Such a waste translate Turkish
339 parallel translation
But... it's such a waste that you didn't get to graduate from that college, that school background.
Ama üniversiteden mezun olamadın. Yazık olmuş.
It's such a waste, a waste.
Ziyan olmuş, ziyan.
It would be such a waste.
Boşa emek olurdu
Such a waste.
Ziyan olmasın.
It'd be such a waste.
Çok yazık olur.
- It seems such a waste.
- Evet. Yazık olacak.
Such a waste of talent.
Ne büyük bir yetenek israfı.
But it's such a waste.
Ama bu büyük bir israf.
You know, maybe it ain't such a waste.
Belki de yazık olmaz.
It's such a waste of time.
Boş şeylerle zaman harcama.
My whole life is such a waste.
Bütün hayatım bir kayıp.
Such a waste of us.
Bizi burada bekletiyorlar.
Dying is such a waste of good health.
Ölmek sağlığın heba olmasıdır.
Time spent being angry with you is such a waste.
Sana kızmanın alemi yok.
Such a waste!
Ne harabe!
- It's such a waste when people — I don't know.
- İnsanlar ölürken, bu boş iş. Bilmem...
- It's such a waste of money.
- Tam bir para israfı.
It would be such a waste.
Büyük bir kayıp olurdu.
This lying is such a waste of time.
Yalanlarla zaman kaybediyoruz.
On someone else, I swear This savoir-faire Would be such a waste
Yemin ederim başka birisinde böyle bir maharet, heba olurdu
Such a waste.
Tam bir ziyan.
"I don't understand all this fuss and such a waste of time for a matter of orifice"
"Bütün bu yaygarayı anlamıyorum ve zaman asıl aşık olunması gereken"
It's lucky that you are not holding a treasured sword, or else it would be such a waste.
Neyseki elinde değerli bir kılıç yokmuş! yoksa onu da yazık ederdin!
It would be such a waste.
Bu zaman kaybı olur.
For you to be without me and unhappy... is such a waste.
Bensiz ve mutsuz olman... çok yazık.
It's such a waste that I own a lowly little retail outfit.
Sadece küçük bir kıyafet dükkanımın olması ne büyük kayıp.
It's... such a waste.
Bu... ne büyük bir ziyanlık.
Such a waste!
Böylesine büyük bir heba!
Such a waste!
Ve yemeyeceğiz.
Such a waste.
Ne yazık.
- Ah, it's such a waste.
- Ah, ne israf.
It seems such a waste, does it not?
Bırakırsam bu güzelliği israf etmiş olurum.
Such a waste.
Çok masraflı.
"is too pretty a girl to waste on such a companion."
"tam benimle takılabilecek şirin bir bayan."
It seems a shame... to waste such a beautiful sister upon a brother that doesn't appreciate her.
Böyle güzel bir kız kardeşi abisinin ellerinde harcamak büyük bir kayıp.
And how inconvenient for you, such a busy man, having to waste so much time to get me on a boat.
Ve senin için ne büyük sorun..... o kadar meşgulken burada benimle vaktini ziyan ediyorsun.
Why should I waste my talent, my horse and my life on such a woman?
Neden böyle bir kadın için yeteneğimi, atımı ve hayatımı boşa harcıyorum ki?
- It's a sin to waste such intelligence.
- Böyle bir zekâyı boşa harcamak bir günah.
All seems like such a terrible waste.
Hepsi de çok yazık.
Why would such an easy girl waste time going after me in such a roundabout way, when my rashness had left her a direct route?
Böylesine basit bir kız benim aceleci tavrım ona doğrudan bir yol açmasına rağmen niçin böylesine dolambaçlı bir yol izliyordu?
Well, sure is a pity to waste such a fine piece of jewellery on such a bad hand.
Çok yazık oldu kötü bir el yüzünden iyi parça bir mücevher kaybettiniz.
But for such a brilliant man to drive himself mad... what a terrible waste.
Fakat, bu kadar zeki bir adamın, kendini deli etmesi ne acı bir kayıp.
Such a big place is a waste.
Bu kadar büyük yer bir israf.
It's such a senseless waste of human life, isn't it?
İnsan hayatının iğrenç bir israfı, değil mi?
- And it's such a bloody waste.
- Çok yazık olacak.
- It seems a pity to waste such power.
Böyle bir gücü harcamak çok kötü.
yes, it's such a great room, we don't want to waste it by going out.
Evet, harika bir oda, Neden dışarı çıkmak isteyelimki.
It was just such a nice day, I didn't want to waste it sitting in the car like all those other jerks on the expressway.
Ben sadece otobanda ki diğer salak sürücüler gibi bu güzel havayı arabada oturarak harcamak istemedim.
- Nor me. It is a waste of time to think of such things.
Bu gibi şeyleri düşünmek zaman kaybı.
A worthless waste of time and such.
Bütün bunlar değersiz zaman kaybı.
A worthless waste of time and such.
Ne kadar büyük bir zaman kaybı.
such a shame 83
such a gentleman 23
such a pleasure 18
such a pity 30
such as it is 39
such a good boy 21
such as 496
such a 33
such as what 21
such as yourself 24
such a gentleman 23
such a pleasure 18
such a pity 30
such as it is 39
such a good boy 21
such as 496
such a 33
such as what 21
such as yourself 24