Sum game translate Turkish
29 parallel translation
It's a zero-sum game.
Bu sıfır-hepsi oyunu.
It's a zero sum game.
Sorun yeterlilik değil, dostum.
He plays a zero-sum game.
Oyunda sana puan kazandırmaz.
Life is a zero sum game.
Hayat sonucu sıfır çıkan bir işlemdir.
Elliot, it's a zero-sum game.
Elliot, bu tehlikeli bir oyun.
I'm suggesting it's a zero-sum game.
Bence "sıfıra sıfır" oynayalım.
She's incapable of doing anything that matters without turning it into a zero-sum game.
Önemli olan hiçbir şeyi rekabete dönüştürmeden yapma yeteneğine sahip değil.
In fact, being a good parent automatically means you're less fun. It's a zero-sum game.
Aslında, iyi ebeveyn olmak otomatik olarak daha az eğlencelisiniz demek oluyor.
Dating is a zero-sum game.
Randevu kazan ya da kaybet oyunudur.
I understand that some see it as... a zero-sum game.
Bazı insanların bunun tahteravalli olduğunu düşündüğünü anlıyorum.
Who theorized that international trade was a zero sum game?
Uluslararası ticaretin gelir gider oranının eşit olduğu kuramını kim ortaya attı?
Power was a zero-sum game.
Güç bir tarafın kazancının, diğer tarafın kaybı olduğu bir şeydir.
It's a zero sum game.
Sonuçta sıfır oyunu.
This is sort of a zero sum game.
Bu bir nevi sıfır toplamlı bir oyun.
So that does create scarcity because that is a zero-sum game, but when you take us off that system onto this new system, it's an entirely new macroeconomic order and scarcity becomes nonexistent.
Bu durum kıtlığa sebep oluyor çünkü bu birilerinin mutlaka kaybetmesi gereken bir oyun, fakat bu sistemden kurtulup yeni sisteme geçtiğimizde, bu tamamıyla yeni makro ekomik düzendir ve kıtlık... ortadan kalkar.
- What does it matter to you? - You act like this is a zero-sum game.
- Sıfır toplamlı oyunmuş gibi davranıyorsunuz.
So it's a zero sum game.
Elde var sıfır oyunu oynuyoruz yani.
It's a zero-sum game.
Kısır döngü bir oyun.
I mean, it's a zero-sum game.
Sonunda durum eşitlenecek çünkü.
We're playing a zero-sum game.
Bu sıfır toplamlı bir oyun.
The way I look at it, life is a zero sum game.
Baktığımız zaman, hayât aslında bir kazan ya da kaybet oyunu.
We are in zero-sum game?
Biri kazanırken diğerinin kaybettiği bir oyunda mıyız?
This is a zero-sum game.
Bu sıfır toplamlı bir oyun.
That leaves you with a zero-sum game.
- Sana da sıfır toplamlı oyun kalıyor.
It's a non-zero sum game.
Bu sıfır toplamsız oyun.
"Non-zero sum game."
"Sıfır toplamsız oyun."
But it's a zero-sum game.
- Öyle. Ama zorlu bir iş bu.
Life doesn't have to be a zero-sum game.
Hayat hep sıfır toplamlı bir oyun olmak zorunda değil.
Why did you play a dim sum game?
Aşık mı?