English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Starve

Starve translate Turkish

1,935 parallel translation
We're all gonna starve or have our brains eaten, we might as well be friends.
Üçümüz de ya açlıktan öleceğiz.. ... ya da beyinlerimiz yenecek.
They're rats in a hole with no way out and will eventually starve to death.
Onlar bir çıkış yolu olmayan bir delikteki fare ve eninde sonunda açlıktan ölecekler.
'Cause you two will starve like a pair of orphaned puppies.
Çünkü iki yetim köpek yavrusu gibi açlıktan geberirsiniz.
He'll starve to death.
Açlıktan ölür.
Unless you feed, you starve.
Beslenmezsen aç kalırsın.
If you do not put in crops, you will live on your bimonthly rations and if you do not accept ration tickets you and your family will either be beggars or you will starve.
Eğer ekin ekmezseniz, iki ayda bir gelen yiyeceklerinizle yaşar ve yiyecek kuponlarını kabul etmezseniz siz ve aileniz ya dilenci olur ya da açlıktan ölürsünüz.
I'll lose this job, my kids will starve!
İşimi kaybedeceğim! Çocuklarım açlıktan ölecek.
If they don't eat every couple of hours, they will starve.
Her iki saatte bir yemezlerse açlıktan ölürler.
Only get to go to heaven if you beat your little girl and leave your wife to starve?
Küçük kızını dövüp karını aç bırakınca cennete mi gidiyorsun?
Okay, yeah, now they have the freedom to starve and the freedom to be blowing up everyday?
Sefalet ve her gün havaya uçma özgürlüğü için yalvarıyorlardı değil mi?
And the reason that prisoners go on hunger strike, for example, and may starve themselves to death, Is, in the words of Omar Deghayes, " I'm dying slowly here in Guantanamo as it is.
Örneğin mahkumların açlık grevlerine gitmelerinin sebebi kendilerini açlıktan öldürmek içindir, diğer bir söyleyişle Oman Deghayes'in dediği gibi, "Guantanamo'da zaten ağır ağır ölüyorum en azından hayatımı kendi ellerimle alayım"
Women nowadays, you know, they just starve off all the curves.
Bugünlerde kadınlar, açlıktan ölmeyi tercih ediyorlar.
Besides, it might as well be sooner, to see us starve.
Ayrıca oradakilerin, açlıktan ölsek bile umurlarında olmaz.
You can't let yourself starve.
Aç kalamazsın.
Don't let him starve
Molalarda yemek gönderin ona.
Don't make me starve.
Beni aç bırakma.
If I couldn't write shit, I'd starve.
- Bir bok yazamazsam, açlıktan ölürüm.
You're the reason girls vomit and starve themselves to death.
Sen, kızların kusmasının ve açlıktan ölmelerinin sebebisin.
Why would he starve them?
Onları neden açlığa mahkum etsin ki?
He would starve himself unless someone forces him to eat.
Biri onu zorlamazsa, açlıktan ölür.
If I don't give them money, they'd starve.
Onlara para vermeyecek olsam, açlarından ölürler.
both sides will starve to death
Kim saldırdıysa canından oldu.
I lived through 14 years of war... didn't starve to death or get killed
14 yıldır süren savaşlarda ne açlık çektim, ne de hırpalandım!
We left plenty of food so you won't starve.
Açlıktan ölme diye bir sürü yemek bıraktık.
They starve them and beat them. I can't send him there.
Onu oraya yollayamam.
She doesn't cook, and she will starve to death.
Yemek yapamaz, ve açlıktan ölecek.
I also don't want him to starve.
Ayrıca aç durmasını da istemiyorum.
Starve next fall or freeze this winter- - take your pick.
Gelecek sonbaharda açlıktan ya da kışın soğuktan öleceksiniz.. Seçiminizi yapın.
I'm going to starve him, starting from now.
Şu andan itibaren, ona artık yemek vermeyeceğim.
Don't starve him...
Onu aç bırakma...
I'm going to starve him.
Çocuğu açlıktan öldüreceğim.
I'm going to starve him, starting from now.
Şu andan itibaren, ona yiyecek hiçbir şey vermeyeceğim.
Your heart might break, but the show goes on,'cause if it stops, you starve.
Kalbin kırılsa da gösteri devam etmeli. Çünkü durursa aç kalırsın.
Starve next fall or freeze this winter.
Gelecek bahar açlıktan ya da bu kış donarak ölmek.
But it's not enough for them to keep their food and leave us to starve.
Ama yiyeceklerini saklayarak bizi açlıktan ölmeye terk etmek yeterli değildi.
- Face it, we're gonnna starve!
- Kabullenin, açlıktan öleceğiz!
Well, you're gonna starve, and we're all gonna eat you, then.
O halde açlıktan ölürsün, biz de seni yeriz.
Let's just screw and do V until we starve.
Vampir suyu alıp acıkana kadar sadece sokuşalım.
We'll starve here.
Açlıktan öleceğiz burada.
No one will starve, we'll hunt, you'll have to learn.
Kimse açlıktan ölmeyecek, avlanacağız, öğrenmek zorundasın.
- You'll starve here.
- Burada açlıktan öleceksin.
Will you ever starve back in the capital?
Başkentte dönmeden açlıktan ölecek misin?
- They will really not starve.
Açlıktan ölmez herhalde.
If the harvest is bad, why, they and their family are completely free to starve to death.
Eğer hasat kötüyse, çiftçi ve ailesi açlıktan ölmekte özgürler.
It is wrong to steal, but worse to starve your child.
Çalmak yanlıştır ama çocuğunu aç bırakmak daha da kötüdür.
Of course, the newly hatched cuckoo eats all the food, leaving the ordinary siblings to starve to death.
Tabii ki, kuluçkaya yeni yatmış olan guguk kuşu tüm yiyeceği yer sıradan kardeşleri de açlıktan ölür.
I'll starve before i eat anything here.
burada bir şey yemeden önce, açlıktan ölmeyi yeğlerim.
What are we gonna do, starve out here?
Ne yapalım peki, aç mı kalalım?
Now, we can just let it happen, and who knowshow many of us are going to starve to deathbefore he dies.
Şu an sadece bekleriz, ve kim bilir kaçımız o ölmeden açlıktan ölürüz.
Go ahead and starve yourself.
Böyle devam et, açlıktan öl.
And you readily come here to starve yourselves!
Sen de isteyerek kendini açlığa mahkûm edebilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]