Temples translate Turkish
595 parallel translation
Shiva, I dance for you tonight as the bayadères danced in the sacred temples of Java.
Shiva, bu gece senin için Java'daki tapınak dansçıları gibi dans edeceğim..
The gods of Egypt still live in these hills, in their ruined temples.
Mısır tanrıları, şu tepelerdeki yıkılmış tapınaklarında hâlâ yaşıyor.
My love has lasted longer than the temples of our gods.
Aşkım tanrılarımızın tapınaklarından daha uzun ömürlü oldu.
Greek temples, sir, in excellent preservation.
Yunan tapınakları bayım, mükemmel bir şekilde korunmuş durumdalar.
I've got nothing to do but look at ruined temples.
Harabe haline gelmiş tapınaklara bakmaktan başka yapacak işim yok.
It'll do you a lot more good than ruined temples.
Tapınak harabelerinden çok daha faydası dokunacaktır.
And if you mention gold temples again to me... I'll tear the back right off you with a shovel.
Ve bir daha bana altın tapınaklardan söz edersen... seni bir kürekle parçalarım.
Old people climb mountains and visit temples.
Dağlara tırmanıp tapınakları ziyaret eden yaşlılar var.
The solemn temples, the great globe itself. "
Kutsal tapınaklar, koskocaman dünyanın kendisi. "
By the Imperial Command, we are recreating this Temple of temples by soliciting contributions from all parts of this Empire.
İmparatorun Emri ile, bu tapınaklar tapınağını yeniden inşa etmek için... imparatorluğun heryerinde yardım topluyoruz.
Then there are others who go to still different ones, and they're Jews only they call their churches synagogues or temples.
Farklı yerlere giden başka insanlar da var. Onlar Yahudilerdir ve kiliselerine sinagog derler.
Yet they made them look like Greek temples Gothic cathedrals and mongrels of every ancient style they could borrow just because others had done it.
Ama onları da Yunan tapınakları, Gotik katedraller ya da sırf daha önce yapıldığı için kopyalayabileceklerini sanarak antik uygarlıkların kırması bir tarzda yapıyorlar. Söyledim onlara.
Hurry, Samson. Egypt has a thousand temples, each more beautiful...
Mısır'da bin tane tapınak var, hepsi de daha güzel.
I don't like temples.
Tapınakları sevmem.
Why are there so many temples in Kyoto?
Kyoto'da niye bu kadar çok tapınak var?
She's visiting other temples with my father, so I've come here.
Bugün ablam, babamla diğer tapınakları ziyaret ettiğinden... -... ben de buraya geldim.
You like to visit temples and gardens, for example.
Kyoto'ya gidince hep tapınakları ve bahçeleri dolaşıyorsun.
They despise our temples And prophesy that the end of the world shall be caused by fire.
Bizim tapınaklarımızı ve tanrılarımızı küçümsüyorlar ve dünyanın sonunun bir yangınla geleceği kehanetinde bulunuyorlar.
That is why there are many kinds of temples and images all over India.
İşte bu, Hindistan'da neden bu kadar değişik şekillerde tapınak ve sembol olduğunu açıklar.
and steps leading to temples.
Ve tapınaklara giden basamaklar...
Yesterday's temples won't do for today's king.
Dünkü fauller bugünün kralına uymuyor.
Horemheb seeks to kill him by tearing down his temples.
Horemheb tapınakları yıkarak onları öldürmek istiyor.
- You throb behind my temples.
- Şakağımda atan bir damar gibisin.
The people desert the temples. - They turn from the gods.
İnsanlar tapınakları boşaltıyor ve tanrılara sırt çeviriyor.
Let me rub your temples.
Şakaklarını ovayım.
To the blizzards that whitened my temples.
" Şu kar fırtınaları, mabedimi beyazlatmış.
They've whitened my temples.
"Benim mabedimi beyazlatmışlar."
Cities and temples.
Şehirler ve tapınaklar.
I kiss you and the bells ring wildly in my temples.
Seni öpünce şakaklarımda çanlar çalıyor.
Rub his temples with salt and vinegar, put a hot wooden lid on his stomach
Şakaklarını tuzlu sirkeyle ov ve karnına da ağaçtan bir kapak koy
And these once-proud stones, these ruined and shattered temples bear witness to the civilization that flourished and then died here.
Bir zamanların bu heybetli taşları, bu yıkılıp yakılan tapınaklar burada filizlenen ve sonra ölen uygarlığa tanıklık ederler.
Gray temples are so distinguished.
Kırlaşmış şakaklar çok mükemmel oluyor.
I offer you tricolored rivers... Mountains in blossom and sacred temples... And you change it into a bordello!
Biz sana üç renkli nehirleri anlatıyoruz..... kutsal tapınakların olduğu çiçek dolu dağları..... ve benim güzel Çin Usulü ambiansımı Bordello'ya değişiyorsun!
Even painted on temples and other holy places.
Hatta tapınaklara ve öteki kutsal yerlere de resmedilmiş.
Moisten your temples and forehead.
Şakaklarınızı ve alnınızı nemlendirin.
Then great winds blow and temples fall.
Fırtına çıkar. Tapınaklar yıkılır.
Without metals, without horses, without wheels, these incredible people built roads, pyramids, temples worthy of ancient Egypt.
Metaller, atlar ve tekerlek olmadan bu olağanüstü insanlar, antik Mısır ile yarışacak düzeyde yollar, piramitler, tapınaklar inşa ettiler.
The temples, the gods and goddesses.
Tanrı ve Tanrıçalardaki altını soy.
Our ancestors carved temples like this for resting places of our dead.
Atalarımız ölülerimizin dinlenmesi için bunun gibi tapınaklar inşa etti.
Then we must succeed so that Hrostar may lie at rest in the Temples of Light.
Hrostar'ın ışık tapınağında huzur içinde yatması için mutlaka başarmalıyız.
Their deeds shall be sung in the Temples of Light.
Işık tapınaklarında kahramanlıklarıyla ilgili şarkılar söylenecek.
Jesus taught people in the temples so why did they gather later?
İsa insanları tapınaklarda eğitti peki neden toplandılar sonra?
I'll go pray to the gods in their temples.
Tanrılara dua etmeye gidiyorum.
My people have built the pyramids, the tower of Souls and the temples, the Obelix!
Halkım piramitleri inşa etti, Ruhlar kulesini ve mabetlerini ve Obelix'i.
How it beats in the temples.
Şakaklarında titreşen.
In the temples.
Şakaklarımda.
He shall overthrow the mighty and lay waste their temples.
O, güçlüleri devirecek ve tapınaklarını yıkacak.
Tall, distinguished, a little grey at the temples.
Uzun, seçkin, şakakları beyazlaşmış.
A touch of grey at the temples, very distinguished.
Şakaklara hafif kır düşmüş. Çok zarif.
He told me, "Out of 89 religious establishments in Reunion... there are 62 Catholic parishes, twenty pagodas... three mosques, and four Adventist temples."
Bana : "La Réunion'daki 89 dini mabetten 62'si Katolik kilise, 20'si tapınak 3'ü camii ve 4'ü de Protestan kilisesidir." dedi.
Phil Church, age 37, height 5'11 "... weight 185 pounds, eyes brown... hair dark, gray at the temples.
Phil Church aranıyor. Yaş 37. Boy 1,80 metre.