They don't understand translate Turkish
1,192 parallel translation
And they don't deserve to understand.
Anlamayı hak etmiyorlar.
They don't understand a lot of things yet.
Henüz pek çok şeyden haberleri yok.
No, you don't understand. It was, it was, okay... the past, the present, and the future they all went together.
Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek biraraya geldi.
What I don't understand is why they warned me.
Neden ben, hem de doğrudan? İşte benim anlamadığım da bu.
I don't understand. How could they make you take a dive?
- Anlayamıyorum, kaybetmeni... nasıI sağlayabilirler?
Don't you understand, they deal with Enright.
Onlar Enright'la muhatap.
I understand. But I also know what this crew is capable of even if they don't.
Anlıyorum ama bu mürettebatın neler yapabileceğini biliyorum kendileri bilmese bile.
But old people don't understand what young people feel. They've forgotten their youth.
Fakat yaşlı insanlar... gençlerin ne hissettiğini anlamıyor.
They have it in centimeters, which I don't understand.
Santimetrelerle ölçüyorlar, hiç anlamıyorum.
I still don't understand why they would engineer someone to be addicted to a certain chemical.
Neden belli bir kimyasala bağımlı kişiler yaptıklarını hala anlamıyorum.
They don't understand the situation here in the Zone.
Bölgedeki durumu anlamıyorlar.
Cher, you don't understand, I was sitting there and I was talking to those guys and all of a sudden we were laughing and they were...
Orada oturmuş o çocuklarla konuşuyordum. Birden gülmeye başladık ve...
They have a relationship to dairy products which I don't understand.
Süt ürünleriyle hiç anlamadığım bir ilişkileri vardır.
I don't understand why they always have to start all this trouble.
Neden hep bela çıkartmak zorundalar, anlamıyorum.
See, your people in the State Department, Bill, they don't understand.
Eyalet deparmanındaki adamlarınız, Bill anlamıyorlar.
- They don't understand anyway. - Excuse me, sir.
Özür dilerim efendim.
Don't you understand that right below you in Cedar Creek there's a biological weapon they've been manufacturing for 30 years?
Aşağıda, Cedar Creek'de, 30 yıldır üstünde çalıştıkları bir biyolojik silah olduğunu anlamıyor musunuz?
They don't understand.
Anlamıyorlar.
They don't understand we were once a people who had full command of our minds'abilities.
Çok önceden zihnimiz ile her şeyi kontrol edebildiğimizi, bilmiyorlar.
Humans fear what they don't understand and hate what they fear.
Bilmedikleri şeylerden korkar ve nefret ederler.
I still don't understand how they won't recognize me.
Yine de, beni nasıl tanıyamayacaklarını anlamıyorum.
It's that they don't understand you.
Seni anlamamalarından kaynaklanıyor.
I don't understand how they could have destroyed our defenses so quickly.
Savunmalarımızı nasıl bu kadar hızlı yardıklarını anlamıyorum.
They'll kill everyone, don't you understand?
Herkesi öldürecekler. Anlamıyor musunuz?
They have it in centimetres, which I don't understand.
Santimetrelerle ölçüyorlar, hiç anlamıyorum.
The one thing I don't understand is why Dax and Lenara can't just pick up where they left off- -
Anlayamadığım tek şey Dax ve Lenara neden kaldıkları yerden devam edemiyor?
And from what I understand, they don't like to be embarrassed by operatives who fail in their missions.
Bildiğim kadarıyla onlar da görevlerini başaramayan casuslar yüzünden utandırılmayı sevmezler.
I don't understand why people treat him the way they do.
İnsanların ona kötü davranmalarını anlayamıyorum.
Because they don't understand that you're the same person hitting or not.
Çünkü vuruş yapsan da, yapamasan da aynı kişi olduğunu anlamazlar.
They don't understand your jokes.
Şakalarını anlamıyorlar.
I don't understand why they've singled me out.
Neden beni seçtiler anlamıyorum.
You know, what I don't understand is these people, this he, she, it, whoever has got enough brains to snatch my son right from under my nose, but they only ask me for $ 2 million.
- Kusura bakmayın ama anlayamadığım bir şey var, bu insanlar, bu adam, kadın her neyse oğlumu burnumun dibinden kaçıracak kadar zeki ama sadece iki milyon dolar istiyorlar.
I don't pretend to understand why the Spirits do what they do.
Ruhların yaptığı şeyleri, anlıyormuş gibi yapmayacağım.
- They don't understand the world.
- Hayatı anlamıyorlar.
They don't understand.
Anlamazlar.
Making me turn the news off because they might say who won. I don't understand.
Anlamıyorum.
They don't understand how we live.
Nasıl yaşadığımızı anlamıyorlar.
But I don't understand. Why would they orchestrate such an elaborate scheme just to set him up? Why not just kill him?
Ama anlamıyorum, neden bu kadar karmaşık bir düzenek kurmaya çalışıyorlar ki?
They don't understand.
- Anlamıyorlar.
No, you don't understand. They're going to want to execute a man of my rank.
Benim rütbemdeki bir adamı infaz etmek isteyeceklerdir!
It's because they forced us to use something we don't understand.
Anlamadığımız bir şeyi kullanmaya çalışırsak olacağı budur.
And now we don't, because they proved to us that we don't understand the world.
Artık anlamıyoruz, çünkü bizi dünyayı anlamadığımıza dair bir şüphe bulutunun içine hapsettiler.
I still don't understand how they're gonna let you do this weird performance thing as your senior thesis to become a priest in a chapel.
Hala anlamıyorum. Nasıl oluyor da nikah kıymak için Bir kilisede bu gösteriyi sergilemene izin veriyorlar.
You do understand that they don't look real?
Gerçek gözükmediklerini anladın mı?
They don't understand a word I say.
Söylediklerimin tek kelimesini anlamıyorlar.
They don't understand, do they?
Anlamıyorlar, değil mi?
They talk about an operation, but I don't understand.
Ameliyat hakkında konuşuyorlar, ama anlamıyorum.
I don't understand why they don't attack the other side's Homeworld.
Neden diğer tarafın anavatanına saldırmadıklarını merak ediyorum.
What are they doing? I don't understand any of this.
Derdiniz nedir?
They don't understand that my mother, who pays every bill, won't pay one penny of that.
Her faturasını ödeyen annemin... ... bu faturanın tek kuruşunu bile ödemeyeceğini anlamıyorlar.
They don't understand the risks.
Risklerini anlamıyorlar.
they don't 727
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't like you 20
they don't care 106
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't like you 20
they don't care 106
they don't get it 22
they don't have to 34
they don't matter 18
they don't know me 18
they don't believe me 24
they don't know anything 52
they don't want me 22
they don't know 180
they don't stand a chance 17
they don't mean anything 16
they don't have to 34
they don't matter 18
they don't know me 18
they don't believe me 24
they don't know anything 52
they don't want me 22
they don't know 180
they don't stand a chance 17
they don't mean anything 16