Stripe translate Turkish
326 parallel translation
This type of stripe doesn't fit me well, and I hate this style the most!
Çiçek desenli kıyafetler bana yakışmıyor.
In the course of duty you might get a stripe.
Görevde olduğundan bir şerit alırsın
What's the good of a stripe if I've got no arm to wear it on?
Eğer üzerinde taşıyacağım kolum olmazsa şerit ne işe yarar?
All fascists are not of one mind, one stripe.
Bütün faşistler bir değil.
A little extra reach on a punch, a set of brass knuckles a stripe on the sleeve, a badge that says cop on it, a rock in your hand, or a bankroll in your pocket.
Yumruk atarken fazladan mesafe, bir tunç muşta... apoletler, üzerinde polis yazan bir rozet... elinde bir taş ya da cebinde bir tomar para.
It'll show on your record when you come up for that extra stripe in two or three years.
Kayıtlarınıza geçecek. Fazladan bir rütbe alacaksınız.
Green Stripe Company.
Green Stripe Şirketi.
I'd give my stripe for a mouthful of water.
Bir yudum suya rütbemi bile verirdim.
A stripe job would give you more personality, mister.
Çizgili bir kravat sizi daha kişilikli gösterir bayım.
- Red, with a white stripe.
- Kırmızı, beyaz çizgili.
You think he gives a good hoot about another lousy stripe?
Sence aptal bir yıldızı umursar mı?
Anybody who says he's bucking for another stripe is a dirty liar!
Rütbe için yağ çektiğini söyleyen yalancıdır.
Every time Jackson runs an errand, Cooney tips him a stripe. - Hurry.
Jackson ne zaman ayak işine koşsa, Cooney, rütbesini yükseltiyor.
See that second stripe?
Şu ikinci çizgiyi görüyor musun?
You girls seen a brown bag with a white stripe and my initials?
Baş harflerim olan şeritli çantayı gördünüz mü?
How much does stripe-ties pay?
Streptayz kaç para veriyor.
Stripe-ties.
Streptayz.
Here are today's papers, sorted according to political stripe
Şuna bir bak, burada bütün gazeteler var, hepsi! Politik eğilimlerine göre ayrılmış!
He wore a stripe blazer and a straw hat with matching ribbon.
Şeritli Blazer bir ceketi ve kurdeleli bir şapkası vardı.
- I'm transferred to the Var. With an extra stripe.
Fazladan bir şerit daha alıp, terfi etmişim.
You're all of the same stripe.
Nasıl olsa hepiniz aynısınız.
Sew the fourth stripe on the sleeve.
Koluna dördüncü şeridi dik.
There was a red stripe running down the leg.
Bacak kısmında aşağı uzanan kırmızı bir çizgi vardı.
Are you aware that only German generals wear the red stripe?
Sadece Alman generallerinde kırmızı şerit olduğunun farkında mısın?
Justice cannot see the red stripe or the gold braid, but justice can sometimes hear the cry of a murdered woman.
Adalet kırmızı şeridi ya da apoletleri görmez, ama bazen öldürülen bir kadının çığlığını duyabilir.
Stripe for stripe.
Kamçıya kamçı.
General I have men who care more about the one stripe they've earned than I'd care if you buried me in brass.
General kazandığı her çizgiyi beni emekli etmenizi önemsediğimden daha çok önemseyen adamlarım var.
Well, you've got to earn that new stripe somehow.
Şu yeni şeritleri bir şekilde hak etmek zorundaydın.
I can see a bright stripe of green, under the wall... and sunlight everywhere.
Duvarın altında biten yeşil şerit ve günışığı gözlerimin önünde.
Vittorio, get my friend two blue with the purple stripe.
Vittorio, arkadaşıma iki mavi ve bir mor şeritliden getir.
I'm wearing white pants with a red stripe.
- Beyaz şort ve kırmızı kuşak giyeceğim.
- Want me to give him a stripe or two?
- Bir iki kamçı vurayım mı?
We're talking silk, blue, maybe a little red stripe.
İpek, mavi bir şey düşünüyoruz belki bir parça kırmızı çizgisi olabilir.
- He's past the midfield stripe!
- Orta sahayı geçti!
I've never noticed before he's got a stripe in the middle.
Tam ortasında çizgisi olduğunu hiç fark etmemiştim.
Yeah, Medore, the one with the stripe down the middle.
Evet, Medore, tam ortasından bir çizgi geçen köpek.
Too bad our celebration will be of more mundane stripe than I had intended.
Kutlama partimizin, tasarladığımdan da sıradanlaşması ne kötü.
Oh! Golden stripe Armor!
- zincir zırh...
Look, that one's got a cute stripe on its head.
Şunun kafasında şirin bir çizgi var.
Mom, it's Stripe!
Anne, bu Çizgili!
Stripe!
Çizgili!
That's Stripe.
Bu, Çizgili!
You see, arresting CJ, that'll get Waters another stripe.
CJ'i tutuklamak Waters'a rütbe kazandıracak.
So you got a two-coIour stripe when you squeezed the tube. So you got a two-coIour stripe when you squeezed the tube.
Tüpü sıktığında dışarı iki renk birlikte çıkıyor.
- Cost himself a stripe in the process.
Rütbeni bütün bunlara borçlusun.
By God, I knew you were a man of my stripe. Alright, what is it?
Tanrı aşkına, benim tipimde bir adam olduğunu biliyordum.
Those pants look familiar. That stripe down there- -
Bu pantolon bana tanıdık geliyor.
The one with the orange stripe.
Turuncu çizgili olana.
I lost a stripe.
Ben de rütbe düştüm.
It's the blue wire with the white stripe.
Beyaz şeritli mavi kabloyu keseceksin.
How about a thin stripe?
Şu ince çizgiliye ne dersin?