Thorny translate Turkish
122 parallel translation
In yonder thorny dale.
In yonder thorny dale.
The way you walked was thorny, through no fault of your own.
Yürüdüğün yol dikenliydi halbuki senin hatan değildi.
The way you walk is thorny, through no fault of your own.
Yürüdüğün yol dikenliydi halbuki senin hatan değildi.
Thorny hedgehogs, be not seen ;
Dikenli kirpiler, görünmez olun.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do, show me the steep and thorny way to heaven whilst, like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads... and minds not his own creed.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Once I'm up the thorny vine, the regal maiden shall be mine.
Asmaya tırmandığım zaman kraliyet kızı benim olacak.
I have climbed the thorny vine, and the regal maiden is mine.
Dikenli asmaya tırmandım, kraliyet kızı benim.
And I, like one lost in a thorny wood... that rends the thorns and is rent with the thorns... seeking a way and straying from the way... not knowing how to find the open air... but toiling desperately to find it out... torment myself to catch the English crown!
Ben de, sık dikenlikli bir ormanda kaybolan, dikenleri sökmeye çalışan ama orasını burasını kanatan, yolunu bulmaya çalışırken yoldan uzaklaşan, dışarı nasıl çıkacağını bilemeyen ama umutsuzca dışarı çıkmaya çalışan biri gibi İngiltere tacını ele geçirmek için kendime işkence ediyorum!
Tonight's discussion is concerned with that thorny problem that all parents face as they survey their children.
Bu gecenin tartışması dikenli bir sorunla ilgili. Bütün analar babalar bu sorunla çocuklarını gözlediklerinde karşılaşırlar.
Despite your hard and thorny nature, I rather like you.
Sert ve asabi kişiliğine rağmen seni severim.
Now, your mother wanted all of you raised as good Christians, and I might not be able to do that thorny job as well as she could, but I can do a little something about your manners. Now, shall we...?
Anneniz hepinizin iyi birer hiristiyan olarak büyümenizi isterdi, ve ben ek olarak onun yapabildiği o zor işi yapamadım, ama ben davranışlarınız hakkında bir şeyler yapabilirim.
Sex is a terribly thorny subject, isn't it? Mmm.
Seks çok çetrefilli bir konu, öyle değil mi?
Very thorny subject.
Çok çetrefilli bir konu.
RUSSELL : You're very thorny.
Dilin çok sivri.
Don't worry, Thorny.
Merak etme Thorny.
Easy, Thorny.
Merak etme, Thorny.
- Back in a minute, Thorny.
- Birazdan gelirim Thorny.
I admit, the question is thorny.
İtiraf edeyim, biraz güç.
Thorny.
Thorny.
A thorny question.
Zor bir soru.
- As one professional to another I've got to tell you, we've got a thorny problem.
- Meslektaşın olarak söylemek zorundayım. Ciddi bir sorunumuz var.
Well, now, see, that is a thorny one, Steve.
Bak bu zor bir soru, Steve.
Now, then, perhaps I can divine a solution to this thorny problem.
Bu durumda, belki de bu çok sıkıntıIı soruna ben bir çözüm bulabilirim.
Because, sir, the wild thorny rose has been extinct for nearly five years which means, I'm afraid...
Çünkü yabani dikenli gülün nesli neredeyse 5 yıl önce tükendi, efendim yani korkarım...
And I am a little thorny.
Ben de küçük bir dikenim.
Rama approached the thorny palace unaware that Ravana was waiting for him.
Rama dikenler içindeki saraya yaklaştı Ravana " nın onu beklediğinin farkında değildi.
But, good my brother, do not, as some ungracious pastors do show me the steep and thorny way to heaven whilst like a puffed and reckless libertine himself the primrose path of dalliance treads and recks not his own rede.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler. Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
The family is sometimes a thorny issue.
Aile biraz hassas bir konu olabilir.
It's a thorny legal issue, all right.
Bu çok karmaşık bir hukuki mesele.
Well, we have to try, Thorny.
Denemek zorundayız, Thorny.
- Thorny!
- Thorny!
No way we can make double quota before Hopper comes. Well, we have to try, Thorny.
Hopper gelmeden istediği iki kat yiyeceği tamamlamamız imkansız.
He'd wear a smile While he wore a thorny crown
Kafasında taç olsaydı Gülümsemeye devam ederdi
- Who's "Thorny"?
- "Thorny" kim?
In solitude and music Amongst your own In the shadows... It will smile even on thorny paths
Yalnızlık ve müzikle kendin ve gölgelerin arasında dikenli yollarda bile gülümsemeye devam et.
"The righteous shall walk a thorny path."
"Doğruluk, dikenli bir yolda ilerler."
Thorny, you're losing to the rookie.
Thorny, acemiye yeniliyorsun.
I got Thorny in front.
Thorny önde.
Thorny, you're ranking officer.
Thorny, sen kıdemli polissin.
Thorny did six.
Thorny, 6 yaptı.
- What's Thorny gonna say?
- Thorny ne diyecek?
Thorny, I'm taking a hard line here.
Thorny, bu konuda çok katıyım.
Look out for Thorny!
- Thorny'e dikkat!
AII right, Thorny, why'd you call me up here?
Pekâlâ Thorny, beni niye çağırdın?
AII right, Thorny.
Haydi Thorny.
No, Thorny.
Hayır Thorny.
- No, Thorny...
- Hayır, Thorny sen ve ben.
Terribly thorny.
Hem de çok.
I am a part of this column with no end, which walks since ancient times, from the beginning, in the dusky forests, on winter thorny paths, when one falls, another rises instantly.
Nazor'a, ineğe ve kitaplara göz kulak olacaksın, anlaşıldı mı? Nazor güvende, ineğin de durumu iyi. Her şey güvende!
We don't have any choice.
Denemek zorundayız, Thorny.
Any sign of those fiends?
- Thorny!