English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Ss

Ss translate Turkish

55,432 parallel translation
Said you didn't have permission to go.
Gitmek için izin almamışsınız.
Like you, uh, stepped off the map into the, well, unknown, I guess?
Sanki, haritadan adım atmışsın, şeye, bilinmeyene, sanırım?
You are pretending you cannot believe in impossible things.
İmkânsız şeylere inanamazmışsın gibi davranıyorsun.
Because eros is some backwater. That doesn't deserve basic humanitarian aid?
Zira Eros temel insanî yardıma layık olmayan ıssız, izole çukurdan başka bir şey değil!
Says you've been less than candid.
Hiç dürüst davranmamışsın.
You took it without permission.
İzinsiz almışsın.
I assume that much is clear by now.
Bunu çoktan anlamışsındır.
Wow, genius, you figured it out.
Vay be, zekâ, bunu anlamışsın.
You strayed like a little puppy on the fourth of July.
Sapmışsın Küçük bir köpek yavrusu gibi Temmuz ayının dördüncü günü.
You hid them well, lady.
- İyi saklamışsın leydi.
Well, you're good with her.
İyi anlaşmışsınız.
You were just beaten and thrown in a cell... unfairly, if you ask me.
Sen de öyle dövülüp hücreye atılmışsın. Bence haksız yere tabii.
You're right.
Haklıymışsın.
You haven't moved since I left to scavenge this morning.
Sabah çöpcülüğe gittiğimden beri yerinizden kıpırdamamışsınız.
You are one driven rat.
Bayağı kararlı sıçanmışsın.
I bet you got a big fat payoff.
Bahse varım kocaman bir pay almışsındır.
I'm sorry, I think you're mistaken. I'm not...
Üzgünüm bence yanlış anlamışsın...
I'm gonna go ahead and pretend you didn't just mouth off to me like my teenage daughter.
Ergen kızım gibi patavatsızca konuşmamışsın gibi davranacağım.
You're all blocked up, babe.
Kendini kapatmışsın bebeğim.
So, you see the symbolism.
Mesajını anlamışsındır.
But you understand, I can't have people out there investigating things.
Ama anlamışsınızdır dışarıda bir şeyleri araştıran insanların olması işime gelmez.
Now, look, you know that I'm no Mother Teresa, but after divorce number three, this tit is pretty tapped out.
Rahibe Teresa olmadığımı anlamışsındır ama üçüncü boşanmadan sonra göz de oyula oyula...
Zimmerman. You conned him.
Zimmerman'la onu dolandırmışsınız.
You believe it'cause you got a hard-on for the guy and you wanna believe it.
Buna inanıyorsun çünkü adama takmışsın ve inanmak istiyorsun.
I think you got used to the bolt gun.
Bence şok tabancasına alışmışsındır.
I think you got weak, and I don't think you can kill me with one shot.
Zayıflamışsındır ve beni tek vuruşta öldürebileceğini sanmıyorum.
You're up.
Kalkmışsın.
I figure you paid $ 700 for it.
700 dolara almışsındır.
Why you met Sekou, pretended you were Muslim, pretended you were his friend and mine.
Sekou ile neden tanıştığnı, Müslüman rolü yapmanı, ikimizin de arkadaşıymışsın gibi davranmanı.
You obviously got hurt.
Belli ki yaralanmışsın.
I never forced myself on anyone.
Kimseyi benimle çalışsın diye zorlamış değilim.
In Berlin, you woke me f-from a coma f-f-for answers.
Berlin'de. Cevap almak için beni komadan sen uyandırtmışsın!
What? You already have a spoon!
Kaşık almışsın bile!
Mmm. You made coffee.
Kahve yapmışsın.
You won a cruise.
Gemi seyahati kazanmışsın.
I, um, I would've thought you'd have been used to that by now.
Şimdiye kadar böyle durumlara alışmışsındır diye düşünüyordum.
You have truly been blessed.
- Gerçekten kutsanmışsınız.
[scoffs] No, I don't.
Tuff, üssünüzü korumak için iki tane kukla bırakmışsınız.
See you got your cast off.
Sargılarını çıkartmışsın.
- You did not.
- Yapmamışsınız.
You've stolen from these people.
İnsanlardan çalmışsın.
And yet you only won the bronze.
Ona rağmen anca bronz kazanmışsın.
You had to die in a rock climbing accident and come back to life just like your son Jesus, who, strangely, doesn't seem to get a mention here on your little card.
Bir kaya tırmanışında ölmen lazımdı aynı oğlun İsa gibi geri gelmen lazımdı... Ama gariptir, küçük kartında onun adını dahi anmamışsın.
- You're hurt.
- Yaralanmışsınız.
I heard you were there.
Duyduğuma göre oradaymışsın.
You must see by now that when you wage war on the world, the world fights back.
Dünyaya savaş açarsanız onun da size savaş açacağını şimdiye anlamışsınızdır.
That had to be you!
Onu sen yapmışsındır!
- You must have called him.
Onu aramışsındır.
You got your phone back.
Telefonunu geri almışsın.
That's not a good way to start the day.
Güne iyi başlamamışsın.
About you attending the Parkland Mosque.
Parkland Camisi'ne katılmışsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]