEEL GIVES THE GRIEF
Gıcırtılı Tekerlek Acı Veriyor.
I got a call at 2 in the morning and all I could hear was this squeaky sound.
Gecenin 2'sinde bir telefon geldi ve tüm duyabildiğim gıcırtılı bir sesti. Ben de şöyle düşündüm :
I got him the squeaky hydrant.
Ben ona öten yangın musluğu aldım.
Been squeaky clean 22 months.
22 aydır tamamen temizim.
The rest of you scumfucks, now that you've had your shower and you're all sweet and squeaky clean, are gonna follow Officer Smith to your new accommodations. Let's go.
Geri kalan pislikler, şimdi duşunuzu alıp pırıl pırıl olduktan sonra yeni ikametgâhınız için Memur Smith'i takip edeceksiniz.
what's his name... the little man with the squeaky voice.
Tiz bir sesi olan o küçük adam.
[high squeaky note]
Joey Crown, tuhaf ve gergin suratlı bir müzisyen.
Squeaky clean, no mileage.
Gıcır gıcır, sıfır kilometrede.
Squeaky clean.
Gıcırtılı temizlik.