Then i say translate Turkish
3,646 parallel translation
And then I say, "I cannot work with you."
Sonrasinda, "Ben sizinle çalışamam." dedim.
And then I say, " We need to work together!
Sonrasında "Birlikte çalışmamız gerekiyor!" dedim.
But if we can use our curse to help someone, then I say we do it.
Ama bu laneti birine yardım etmek için kullanabiliyorsak yapalım derim.
So, then I go back up to the table and I say, you know, "Can I get you boys anything else?"
Sonra masaya döndüm ve şöyle dedim : "Getirmemi istediğiniz başka bir şey var mı, çocuklar?"
Rose, you say, "Go fuck yourself." Then Kenny's like, "I don't want to fuck anybody."
Sonra Rose ; "Amına koyayım." Kenny de ; "Kimseye koymak istemiyorum."
Well, I think what you do is great,'cause you have a protagonist, and then you, like a relay race, hand off the baton and say,
Bence yaptığın şey harika. Çünkü ana karakterin var, ve sonra sen, tıpkı bayrak yarışında olduğu gibi sopayı uzatıyor ve diyorsun ki :
Then he'd say something about how he knew me, that he could tell I was a lonely person, because he knew what it was like to be lonely and lost and invisible.
... o zaman beni nasıl tanıdığı söylerdi, Yalnız biri olduğumu söyleyebilirdi, çünkü yalnız, kayıp ve görünmez olmanın neye benzediğini biliyor.
Then I'd say you're lying.
O zaman atıyorsun derim, ben de.
And I know some people may say I'm crazy. But I say, when a snail crawls into your life at 200 miles an hour, then you'd have to be crazy not to grab onto that shell, and take a ride of a lifetime.
Ve biliyorum bazı insanlar bana deli diyecek ama saatte 320 km hızlan giden bir salyangoz hayatınıza girince o kabuğun üzerine atlayıp hayatınızın en büyük macerasına çıkmamak delilik olur.
Yes. Then do what I say and get rid of that cop.
Sonra ne dersem onu yap ve şu polisten kurtul.
Then I'd be afraid of getting caught. Say I could guarantee you absolutely that you would never get caught.
Sana yakalanmayacağının kesinlikle garantisi vereceğimi söylesem..
Who do you think I am... to start with you made me say obscene things... and then you show me these obscene things.
Sen beni ne sanıyorsun? Önce müstehcen şeyler söylettiriyorsun ve şimdi de müstehcen şeyler mi gösteriyorsun?
It means that, every time you tell a story, it changes a little bit in your memories, so... you could say that I was your first kiss, and then after awhile, it would be kind of like Scott never happens.
Bunun anlamı, her zaman hikayeler anlatırsın anılarındaki biraz değişir, yani ilk öpüştüğün kişinin ben olduğumu söyleyebilirsin, ve bir süre sonra da Scott olayı hiç gerçekleşmemiş gibi olur.
and then I'll pick up the dirt and say, "Dirty Dancing."
Ve sonra pislik alırım ve kirli dans olur.
And then in the costume, I say to him- - I describe what I wanted.
Kostümlere gelince, ona anlattım... İstediğimi tarif ettim.
And then when the picture, they will show the picture here I say I will not go to see that because I will die.
Ve sonra film burada gösterime girdiğinde... görmeye gitmeyeceğimi, gidersem öleceğimi söyledim.
But if you say rough, then I would shut the fuck up.
Şu tüfeği indir de o zaman görelim.
- Um, well, then I can say I knew you when.
Tabiki öderim
And here's all I'm gonna say about this, and then we're gonna move on because there's more important things to get to.
Bu konuda birkaç kelam edeceğim ve sonra da gideceğiz çünkü yapılması gereken daha önemli işler var.
I can only say that I prefer become trapped, then those useless war.
Tüm bildiğim saçma bir savaşa gitmektense hapise girmeyi tercih ederim.
And if I could somehow say something or do anything that would undo what I did to us, then... just tell me what it is.
Ve eğer bize yaptığım bu şeyi bir şekilde geri alabilmek bir şey söyleyebileceğim ya da yapabileceğim ne var onu söyle.
But then I figured it out. There's just not a whole lot going on up there, is there?
Sonra fark ettim ki aklın çok da dolu sayılmaz, değil mi?
Bad example : if you were ashamed of being in love with a man, suddenly discovered these new feelings, then I might say something like, "Homo much?"
Kötü bir örnek : Eğer bir adama aşık olduğun için utanıyorsan bu yeni fark ettiğin hislerin yüzünden sana "İbneleşiyorsun muntazaman." diyebilirim.
If he as bad as the state of California say he is, then why did I fall in love with him, huh?
Eğer gerçekten California valiliğinin dedi kadar kötü biriyse nasıl ona aşık olabilirdim ki?
Well, I don't want to be the one to say it, but if we are not going to have dessert, - then I think I am going to leave.
Bunu söylemek istemezdim ama eğer tatlı yemeyeceksek sanırım kalkmak zorundayım.
