Such as translate Turkish
9,892 parallel translation
You're doing a hell of job balancing such as busy - and complex life.
Meşgul ve karmaşık hayatını dengelemekte çok iyisin.
I've gone to great lengths to make Erica believe we're still partners, but I am telling you, her plan such as it is is to let the H.E.L.E. come.
Erica'yı hâlâ ortak olduğumuza inandırmak kolay olmadı. Ama beni iyi dinle. Planı eninde sonunda İ.Y.S.D.'nin gelişini sağlamak.
Among them, someone who can get a message to Al-Amin in an emergency such as this.
İçlerinden biri böyle acil durumlarda El-Amin'e mesajı iletebilir.
The crown would be passed on to one of them and certainly not to a man such as I.
Benim gibi bir adamdansa krallık onlardan birisine geçecektir.
Such as?
- Ne gibi?
Such as what secret did you need to protect by letting me kill that pitiful con artist pretending to be your long-lost relative Sarah Salvatore?
Örneğin Sarah Salvatore rolü yapan zavallı bir dolandırıcıyı öldürmeme.. ... izin verecek kadar sakladığın ne var?
We have been waiting for a moment such as this, and now we have arisen.
Bunun gibi bir ânı bekliyorduk. Ve şimdi yükselişe geçtik.
Could it duplicate something that's already been written? Such as a personal signature?
- Acaba bu zaten yazılmış olan bir şeyi de çoğaltabilir mi, şahsi imza gibi mesela?
Such as us,
Örneğin bizim gibi.
Even in a dense metal such as uranium.
Uranyum gibi yoğun bir metalin içinde bile.
Such as?
Ne gibi?
Since an honest, loyal man, such as yourself, lost a certain object.
Senin gibi dürüst, sadık bir adam bir şey kaybetmiş.
Because I don't wish to see you make another decision you'll come to regret, such as moving to Whitehall in the first place.
Çünkü ilk etapta Whitehall'e taşınmak gibi pişman olacağınız bir karar verdiğinizi görmek istemiyorum.
This method is the only way to bypass the chain on a door such as this one.
Bu, böyle bir kapıya takılmış zinciri açmanın tek yöntemidir.
Well, of all the nonsense I've heard you spin, such as, "the blacks are the problem," "the jews are the mud people,"
Söylediğini duyduğum bütün saçma sapan şeylerin yanı sıra mesela, "esas problem zencilerdir," "Museviler çamurdan insanlardır..."
Takes a great man to drive a car such as this.
Büyük bir adam bunun gibi bir araba kullanır.
to anyone who dares defy their tyranny. Such as some very courageous souls on Lothal.
... bir hatırlatmayla sözlerime başlıyorum İmparatorluk Lothal'da bulunan cesur kişilerin yaptığı gibi zorba yönetime karşı çıkanlara "asi" damgası vurulacağını belirtti.
Such as Kenobi.
Kenobi gibi.
For I use many a pseudonym, such as Jeff Goulash, Philip Switch, or Baz Ravish.
Birçok takma ad kullanırım ben. Jeff Goulash, Philip Switch, veya Baz Ravish gibi.
All right. I say you're pretty close to swapping the briefcases loaded with actual fake money such as this.
Bence bunun gibi gerçek sahte paralarla dolu çantaları paslaşmaya oldukça yaklaştınız.
Such as?
Ne gibi? Manhattan.
And while no one would ever wish for a catastrophe such as this, complacency is the enemy of empires.
Kimse böyle bir felaket istemez ama bir imparatorluk fazla rahat olmamalıdır.
Or hidden truths, such as the Ancients.
- Ya da gizli gerçekler, Kadimler gibi.
Did she have anything on her? Such as?
Ne gibi?
Such as lead an unsanctioned raid on another baron's property?
Peki başka bir baronun mülküne karşı kabul edilemez bir saldırı düzenlemek?
I am not freaked out, and my interests, such as they are, are purely academic.
Korkmuş değilim ve ilgim onlarınki gibi tamamen akademik.
Trapped in the same old patterns, but... the forces that have kept us as such are gone.
