Understandable translate Turkish
1,337 parallel translation
- That's understandable.
- Bunu anlıyorum.
Which, given what you've been through, is understandable.
Ki bu akşam yaşadıklarınız düşünülürse bu gayet normal bir şey.
Understandable.
Bu anlaşılır.
I mean, it's understandable, though, when you think about it.
Yine de düşünürsen anlaşılır bir durum.
I mean, if he loves you, which he does then it's understandable that he wouldn't wanna repeat that again.
Seni seviyorsa, ki seviyor, aynı şeyi tekrar etmek istememesi gayet normal.
- It is understandable.
- Bu anlaşılabilir bişey.
Your anxiety is understandable.
Endişeli olman gayet normal.
That's understandable.
Gayet anlaşılır bir durum.
LANGAN : Okay. You were probably busy that day, that's understandable...
Herhalde o gün yoğundunuz.
HOWEVER, IT'S UNDERSTANDABLE. SOMETHING LIKE THAT HAPPENS, NATURALLY HE'S GOING TO BE AFRAID TO LET ANYONE TOUCH HIM.
Yaşadıkları düşünülürse, birinin ona dokunmasından korkması normal.
It's understandable they're curious to see how you'll react to this information.
Zaten beklenende budur çünkü bu bilgiye nasıl tepki vereceğini merak ediyorlardır.
Given the circumstances, it's fully understandable... that you're feeling this angry, claire.
Koşullar göz önüne alındığında, böyle öfkeli olman... anlaşılabilir bir şey Claire.
A movement from outside, it's more forgivable... and more understandable, given the facts, here.
En korktukları şey bu. Dışarıdan gelecek bir hareketi affetmeleri ve anlamaları daha kolay olur.
It's understandable, with the whole naquadria - poisoning thing.
Bu anlaşılabilir, tüm şu naquadria zehirlenmesi olayı ile beraber.
Totally understandable.
Kesinlikle anlaşılır.
An understandable yearning for one's home, family, job, can be detrimental to the soldiers'resolution.
Birinin ailesine ve işine olan özlemi, anlaşılabilir birşey ama bu askerlerin kararlılığına zarar verebilir.
- Understandable.
- Anlaşılır.
Even professional surfers, they come here, I can see fear on their face which is understandable because it's some really heavy waves.
Buraya profesyonel sörfçüler de geliyor, ve yüzlerindeki korku ifadesini görebiliyorum ama bu kabul edilebilir bir şey çünkü gerçekten çok zorlu ve güçlü dalgalar var.
No. That's understandable.
hayır. bu anlaşılır bir durum.
I think a lot of people don't want to accept that... which is understandable, but they ought to.
Sanırım pek çok kişi bunu kabul etmek istemez. Bu anlaşılabilir, ama kabul etmeliler.
Which is understandable, I suppose.
Bu anlaşılır bir durum, sanırım.
That's understandable, I suppose.
Sanırım, bu anlaşılır bir durum.
Understandable.
Anlaşılır.
Mo ¿ e ³ You now understandable seriousness of the situation, in which he has found ³?
O zaman şu anda içinde olduğunuz durumu anlamışsınızdır.
That's understandable.
- Anlıyorum.
You know, Patty, whatever you're feeling... I mean, if you're angry at your father or at me... it's completely understandable.
Patty, hislerin ne olursa olsun... yani babana ya da bana kızgınsan... bunu anlayışla karşılarız.
It's understandable
Bunu yapmak istememen...
When you realized that she imagined it after you killed her you hating me is understandable
Onu öldürdükten sonra, kız kardeşinin bunu farkettiğini anladın. Benden nefret ediyorsun. Bu, anlaşılabilir bir durum.
Objection Understandable country reason Necessary moral and right of life
Devletin anlaşılabilir sebeplerine ahlaki zorunluluklar ve yaşama hakkıyla karşı çıkabilir.
An error that is understandable, n'est-ce pas?
Ama anlaşılabilir bir hata tabii.
It would be understandable, given everything he's been through.
Bugün yaşadıkları düşünülürse anlaşılır.
That all of us reacted emotionally to the nuclear detonation is understandable.
Hepimizin nükleer patlamaya duygusal yaklaşması anlaşılabilir.
It's understandable, but you played right into his hands.
Bu anlaşılabilir, ama ona çok yaklaştın.
Oh, I haven't been up there for years. That's understandable.
- Oraya gitmeyeli yıllar oldu.
So if you don't wanna reschedule, it's perfectly understandable.
Yani istiyorsun yeniden planlayın yoksa, mükemmel anlaşılabilir öyle.
You're hurt, you're pissed off, you wanna give up which is totally understandable but sucks to be you, because I'm not someone who's going to let you.
Kırıldın, kızdın. Pes etmek istiyorsun ve seni anlıyorum. Şu anda senin yerinde olmak islemezdim, çünkü karşında bunu yapmana izin vermeyecek biri var.
You work so much and then you're helping Gran in your free time, which is totally understandable, but still, it's hard.
Çok çalışıyorsun. Boş zamanlarında da büyük anneme yardım ediyorsun. Ki bunu anlayışla karşılıyoruz, ama yine de ona güç geliyor.
- That's perfectly understandable.
- Seni çok iyi anlıyorum.
It's understandable.
Anlayabiliyorum.
I just think you make bad, if understandable, choices sometimes.
Bence bazen kötü ama anlaşılabilir seçimler yapıyorsun.
Your anger's understandable.
Öfkeniz anlaşılabilir.
That's understandable.
Gerginsin. Bu anlaşılabilir.
UNDERSTANDABLE THAT YOU'D GIVE IN TO TEMPTATION. I MEAN, YOU'VE BEEN SINGLE ALL THESE YEARS.
Bunca yıl boyunca yalnızdın.
It's understandable. You're suffering from Post-it traumatic stress syndrome.
Post-it travmatik stres sendromu bu.
It's understandable.
Anlayabilirim bunu.
That's understandable.
Bunu anlıyorum.
The General has an understandable personal prejudice against the NID.
General'in NID'ye karşı anlaşılabilir bir kişisel önyargısı var.
- Understandable.
- Anlaşılabilir.
Hey, that's understandable.
- Bu çok normal.
THAT'S UNDERSTANDABLE.
Bir de bunu imzalaman gerek.
And that's understandable.
- Bunu anlıyorum.
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
understood 2547
underneath 75
underpants 29
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
understood 2547
underneath 75
underpants 29