Constantly, just constantly, all the time how much he likes me, and then, i have to think of nice things to say, and i never can, and i think it's because i think i don't really
O zaman benim de güzel bir şey söylemem gerekiyor ve ben de bunu yapamıyorum.
And then today, in the lab, when I saw the little boy, Archie, something in my mind seemed to say,'Rescue him! '
Daha sonra bugün, laboratuarda, küçük çocuk, Archie'yi görünce, kafamın içinde bir şey adeta "onu kurtar!" diyordu.
Then I'll say something and she'll blush without understanding...
Sonra ben söyleyeceğim o anlamadığı için utanacak.
If you think, Counselor, that you can live in this world and be no part of it, then all I can say is you're wrong.
Avukat Bey, bir parçası olmadan bu dünyada yaşayabileceğini sanıyorsan, yanıldığını söyleyebilirim sadece.
Then I'll say no more.
O zaman başka bir şey söylemeyeceğim.
Then I'll say "Come.. ... let's go home."
O vakit geldiğinde'gel haydi, evimize dönüyoruz'derim.
Better be careful what I say, then.
O halde ne söylediğime dikkat edeyim.
I'd say she has a discerning eye, then.
Epey dikkatli olmalı o halde.
Then I heard the Jew say,'Wo, wo?
Yahudi'nin "wo, wo" dediğini duydum.
But then spoil me he did So now I say Heaven Forbid
* Lakin beni kirletti ve şimdi ağzımdan yel alsın ama *
♪ Then had me serve it to her on brochette ♪ ♪ And so I say to all the crying cuckolds ♪
* Tek söyleyeceğim boğazıma yapışmış bütün gözü yaşlı boynuzlanmışlara *
I'm counting that from the first time I ever saw her,'cause ever since then,
Ben, o zamandan beri neden', ilk andan itibaren şimdiye kadar onu gördük sayıyorum
Once she accepts my gift then, I'm ready to say those four magical words.
Hediyemi kabul ederse ona dört sihirli kelimeyi söyleyeceğim.
We just- - we meet up and, you know, she gets off work and then I see her and she has all this- - these things to say all the time.
Arkadaşlarla buluşuyoruz o da işten çıkıyor beni görünce bana söyleyecek bir şeyleri oluyor mutlaka.
I expect he'll be some sort of tasteless Yank, obsessed with how we're all so quaint, spell "colour" with a worship Benny Hill and then say "awesome" a lot.
Bizleri antika bulan sözcükleri farklı telaffuz eden Benny Hill'e tapan ve sık sık "şahane" diyen zevksiz Amerikalının tekidir herhalde.
Then you better do as I say.
O zaman dediklerimi yapsan iyi olur.
All those times you were staring off into space, or when you'd say your eyes were just watering and you were, like, folding laundry or something stupid, and I'd say, "Aidan, tell me." And then you'd make a joke, and that would be the end.
Boşluğa dalıp gittiğin zamanlarda, veya çamaşırları yıkarken veya saçma sapan şeyler yaparken gözlerin dolduğu zamanlarda, "Aidan, neyin var" diye soruyordum, ancak ne zaman bunu sorsam bir espriyle geçiştirip konuyu noktalıyordun.
But there is something, and I don't know whether it's a gift or a curse. But since you really want me to apply diagnoses to Aidan, well, then I'd have to say he's just...
Fakat Aidan'a tanı koymamı can-ı gönülden istemiştiniz.
Well, then let's say I did.
Tamam, o zaman dedim.
To which I say... come on then, big boy... chase me.
Buna cevabım şu gel bakalım koca oğlan kovala beni.
Then tell me, because I don't know - how do I say it?
O zaman söyle bana, çünkü ben bilmiyorum. Nasıl ediyoruz?
But if you say I should give them a king, then of course I will.
Eğer sende onlara bir kral vermemi istersen tabii ki veririm.
I go all out, then you come and say...
Ondan sonra gelip diyorsun ki "Adéle istiridyeden nefret ediyor."
Okay, so she gets her bath at 7 : 00, and then she has to be in bed by 8 : 00, and when I say 8 : 00, I mean 8 : 00, and when I say bed, I mean, you have to just stay with her until she falls asleep.
Tamam, banyosunu 7'de alır, sonra 8'de yatakta olması gerek, ve 8 diyorsam, 8'i kastediyorum, ve yatak diyorsam, o uyuyana kadar onunla kalmalısınız demek istiyorumdur.
If you're in the pub, you're drinking, and you say, "I love you," then they drink.
Barda sen varsan ve içiyorsan, her seni seviyorum deyişinde kadehi dikiyorlar.
'Cause I was thinking if we could just say so and name it, then we could go back to the way things were.
Çünkü bence içimizde ne varsa dökebilir ve eski halimize dönebiliriz.
then i'm leaving 17
then i 166
then it's a date 18
then it's settled 125
then i'll wait 16
then i will 133
then i'm out 28
then i'm in 23
then i'm sorry 63
then i'm done 16
then i 166
then it's a date 18
then it's settled 125
then i'll wait 16
then i will 133
then i'm out 28
then i'm in 23
then i'm sorry 63
then i'm done 16