Eski kurallara hapsolmuş durumdayız, ama bizi oraya hapseden güçler artık ortada yok.
And as such, Mr. Bighetti's grotesque creation was passed over by every investor in this town except you, because it was perverted.
Ayrıca Bay Bighetti'nin acayip buluşuna siz hariç şehirdeki hiçbir yatırımcı aldırmadı çünkü sapıkça bir şeydi.
Janice, people say there is no such thing as absolute evil, that villainy always has a point of view, but I look around at the pain and the destruction caused by this horrific act, and I don't agree.
Janice, insanlar gerçek kötülük diye bir şeyin olmadığını söyler. Kötülüğün hep bir sebebi vardır derler. Ama şimdi bu korkunç olayın yarattığı acı ve yıkıma bakıyorum ve onlara katılmıyorum.
I could have lived like any other woman, not knowing there's such a thing as a machinegun.
Diğer kadınlar gibi yaşayabilirdim makineli tüfek nedir bilmeden.
There's no such thing as fate.
- Kader diye bir şey yoktur.
With such silver hair as he has, I ought to be able to see him very well.
O gri saçlarıyla görülmeyecek gibi de değil.
Then do not treat me as such.
O vakit narinmişim gibi davranma.
In such dark as this, we must be ever vigilant.
Böyle bir karanlıkta, hepimiz tetikte olmalıyız.
♪ As our various parts rub with such delicious friction?
# # Sürtüyoruz delicesine birbirine vücutlarımızı #
I never saw you as such, Miss Shippen.
Sizi hiç o şekilde göremedim Bayan Shippen.
Is there such a thing as underkill?
Abartısız güçle ölüm diye bir şey var mı?
As such, he is entitled.
Bu nedenle de bazı hakları var.
I am warden and guardian of the temple, and as such, I feel I have a small request to make.
Tapınağın başı ve koruyucusuyum ve bu sıfatla, sizden küçük bir isteğim var.
Women who match Kitty's and Melanie Vilkas'general appearance and age, but whose remains were either never found or found in such condition as to potentially obscure the scarring from Gruner's brand.
Kitty ve Melanie Vilkas'ın görünüşüne ve yaşına uyuyorlar. Ya hiç bulunamamışlar ya da bulunduklarında Gruner'ın damgasının izleri tespit edilemeyecek haldeymiş.
Don't you know there's no such thing as anonymity online?
İnternette anonimlik diye bir şey olmadığını bilmiyor musun?
Yeah, I know, it's just we have two hours before the rave starts, and I don't think there's such a thing as fashionably early to a rave.
Evet, biliyorum, sadece partinin başlamasına iki saat var ve partiye erken gitmekten daha kibarca bir şey yoktur.
No contingency plans as such, but there is a data list of bolt holes, places all over London he could hide out in.
Şimdilik bir acil durum planı yok ama kaçabileceği deliklerin listesi var. Londra'nın her tarafında saklanabileceği yerler var.
Well, neither, as such.
İkisi de değil.
I've been pursued, but never in such a place as this.
Kovalandım fakat daha önce asla böyle bir yerde bulunmadım.
Yeah, which was offered as fake bait and taken as such, ie, not taken.
- Evet sahte yem olarak sunulmuştu, yani yutmamış oldu.
There's, uh, no such thing as luck, only good science and math.
Şans diye bir şey yoktur. İyi bilim ve matematik vardır.
Being in a rock band... There's no such thing as a democracy.
Bir rock grubunda demokrasi diye bir şey yoktur.
I believe it is being considered as such, yes.
Ben o şekilde değerlendirilebileceğine inanıyorum, evet.
No, there's no such thing as fate.
- Hayır, kader diye bir şey yoktur.
There's no such thing as psychics. No.
- Psişikler gerçekte yoklar.
such as it is 39
such as what 21
such as yourself 24
asterix 44
asshole 2839
ashley 903
asset 31
assemble 17
assassin 93
astoria 24
such as what 21
such as yourself 24
asterix 44
asshole 2839
ashley 903
asset 31
assemble 17
assassin 93
astoria 24